• BIST 10025.47
  • Altın 2956.432
  • Dolar 35.1368
  • Euro 36.5946
  • İstanbul 6 °C
  • Ankara 3 °C
  • Antalya 10 °C

Z kuşağını anlama kılavuzu! Kimdir ve ne istiyorlar?

Z kuşağını anlama kılavuzu! Kimdir ve ne istiyorlar?
2000’li yıllardan itibaren duymaya başladığımız ‘Z kuşağı’ kavramı, son dönemde giderek artan bir sıklıkla gündeme gelmeye başladı.

İSTANBUL - Uzunca bir süredir hayatımızda olan Z kuşağı kavramı son günlerde daha çok dillendirilir oldu. Ülkemizin genç nüfusu içinde önemli bir yeri olan bu kuşak, tercihleri ile artık daha belirleyici... Peki Z kuşağı deyince ne anlamalıyız? Bu kuşak hangi özelliklere sahip? Araştırma ve uzmanlık gerektiren bu konuları tabii ki yetkin isimlere sorduk. Ama kuşağın sevdiği tabirle "Boş yapmamaya" özen gösterdik ve konunun öznesine yani gençlere de kulak verdik

2000’li yıllardan itibaren duymaya başladığımız ‘Z kuşağı’ kavramı, son dönemde giderek artan bir sıklıkla gündeme gelmeye başladı. Önceleri; “Aman da teknolojiyi ne güzel kullanıyorlar, ne kadar özgüvenliler, zekiler, parlaklar” derken, şimdilerde büyüdüler de ABD Başkanı Trump’ın mitingini sabote bile ettiler (her ne kadar Trump’ın ekibi inkar etse de, haber medyada, gençlerin TikTok uygulaması üzerinden yaşıtlarını, mitinge gitmeyecekleri halde bilet almaya ikna ederek mitingi trolledikleri şeklinde yer aldı).

z-kusagi-003.jpgKısa bir zaman içerisinde ise gündemi onlar belirleyecek, hatta dünyayı onlar yönetecek… Çünkü şu anda bir kısmı üniversite öğrencisi olan ve önümüzdeki yıllarda iş hayatına atılacak bu kuşağın nüfusa oranları giderek artıyor. Örneğin İstanbul Üniversitesi Şehir Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Murat Şeker, 2019 yılında yapılan bir araştırmaya dayanarak "Toplumun en genç ve dinamik kuşağı olan Z kuşağı, 5 yıl önce İstanbul nüfusunun yüzde 23’ünü oluştururken, bugün bu oran yüzde 30’a yaklaşmış durumda. Bu durum hızlıca gelen Z kuşağının giderek şehrin hakimi olmaya başlayacağını gösteriyor” diyor. Şu anda dünya genelinde de en kalabalık kuşak (bbc.com’un haberine göre dünya nüfusunun yüzde 32’si). Yani onları tanımak ve anlamak artık şart oldu…

“KUŞAK ÇATIŞMASI GELİN-KAYNANA MESELESİ GİBİ HEP VAR”

Tarih boyunca yaşanan kuşak çatışmalarının son yıllarda giderek daha fazla gündeme gelmesini, dijitalleşmeyle birlikte değişimin hızlanmasına ve bilginin ömrünün kısalmasına bağlayan Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan bu durumu şöyle açıkladı: “Kuşak çatışması insanlık tarihinde Hitit tabletlerinde Mısır’daki papirüslerde hep var, gelin-kaynana meselesi gibi. Ama bu derece yoğun gündeme gelmesi iletişimin hızlı ve yoğun olmasına bağlıdır. Dijitalleşmeyle çok ilgili, kuşakları incelediğimiz zaman insanlık tarihinde bu kadar hızlı ve yoğun kuşak farklılıkları oluşmamıştı. Daha önce bir bilgi 20-30 senede eskirse şimdi üç beş senede eskiyor, bilgi eskidikçe yeni nesiller yeni doğrularla karşılaşıyor.”

z-kusagi-002.jpgMADE IN ABD

Farklı kuşakların davranış biçimlerinin istatistiksel olarak incelenmesinin 1960’lardan sonra ABD’de gündeme geldiğini belirten Çocuk-Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Emine Zinnur Kılıç ise kuşakları birbiriyle karşılaştırmanın ekonomik ve siyasi nedenleri olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Kılıç “Yaş değişimi ile birlikte farklı ihtiyaçların ortaya çıkması, tüketim alışkanlıklarının değişmesi ekonomi açısından önemlidir. Eğitim ve sağlık ihtiyaçlarının değişmesi, bu ihtiyaçların karşılanması da ülkelerin yönetimi açısından önemlidir. Bu yüzden kuşakların değişen gereksinimlerini anlamak ve karşılamak önemli olmuştur” şeklinde konuştu.

Bu tür kuşak tanımlamalarının bilimselliğinin tartışmalı olduğunu ileri süren Psikiyatrist Dr. Agah Aydın, “2. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’nin çıkışıyla birlikte kitleleri tanımak, tanımlamak ve daha da önemlisi yönlendirmek için ortaya atıldığını düşünüyorum. Orta ve üst sınıflara mal satmaya çalışan ticari kuruluşların pazar oluşturması, tüketici alışkanlıklarını belirleyip değiştirebilmesi için oldukça kullanışlı tanımlar bunlar” ifadelerini kullandı.

Küreselleşmenin etkisine dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise “Tüketimin karakteri zaten budur. Nerede kazanç var oraya gider. Hızlı bir küreselleşme var, o çocuk köyde de yaşasa elindeki cep telefonu açık, oradan girip bütün dünyayı görüyor. İletişim ve küreselleşme çağında dijital ve sosyal hareketlilik var bu gerçek” şeklinde konuştu.

Z KUŞAĞININ ŞİFRELERİ: TEKNOLOJİ, ÖZGÜVEN, SOSYAL MEDYA…

Onlarla ilgili hemen her gün bir araştırma yayınlanıyor ya da bir habere konu oluyorlar… Haklarında tanımlamalar, yorumlar, istatistikler yapılıyor ve önceki kuşaklar tarafından “biraz” da eleştiriliyorlar… Peki, 2. Dünya Savaşı sonrasında doğan çocuklara ABD’de, hızlı nüfus artışı dolayısıyla verilen “baby boomers” adından hareketle “zoomers” da denilen Z kuşağı kimdir? Hangi özelliklere sahipler, neden diğer kuşaklardan farklılar, ne istiyorlar, onlarla sağlıklı bir ilişki nasıl kurulur? Tabii ki uzmanlara sorduk, ama gıyabında konuşmak pek hakkaniyetli gelmediği için kendilerine de sorduk…

Tarihler tartışmalı olsa da genel olarak 90’ların ikinci yarısından 2012 yılına kadar doğanları kapsayan Z kuşağının en belirgin özelliği teknoloji ile olan ilişkileri. Prof. Dr. Kılıç, “Z kuşağının en belirgin özelliği akıllı telefonların olduğu dünyada büyümesidir. Bu durum Z kuşağında sürekli diğer insanlarla bağlı halde bulunmanın doğal bir gereksinim olduğu bir dünya algısı yaratmıştır” uyarısında bulunurken, bu kuşağın dijital dünyaya ait olduğunu belirten Prof. Dr. Tarhan yalnızlık duygusuna dikkat çekti. Tarhan “Sosyal izolasyonları var, dijital dünyayla her konuda ve her şeyle temas kuruyorlar. Böyle olunca da düğmeyi istediği zaman açıyor istediği zaman kapatıyor ama fiziksel dünyada öyle değil ki arkadaşını düğmeye basar gibi kapatamıyorsunuz böyle olunca da kalıcı sosyal bağlar oluşmuyor” dedi. Kuşak tanımlamalarının ticari kuruluşların kendi tüketicisini yaratmak için uydurduğu palavralar olduğunu öne süren Dr. Aydın’ın ise tanımı “uyutulup yönlendirilebilecekleri zannedilen ama şimdilik öylesine takılan bir kuşak” şeklinde oldu.

“BİLGİ BİZİM İŞİMİZ”

Peki ya onlar kendilerini nasıl tanımlıyorlar? Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi İtalyan Dili ve Edebiyatı Öğrencisi 2000 doğumlu Yağmur, medyada kendi kuşağı ile ilgili duyduklarını özetlerken “Milenyum çağı, bilgiye olan hızlı erişimleri, sosyal medyadaki halimiz falan. Daha az boyun eğen daha rahat bir gençlik” ifadelerini kullanırken “Evet biraz böyleyiz” sözleriyle onaylıyor ve ekliyor: “Teknolojiyi iyi kullandığımı düşünüyorum özellikle bizden büyüklere nazaran. Çünkü bir bilgiye erişmem çok kolay, doğru bilgiye erişmem çok daha kolay. Mesela annem Facebook’ta gördüğü her şeyin doğru olduğunu sanıyor ama öyle bir şey yok” (gülüyor).

İbrahim Turhan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde Grafik Tasarım okuyan 2001 doğumlu Emre, “Biz diğer kuşaklara göre biraz daha bilgiliyiz, tecrübe olarak değil ama farklı konularda daha fazla araştırıyoruz ve sorguluyoruz, bilgi sahibi oluyoruz” diyor. Bu yıl üniversite sınavına giren 2001 doğumlu Hamza ise “Teknolojinin geliştiği yıllarda doğduğumuz için teknolojiye açığız. Teknoloji ile büyüyoruz” tespitinde bulunuyor.

“BİR ŞEKİLDE HALLEDERİZ”

Yağmur, Emre ve Hamza teknoloji konusunda uzmanlarla hemfikir iken gelecek ile ilgili konularda zaman zaman gündeme gelen araştırmaların aksine çok da karamsar değiller. Z kuşağını tanımlayan bir başka özellik özgüven, onlarda da hakim… Gelecek kaygısı, işsizlik konusu ya da geçim sıkıntısı gibi ekonomik problemlere bakışları çok “cool”… Yağmur, “Çok da fazla bunları düşünmüyorum bir şekilde yapabilirmişim gibi geliyor” derken Emre, “Pek bunlara takan bir insan değilim açıkçası bardağın dolu tarafından bakan bir insanım. İşsizlik, geçim sıkıntısı, parasızlık bir şekilde düzelir. Ama okul okumazsan, kendini geliştirmezsen, hiçbir şey bilmiyorsan işsiz kalabilirsin” diyor. Hamza’nın ise hedefleri var: “Güzel bir üniversite kazanabilmek ve kadrolu bir iş…”

Bir kuşağı tanımak

BENCİLLİĞİ KABUL ETMİYORLAR

Bu kuşağın eleştiriye uğradığı en önemli konuların başında bencil oldukları iddiası geliyor. Aslında bireysel davrandıkları söyleniyor ama bu eski kuşakları biraz rahatsız ettiği için suçlamaya dönüşüyor. Örneğin Yağmur’a göre zaten böyle olması gerekiyor: “Ben herkesin zaten ilk önceliğe kendisini koyması gerektiğini düşünüyorum. Bu zaten insanların sahip olduğu bir şey ve evet biraz daha kendimiz ön plandayız”. Hamza, “Evet bireysellik gözle görülür derecede bariz” derken Emre bu eleştiriyi kabul etmiyor: “Ben bencil bir insan değilim. Olanlar var tabii ama çok değil, diğer kuşaklarda olduğu kadar.”

SİYASET VE KÜRESEL KAYGILAR

Z kuşağı siyasi konulara da kendi yorumlarını getirmişler. Yağmur bu durumu “Hepimizin sosyal medyada siyasete ilgisi var. Çok çabuk örgütlenebiliyoruz ve herkes birbirini tanıdığı için birbirine çok kolay destek oluyor. Bu iş sosyal medyada olduğu için çok daha hızlı yayılıyor ve daha kolektif bir halde hareket edebiliyoruz” ifadeleriyle özetliyor. “Bizim kuşağın siyasete olan ilgisini sosyal medyadan görüyoruz” diyen Emre, bunun örgütlü bir şey olmadığını daha çok oy atarak ve sosyal medyadan destekleyerek olduğunu belirtiyor. Hamza’nın ise kendi kuşağı ile ilgili tespiti şöyle: “Siyaseti modaya döktüklerinden dolayı Z kuşağı sorgulamadan araştırmadan bir siyasi ideolojiye saplanıyorlar.” İklim, küresel ısınma, çevre kirliliği gibi konularda duyarlı olmaları ise üçünün de ortak noktaları.

‘ÖZGÜRLÜK’,’ ADALET’, AMA ÖNCE ‘İMKAN’

“Hayattan ne istiyorlar?”, “Beklentileri ne?” diye sorulduğunda, öyle çok da doyumsuzluk ifade eden yanıtlar vermediler aslında… Yağmur ‘Özgürlük’ dedi mesela: “Her ne kadar teknoloji çağında olsak da, görüşlerimizi dile getirebiliyoruz desek de, bu mümkün değil, insanların görüşlerine bile karışıyorlar. Daha özgür olacağım daha rahat kendimi ifade edeceğim bir dünya isterdim” diyor. “Daha fazla adalet isterdim” diyen Emre “Kadınlara ve hayvanlara şiddet uygulayanlar para cezasıyla kurtulabiliyorlar, daha fazla ceza almalarını isterim” ifadelerini kullanıyor. Aslında astronomi ve müzikle ilgilenmek istediğini belirten Hamza ise “İşin temelinde imkan var. Eğer imkan verilirse özgürlük ve adalet de yerli yerine oturur” tespitinde bulunuyor ve ekliyor: “Hayvan köşeye sıkıştığında saldırır bize de imkan verilmediği zaman biz de köşeye sıkışıyoruz”. Bir de George Orwell’den alıntı yapıyor: “Özgürlük köleliktir”.

EN BÜYÜK ÇATIŞMA KONUSU KÜPE

Kuşaklar konusundaki en önemli başlıklardan biri çatışma… Malum genelde ‘kuşak’ kelimesi peşinden gelen ‘çatışma’ kelimesiyle birleşerek, ‘Kuşak Çatışması’ şeklinde yaygın kullanılan bir isim tamlamasına dönüşür. Yağmur bu konuda şanslı, on dört yaş büyük ablası arada yumuşak geçiş sağlamış ve şiddetli bir çatışmayı önlemiş. Yağmur bu durumu “İlk zinciri kıran ablam olduğu için ben sadece devamını getirdim” cümlesiyle anlatıyor. Ailesinin sosyal medya konusunda oldukça tedirgin olduğunu ifade eden Yağmur “Sanki sosyal medyadaki insanların hepsi çok kötü insanlar ya da organ mafyasıymış gibi davranıyorlar” diyor. Emre “Eskiden çatışma yaşıyordum şimdi münazara edebiliyoruz” ifadelerini kullanırken Hamza için en büyük çatışma konusu küpe olmuş. Olayı kısaca şöyle özetliyor: “Ben bir gün kulağımı deldirdim, eve gittim dedim ki ‘Baba ben küpe takıyorum’. Büyük bir kaos yaşandı evde. Ben tabii odama kaçtım. Ondan sonra oturduk konuştuk ve taktım”.

UZMANLARDAN Z KUŞAĞINI ANLAMA KILAVUZU

Tabii ki kuşaklar arası sağlıklı iletişimin yolu birbirini anlamaktan geçiyor. Konumuz kapsamında yetişkin taraf X ve Y kuşağı olduğu için Z kuşağını anlamak, tanımak ve iletişim kurmak onlara düşüyor.

“Bu kuşakla ilişki kurmak için bu kuşağın özelliklerini bilmek gerekir” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan anne babalara şu tavsiyelerde bulundu: “Dijital nesil sevimli bir nesil. Parlak, sezgileri güçlü, özgüvenleri dolayısıyla da atılımcı ve girişkenler. Bu gençleri biz karşımıza alıp düzeltmek, buyurgan yaklaşmak yerine yanımıza alıp birlikte ilerlersek, onları yanlışlardan da koruruz. Onlardan olgun insan davranışı beklemeyeceğiz ama onlara olgun insan gibi davranacağız Bunu yapabilirsek bu nesli yönetmek hiç zor değil. Onlarla arkadaş ilişkisi kuramazsak bu nesli kaybederiz”.

Prof. Dr. Emine Zinnur Kılıç her kuşak için ailelere verilecek önerinin aynı olacağını belirterek “Çocuklarınızı içinde yaşadıkları kuşağın normları çerçevesinde anlamaya çalışın, akran ilişkilerini destekleyin çünkü çocuklarınızın ilerde birlikte yaşayacağı, çalışacağı, hayatı paylaşacağı insanlar akranları olacaktır” şeklinde konuştu.

Dr. Agah Aydın ise “Karşılarında yoldan çıkmış gençler yok, tam aksine ayrımcılık, kölelik, savaşlarla kirlenmiş, birey olamamış, özgür hareket edememiş, kendi gençliklerini heba edip şimdiki gençlere özenen, haset eden, bu nedenle ne yapacağını bilemeyen şaşkın ana babalarıyla yaşamayı öğrenmeye çalışıyorlar” tespitinde bulunuyor.

BİTMEDİ! ALFA KUŞAĞI GELİYOR…

X, Y, Z derken Latin alfabesi bitti belki ama kuşaklar devam ediyor. Sırada Alfa kuşağı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan Alfa kuşağının, Z kuşağının devamı olacağını belirterek “Alfa kuşağında en önemli risk dürtü kontrolünün zayıf olması” dedi ve ekledi: “Bu kuşaklar gerçekten sevimliler, çok rahat ilişki kurulabilir”.

Bu haber toplam 3661 defa okunmuştur
Etiketler:
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.