Üç hafta önce Tayvan’a kapsamlı bir inceleme gezisi imkanı buldum. Bu ikinci gidişim oldu. 10 yıl önce, Türkiye’de farklı bir “Çayevi” kurmak amacıyla genç bir girişimci ile birlikte iş görüşmesine gitmiştik. İkinci gezim de yine gıda amaçlı oldu.
Tayvan Ticaret Merkezi (TAITRA) Istanbul Ofisi, Tayvan ve Türkiye arasındaki ticari ilişkileri geliştirmek amacıyla faaliyet gösteren bir kurumdur. Bu amaçla Türkiye’de ve Tayvan’da yıl boyunca çeşitli sektörlere yönelik B2B toplantılar, fuarlar ve seminerler organize ediyor.
TAITRA, Haziran ayında düzenleyeceği Food Taipei – Taipei Pack ve Horeca fuarlarına yönelik olarak, fuar öncesi tanıtım amaçlı bir medya turu düzenlemiş. Beni de bu tura katılmak üzere Türkiye’den sadece beni davet etti.
Tayvan’ın konumu, Uzakdoğu ile iş yapmak isteyen işadamı ve girişimciler için bazı avantajlar sünüyor. Türk işadamları, ücretsiz olarak Tayvan gümrüğünde vize alıp, ülkeyi ziyaret edebiliyor. Ayrıca, Tayvan’ın konumunu iyi bilmek gerekiyor. Çin’in önemli limanlarına yakın Çince konuşan bir ada ülkesi olmanın yanı sıra Japonya, Güney Kore, Vietnam’a da yakın dinamik bir ülke yapısı var. Bunun yanı sıra Avustralya, Malezya, Endonezya, Singapur gibi Pasifik ülkeleriyle de yakın ikili ilişkileri var.
Tayvan üzerinden bu ülkelere ulaşmak ve ticari ilişki geliştirmek çok daha kolay. Dijital teknolojide öncü ülkelerden biri olan Tayvan, yüksek teknolojinin yanı sıra güçlü bir uluslararası ticaret merkezi olarak da konumlandırıyor. Ülkede çok az müslüman olmasına rağmen, bölgedeki trilyon dolarlık talep doğrultusunda Helal Pazara yönelik de bir hub olmak istiyor.
Türkiye’nin tarım ve gıda alanındaki güçlü yönlerini biliyorlar ve bu doğrultuda gıda makina sanayiine yönelik üretimleri dikkat çekiyor. Her gıda makina üretim şirketine gittiğimizde baklava yufkası, mantı, içli köfte, poğaça gibi el yapımı ürünlerimiz için makine geliştirdiklerini söylediler ve yapılan makineleri gösterdiler.
Aslında bütün dünyadaki artizan denilen geleneksel el yapımı pastane ürünleri, gıda perakendeciliği için makineler geliştirmişler. Bunların pek çoğunu Türk makine sanayiicileri de yapabiliyor ama yine de niş alanlara hitap eden üretimlerle karşılaştım.
Beni en çok etkileyen iki yenilikten bahsetmek istiyorum. Tayvan’ın en büyük gıda şirketi olan Imei’de, pirinçten yapılmış ve yenilebilir gıda kaplamaları oldu. Daha önce soya fasulyesinden bunların yapıldığını duydum, okudum ama ilk defa pirinç ambalaj ile karşılaştım. PVC veya benzeri ambalajlar yerine kullanılan bu ürün, gıda ile birlikte yenilebiliyor. Her hangi bir katkı maddesi ve zararlı bir madde içermiyor. Geri dönüşüm sorunu olmayan ve pirince katma değer kazandıran bir bir nitelik taşıyor. Bunun yaygınlaşacağını ve Türk gıda sanayicileri de bunu kullanması gerektiğini düşünüyorum.
İkinci etkilendiğim ürün ise, meyve, sebze ve her çeşit taze gıdayı, günlük tazeliğinde yıllarca saklayabiliyor. Japonlar tarafından iki yıl önce bulunan bu teknolojiyi Tayvanlı şirket, hem uygulamasını yapıyor hem de dağıtımını gerçekleştiriyor. Cells Alive Systems (CAS) denilen bu sistem soğuk hava ve bir çeşit dalga yayarak bu özelliğini gösteriyor.
Soğuk hava depolarının içine belli aralıklarla yerleştirilen tabak şeklindeki bu cihazlar, ürünleri günlük tazeliğinde tutuyor. Şimdilik, katma değerli olduğu için sadece balıkları taze saklamak için kullanılan bu teknoloji kısa süre içinde her çeşit gıda için kullanılabilecek.
Zaten firma yetkilileri, bu sistemin gıda israfını önleyecek önemli bir araç olduğunu düşünüyorlar. Malum Türkiye, Avrupa’nın ikinci balık ihracatçısı ülke konumunda. Bu sistem ile balık restoranlarına her mevsim her balığı günlük tazeliğinde ulaştırabilirler. İleride de maruldan domatese, elmadan şeftaliye her ürün için bu teknoloji kullanılabilir.
Türk gıda sanayi, çoğumuzun tahmininin ötesinde bir birikime sahiptir. Gıda ihracatı normal seyrinde artarak devam ediyor ama gıda perakendeciliğinde kendimizi yeterince gösteremiyoruz. Halbuki gıda sanayi ile gıda perakendeciliği birbirini destekleyen bir özelliği var.
Bütün dünyada gıda perakendeciliği gelişiyor. Mesela, Tayvan’da sadece bir Türk restoranı bulunuyor. Her zaman çok kalabalık olduğunu öğrendim. Bir de Türk Dondurmacısı gördüm. Yüzlerce benzeri açılabilir. Talep de bulur. Türk Mutfağının girdiği yere, her çeşit ürünümüz rahatlıkla girer.
İşte bölgeyi tanımak için Taipei Food veya benzeri fuarlara gidip, durumu yerinde görüp, değerlendirmek her girişimci için büyük fırsatlar açacaktır.