Takvimler dün 1 Eylül'ü gösteriyordu. 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle ben de insanlığa savaşsız bir dünya diliyorum. Barışın hakim olduğu bir dünyada insanlar daha mutlu yaşar, daha rahat ve çok gezer, her şey çok daha güzel olur.
Dünyayı gezip görmenin adına kısaca turizm diyoruz. Turizm, ancak barış varsa gerçekleşir. Savaşın olduğu yerde turizmden bahsetmek mümkün değildir.
Bizim de içinde bulunduğumuz Ortadoğu coğrafyasında yıllardır savaş yaşanıyor.
Ne yazık ki, 2015 yılında ülkemiz bu savaştan sıçrayan ateşten etkilenmiştir.
Şimdilerde durum gerçekten çok iç açıcı.
Yanı başında savaş yaşanan bir ülke olan Türkiye, bu durumdan artık etkilenmiyor, dünyanın dört bir yanından turist alıyor.
Turizm ve Kültür Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un açıkladığı rakamlar, gerçekten inanılmaz bir turist artışını işaret ediyor.
2018 yılının Ocak-Temmuz aralığında gelen turist sayısında yüzde 25'lık bir artış olmuş ve yedi ayda 21.6 milyon kişi ülkemizi ziyaret etmiş. Bu rakam yıl sonuna kadar 40 milyona ulaşacak gibi.
Sadece Temmuz ayında 11.74'lük bir artışla, gelen turist sayısı 5.6 milyon gibi bir rakama ulaşmış. Örneğin, İstanbul'a gelen yabancı ziyaretçi sayısı yüzde 31 artışla şimdiden 7.4 milyonu aşarken, Antalya'ya aynı dönem içinde yüzde 27 gibi bir artışla 6.6 milyon turist gelmiş.
Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, rakamları değerlendirirken "2016'yı yaşamış ülkemizde mucizevi şeyler oluyor" derken döviz girdisinin de 15 milyar doları geçtiğini müjdeliyordu.
Yüzümüzü Avrupalı turiste dönme ve hep oradan turist gelsin beklentisinin yerini artık Ortadoğulu ve Arap turist almıştır.
Avrupalının parasının değer kazanması onların daha çok harcama yapmasına neden olur mu, sanmam. 100 Euro ile kendi ülkesinde veya Akdeniz çanağında neyi ne kadar alabileceği belli. Türkiye bu anlamda onlar için ucuz bir tatil cennet demek hiç de yanlış bir söz olmayacak.
Avrupalıyı ihmal etmeden Ortadoğu'dan özellikle şimdilerde siyasi anlamda dost ve müttefik diye nitelendirilen İran'a ve İranlılara daha farklı bir gözle bakalım.
İlk 7 ayda birinci sırayı 3.2 milyon turistle Rusya alırken, 2.3 milyon kişiyle Almanya ikinci sırayı ve 1.3 milyon turistle komşu İran üçüncü sırayı alarak bizi mutlu etti.
İran, yanı başımızda çok eski ve köklü bir medeniyeti temsil ediyor. Kasr-ı Şirin Antlaşması'ndan beri savaşmadığımız, 80 milyona yakın nüfusunun yüzde 40'ı Türk kökenli olan İranlıların Türkiye'ye olan sevgisi eskiye dayanır. Atatürk'ün 1934'te misafir ettiği İran Şahı'nın yerine gelen oğlu Şah Rıza döneminde de İranlı dostlarımız Türkiye'ye gelmeyi severdi.
Şah'ın, halkının dünyaya açılması için taa o zamanlarda havayolu ulaşımına fazlaca önem verdiğini, hatta Boeing'e ortak olup zamanın en iyi uçaklarını aldığını biliriz.
1 Şubat 1979'da Paris'ten Air France'in Boeing'i ile Tahran'daki Mehrabat Havalimanı'na inen Ayetullah Humeyni İran İslam Devrimi'ni gerçekleştirdikten sonra, İran ne Boeing ne de başka marka yeni uçak alamadı. ABD ile yapılan barış süreci de kesintiye uğradığı için yapılan uçak alım anlaşmaları da artık rafa kalktı. Airbus'la geçen yıl yapılan anlaşmayla teslim alınan A321 uçağının İmam Rıza Türbesi'nin üstünden geçip, türbeyi tavaf eder gibi getirilişi ve filoya katılması ilk ve son oldu diyebiliriz. İranlılar yıllar sonra yeni uçak aldığı için çok sevinçliydiler. Bir de İtalyan ATR tipi uçakların 5 tanesini sorunsuz alabildiler. Sevinçleri Trump vetosuyla yarım kaldı. Artık değil uçak yedek parça dahi alamıyorlar. İran'da İran Air'den sonra ikinci büyük şirket olan ve eski Cumhurbaşkanı Rafsancani'ye ait olduğu söylenen Mahan Air'in yanı sıra, Kish Air, Zagros Air, Ata Airlines, Aseman Airlines. Taban Air, Meraj Air, Qeshm Air (Babek Zencani'nın devletin el koyduğu şirket) ve İran Air Tur adlı havayolu şirketleri eski model ve sayıca az uçaklarla faaliyet sürdürmekte. Tüm bunları anlatmamın nedeni İran'da çok büyük bir turizm potansiyeli var. İran halkı Türkiye'yi ve Türkleri çok seviyor.
Fakat onların da paralarını değerindeki düşüş çok önemli. 3-4 ay önce 1 Dolar 4 Bin 500 Tümen (Riyal) iken, şimdi 1 USD karaborsada 11 bin Tümene çıkmıştır.
İranlı yurt dışına ilk çıkışta bizim konut fonu gibi 250 Bin Tümen (200TL), ikinci de 350 Bin, üçüncü çıkışta ise 450 Bin Tümen ödüyor. 10 Bin Tümen 6 TL etse de Türkiye'de konaklama, yeme içme ve alışveriş İranlılara çok da pahalı gelmiyor. İran halkı dünyaya ve Türkiye'ye çok açık.
2016 Ocak-Kasım arasında Türkiye'ye üçüncü sırada 1 Milyon 560 bin İranlı gelirken, 2017'nin aynı dönemde yine üçüncü sırada, tam 2 Milyon 324 bin İranlı gelmiş.
İstanbul'a 2016'nın 10 ayında ikinci sırada 602 Bin İranlı gelirken, 2017'nin aynı döneminde, yüzde 35 artışla 816 bin İranlı turist olarak Türkiye'ye gelmiş.
2018'in ilk üç ayında, yüzde 49'luk bir artışla birinci sırada 738 bin İranlı bizim misafirimiz olmuş. Aynı üç aylık dönemde Antalya'ya yüzde 15'lık artışla 34 bin kişi gelmiş. İstanbul'a üç ayda yüzde 66'lık bir artışla 270 bin İran vatandaşı gelmiş.
Burada Antalya'nın düşük oluşunun çok önemli bir nedeni var. İran devleti, kendi topraklarından kalkan hiçbir uçağa direkt Antalya'ya uçuş izni vermiyor. Antalya'da ki yaşam biçimini kendi yaşam biçimine uygun bulmadıkları için böyle bir kararı ısrarla sürdürüyorlar. Havayolu şirketleri de bu engeli aşmak için Isparta'ya uçma yoluna gidiyor. Isparta'dan Antalya'ya otobüs yolculuğu da çok zahmetli olduğu için burayı bu nedenle tercih etmiyorlar.
Bu yasak kalksa daha çok İranlı tatil için Antalya gibi bir yeri severek tercih eder.
İranlı şirketlerin uçaklarının eski model ve yetersiz oluşu bize gelen İranlı sayısının da az olmasına neden oluyor. Başta THY olmak üzere, diğer Türk şirketleri İran pazarı için daha farklı bir fiyat politikası uygularsa bu ülkeden gelen turist sayısı ikiye üçe katlanır. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türk-İran İş Konseyi'nin, bir önceki Başkanı olan arkadaşım Bilgin Aygül, İran'da Türkiye için çok ciddi bir potansiyel olduğunu, orada havalimanı, otel, AVM ve tur operatörü olarak Türk yöneticilerin olmasının gerektiğinin altını çizerek son durumu şöyle dile getiriyor.
"Otelleri az ve yetersiz. Şu an 150 otel yapılıyor. Sadece Meşhed 21 milyon yerli 3 milyon yabancı turist ağırlıyor. Total ve Peugeot birçok firmanın yanı sıra Fransız Joon ve Lufthansa seferlerini durdurdu. Bu bizim için çok önemli bir fırsattır. 2012 yılında 22 milyar dolarlık ticaret hacmi şimdi 11 milyar dolara düştü. Biz petrol ve gaz alıp, altın satıyoruz. Çok önemli olan bavul ticareti hacmi 1,5 milyar USD civarındadır. Benzer tüketim kalıplarıyla İran ve Türkiye birbirini de tamamlıyor. Türkiye'nin Doğuya, İran'ın Batı'ya açılımı ancak bu iki ülkenin iş birliğinden geçer."
İran'ı ve İranlı'ları iyi tanıyan Bilgin Aygül ilişkileri ve durumu bu şekilde özetliyor.
İran ile her şeyin iyi gitmesi bizim da oraya daha fazla turist göndermenizden geçer. Orada yaşayan Türkler, burada yaşayan İranlı'lar gönüllü birer elçi olduğu sürece turizm potansiyeli karşılıklı olarak daha da artar. Ama, biz de İran'ı tanımalıyız, gidip görmeliyiz.
İyi uçuşlar Türkiye'm...