Pek çok alanı etkileyen pandemi, akıllı telefon pazarında da taşları oynatmaya devam ediyor. Sonbahar girişi yeni modellerin tanıtımını hızlandırmış olsa bile yenilikler konusunda tatmin edici ürünler ortaya çıkmıyor.
Satış sonuçlarını ve piyasa hareketlerini sadece pandemi ile açıklamak da tam doğru olmaz. ABD’nin koruyucu ve engelleyici hamleleri, Çin’in agresif pazarlama taktikleri, Apple’ın hantallaşmaya başlayan yapısı, 5G gibi belirsiz kavramlar da bunun sebeplerinden bazılarıdır.
İki telefon kullanma ihtiyacım olmasa, hala kullandığım ve 4 yıl önce aldığım Galaxy S8’in ihtiyaçlarıma cevap verebilir nitelikte olduğunu söyleyebilirim. 6 ay önce de Mi Note 10 Pro aldım. Ondan da memnunum. Her halde akıllı telefonun özelliklerini en geniş anlamda kullanan biri olmama rağmen... Çok fotoğraf ve video çekiyorum ve bunları paylaşıyorum. Her hafta bir iki yeni uygulama yükleyip deniyorum. Sosyal medyada yoğunum, telefonun hızını ve hafızasını zorluyorum, yenilikleri takip ediyorum vs.
Telefon artık bir zorunluluktur. Ve bazı kişiler için statü unsuru olmaya da devam ediyor. Statü olma basamağı aşılabilirse, telefon markaları için asıl rekabet o zaman başlayacaktır.
Peki, onca reklamla etkilenen, tavsiyelerle ve kampanyalarla satın alma dürtüsü harekete geçen, ihtiyacı olanlar veya merakını tatmin etmek isteyenler ne yapsın? Yeni modellerden alsın mı? Hangi özellikleri tercih etsin?
Son iki haftada 5 ayrı markanın yeni model lansmanına online olarak katıldım. Bu tanıtımlarda yenilikçi diyebileceğim tek tanıtım Samsung Galaxy Z Fold2 oldu diyebilirim. Yani katlanan telefon. Onun ilk lansmanı da üç yıl önce yapılmıştı. Şu an ikinci versiyonunu tanıttılar. İlkinde ekranın katlama hattında çizgi oluşuyordu. Umarım yenisinde aynı hata ile karşılaşılmaz. Ayrıca 20 bin lira gibi fiyatı koymalarının sebebinin de Fold’u bir statü sembolü haline getirme istekleridir. Yani satmasa da olur...
Yenilik olarak video çerçeveleme özelliği de dikkatimi çekti. Hareketli video çekimlerinde otomatik zoomlama ve çerçeveleme özelliği YouTube ve Instagram kullanıcıları beğenecektir.
Katlanan telefon ihtiyacı daha toplumda tam istenilen seviyeye gelmedi. Muhtemel ki bu teknoloji farklı alanlarda daha fazla kullanılacaktır. Eğer Samsung tabletlerine talep oluşturabilirse, katlanabilir telefon satışlarını da patlatabilir. Aksesuarlarını da eş zamanlı piyasaya sürebilirse.
Bence Samsung’un elinde daha eşsiz olan aracı Galaxy Note serisiyle verdiği kalemi yani S Pen’i olduğunu düşünüyorum. Pahalı telefon satma stratejisi S Pen’i öne çıkaramıyor. İş dünyasında en çok satan akıllı telefon S Pen’li Galaxy Note olabilir. Bu ayrı bir yazı konusudur.
Geçen hafta katıldığım tanıtımlardan biri TLC Mobile oldu. TCL Communication’ın akıllı telefon markası TCL Mobile, TCL 10 Serisi’nin yeni üyeleri TCL 10 Plus’ı ve TCL 10 SE’yi duyurdu. Şirket tanıtımın odak noktasına “Display Greatness” teknik felsefesini koydu. Display Greatness, mükemmelliği sergilemek anlamına geliyor. TLC geçen sene de hala kullandığı NXTVISION kavramını ortaya atmıştı. TLC, geçen hafta da Berlin IFA’da NXTPAPER ekran teknolojisini duyurdu. Bu özellikleri söylememin sebebi şu: TLC dünyanın en büyük iki televizyon üreticisinden biri. Ekran teknolojisi alanında iddialı. Bu iddiasını akıllı telefonlara da taşımaya çalışıyor. Ancak şimdiye kadar benim deneyimlediğim bir iki modelde bu farkı efektif olarak hissedemedim. Diğer telefonlarda da olan HDR fonksiyonu benzer işlevi görüyor.
Yani kavramlara takılmayın...
Geçen yıl Türkiye pazarına girmiş olan bu marka tanıtım ve dağıtım konusunda daha fazla gayret göstermelidir.
Türkiye’ye yeni giren Vivo markası da tanıtımlarını yapanlar arasındaydı. Türkiye’ye girmek için zor bir dönem seçtiğini söyleyebiliriz. Dünyanın beşinci telefon üreticisi olarak Türkiye’ye bu kadar geç girmenin ceremesini çekerler. Mesele teknoloji ve fiyattan öte algıları yönetmek olduğunu bilmeleri gerekiyor. Daha da garibi, amiral gemisi telefonla değil de bir alt modeli olan X50 Lite ile katılmış olmasıdır. Dokuz yıl önce kurulan bir markanın da bugün ilk beş üretici arasına girmesini alkışlamak gerekiyor. Umarım yerli markalar da böyle iddialı hedefleri planlarına koyar.
Aslında Vivo, BBK Holding’in üç markasından biri. Oppo ve OnePlus diğer markaları. Her ikisi de iddialı bir konumda. Ayrıca Vivo’nun alt markası mı, üst markası mı belli olmayan iQOO markası var. Özellikle Oppo’nun Avrupa’daki konumlandırmasını beğeniyorum. Aynı şeyi Türkiye için söylemek zor. Ayrıca bu kadar marka ve farklı versiyonları arasında sağlıklı bir konumlandırma yapmaları beklenemez. Aynı şey Huawei ile HONOR arasında da söz konusudur.
Bu markalar arasında Huawei’yi ayrı bir noktada tutmak gerekiyor. ABD’nin engellemeleri sonucunda farklı bir yola girdi marka. Huawei sadece akıllı telefonları ile değil, 5G aktarım cihazlarının da dünyada lokomotif şirketidir. Akıllı şehir konsepti ile GSM operatörlerine verdiği altyapı hizmetleri onun farklı değerlendirilmesine sebep oluyor.
Küresel tedarikçilerin kısıtlamaları ve Google ve Android engeli de şirketin başını ağrıtıyor. 2020 ilk yarısında dünya genelinde yüzde 28 ciro kaybı yaşaması, Çin pazarında sağladığı artış ile telafi etmeye çalışıyor. Güzel cihazlar üretiyor ama dünyaya entegre olma yolunu bir şekilde bulması gerekiyor. Son günlerde telefon pazarından çekileceği söylentilerinin zamanlaması da ilginç buluyorum.
Xiaomi’nin alt markaları ise daha kafa karıştırıcı sayıdadır. Mi, Mi Note, RedMi, RedMi Note, Poco gibi. Poco X3 versiyonun Türkiye lansmanı da bugün yapıldı. Dört sene önce Pocophone markasıyla büyük çıkış yapan Poco, iki yıl aradan sonra geçen yıl ayrı bir marka olarak varlığını sürdürmeye başladı.
Çinli markalardan Xiaomi, dünya liderliğine oynuyor. Bu süreci şimdiye kadar iyi yönettiğini düşünüyorum. Özellikle telefonda MIUI işletim sistemi ile farkındalık ortaya koymaya çalışıyor. Şu an çoğu kullanıcıyı 6 ay önceden beklentiye soktu. Güncellemeler bu kadar geç kalırsa, ters tepki oluşabilir. Android telefonlarda bu güncellemelerin bütün markalara aynı anda gelmesi gerekir.
Geçen haftanın diğer tanıtımı, Realme markası oldu. Marka, C11 serisini 5000 mAh pilini öne çıkararak lansmanını gerçekleştirdi. Fiyat performans açısından avantajlı olduğunu söylüyor. Pek çok kampanya arasında markaların fiyat avantajları çoğu günlük hale geldi. Tüketiciler, kampanyaları sıkı takip ederek uygun fiyatlı olanı yakalayabilirler.
Önümüzdeki günlerde Apple da iPhone’nun yeni versiyonlarını tanıtacak. Fazla bir yenilik getireceğini düşünmüyorum. O bile ucuz telefon satma yolunu düşünüyorsa, markaların nasıl bir çıkmaza girdiğini tasavvur edin.
Türkiye’de ithal telefon pahalıdır. Buna rağmen yerli markaların varlık gösterememesini anlayabilmiş değilim. Çinli markalardan bir veya ikisi telefonlarının montajını Türkiye’de yapmaları gerekiyor. Orta vadede yatırımda geç kaldıklarını anlayacaklardır.
Asıl sorun telefonların fiyatı veya fotoğraf özelliklerinin iyileştirilmesinde değildir. Benim telefonumdaki 108 mp olması fotoğraf kalitesini geliştirmiş olması anlamı taşımıyor. Son üç dört yılda telefonlardaki tek yeni özellik 5G’de çalışabilmesidir. Yapay zeka, asistan hizmetleri, işletim sistemleri, ara yüz iyileştirme gibi özellikler hiç geliştirilmedi.
Teknolojiyi kullanma maliyetini de hesaba katmak gerekiyor. Yine de beklentim yüksek.
Artık her akıllı telefonun bir de akıllı saat markası var. Pandemiye rağmen, sağlıkla ilgili yeni hiç bir özellik akıllı saatlere eklenmedi. Telefonun şeklini değiştir, inceliğini artır, piline az ömür kat yeter... Pandemi, giyilebilir ürünler için tarihi bir fırsat sunuyor. Bakalım önce hangi marka önce uyanacak?
Markaların Türkiye ve dünya lansmanlarında şunu farkettim. Tanıtımları artık influencerlar yapıyor ve yapacak. Influencer kullanmak artık iletişimin bir parçası ama tamamı değildir. Kendileri de bunu “nihai tüketici deneyimi” şeklinde ifade ediyor. Yani geleneksel medya bir tanıtım aracı değil artık. Seçilen influenserların ve ünlülerin doğru kişiler olup olmadığı da ayrı bir sorun. Markaların kitleselleşme konusundaki beceriksizliğinin en önemli sebebinin bu olduğunu düşünüyorum.
Yani akıllı telefonların yenilikleri ve tanıtım stratejileri beni tatmin etmiyor. Tüketicinin de markalar arasında dolaşmasını bir sebebi de budur. Telefonlar konusunda çok soru aldığım için de bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim. Evet, son beş yılda aldığınız telefon hala çalışıyorsa ve pili de günlük iletişim ihtiyacınıza yetiyorsa yeni bir modelini almanıza gerek yoktur.