İSTANBUL-Salgınla birlikte yaşanan rezervasyon iptalleri nedeniyle zor bir süreçten geçen konaklama sektörü, salgından sonrası için iç turizmi hareketlendirecek desteklere ihtiyaç duyuyor.
Koronavirüs salgınından en ağır şekilde etkilenen sektörlerin başında gelen turizm, zorlu bir süreçten geçiyor. İç ve dış turizmdeki rezervasyon iptalleri nedeniyle yaşadığı kayıp oranı yüzde 80’e ulaşan sektörde, seyahat acentelerinin işlem kaybının yüzde 99 seviyesine çıktığı belirtiliyor. Türkiye’ye en fazla turist gönderen ülkelerin izolasyonu yıl sonuna kadar uzatmasının, sektördeki toparlanmayı yavaşlatacağı düşünülüyor. Tam toparlanmanın eylül-ekim aylarını bulabileceği beklenirken, sektör salgın bittikten sonra iç turizmi hareketlendirecek uygulamalar geliştirilmesini istiyor. Türkiye için 2020’nin başında konan 59 milyon turist hedefinin salgın nedeniyle revize edileceğini ifade eden Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TURSAB) Üyesi Numan Olcar, pandemi sürecinden sonra küresel turizm sektöründe yeni normlar ve değerler ön plana çıkacağı için kartların yeniden dağıtılacağını, Türkiye'nin bu süreçte geliştireceği yeni stratejilerle yeniden yapılanmaya gideceğiri belirtti.
Butik oteller ve turizm köyleri öne çıkacak
Pandemiden sonra seyahat ve tatil tercihlerinde birtakım değişikliklerin kaçınılmaz olduğunu vurgulayan Olcar, önümüzdeki süreçte düşük yatak kapasiteli butik otellerin daha çok tercih edileceğini, daha organik ve yöresel tatil konseptinin hâkim olacağını dile getirdi. Sektördeki toparlanmanın iç turizmin hareketlenmesi ile başlayacağını, iç turizmdeki hareketliliği sağlayacak en önemli katalizörün ise seyahat acentaları olduğunun altını çizen Olcar, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hayata geçirilecek sertifikasyon projesinin bölgesel ölçekte kurgulanmaması nedeniyle uygulamada bir takım sorunlar yaşanacağı uyarısında bulundu. Olcar, “Otellere belirli standartlar ve yeni birtakım kontrol mekanizmaları getirecek sertifikasyon projesinin, bölgesel bazda uygulanması yerine; otel, çalışan ve turist bazında uygulanmasının belirli sakıncaları var. Bir otelin bile sertifikasının olmaması bulunduğu bölgenin tamanını olumsuz etkileyebilir ve bu durum kontrol dışına çıkabilir. Tüm testleri negatif çıkan bir çalışan daha sonra enfekte olabilir. Bu yüzden tesislerdeki hijyen çalışmalarını artıracak destek ve denetim mekanizmaları geliştirilmeli” diye konuştu.
“Dezavantajlı gruplara tatil desteği verilsin”
Sektörde hareketlenmenin eylülü bulabileceğini dile Mersin Turizm İşletmeciler Derneği (MERTİD) Yönetim Kurulu Başkanı Hamit İzol ise, bu süreçte iç turizmi geliştirecek uygulamalara ihtiyaç olduğunu kaydetti. İç turizmi hareketlendirmek için sosyal devlet anlayışıyla, dezavantajlı gruplar için tatil desteği uygulamasının başlatılabileceğini kaydeden İzol, “Bu destek programı dış turizm hareketlenene kadar işletmelere can suyu olur. Örneğin dezavantajlı öğrenci grupları ile kültür, spor ve sosyal organizasyonlar yapılabilir. Hem çocuklara farklı şehirler gösterilir hem de işletmelerin ayakta kalması sağlanır” dedi. Önümüzdeki süreçte hem işletmelerin hem de insan sağlığının korunması için turizm tesislerinin insan yoğunluğunu artıracak uygulamalardan kaçınmak gerektiğini dile getiren İzol, “İlk aşamada her şey dahil konseptinin terk edilmesi lazım. Yemekler gerekiyorsa odalara servis edilebilir” diye belirtti.
“İşletme kredilerine ihtiyaç duyuluyor”
Çukurova Otelciler Birliği Mersin Temsilcisi ve Olbios Otel Yönetim Kurulu Başkanı Ali Doğan, Türkiye’nin pandemiden diğer ülkelerden daha az etkilenmesinin avantaja çevrilebileceğine dikkat çekti. Doğan, “Antalya, Muğla ve Mersin gibi sahil kentlerimizde salgınla ilgili çok az etkileşim söz konusu. Bunu hem içerde hem de dışarda bir avantaja dönüştürebiliriz” diye konuştu. Kısa Çalışma Ödeneği’nin işletmelere can suyu olduğunu ancak sektör için yeterli olmadığını belirten Doğan, yeni desteklere ihtiyaç olduğunu kaydetti. Ayakta kalmaya çalışan işletmelerin finans kaynaklarına daha hızlı erişimi için de bankaların daha toleranslı adımlar atması gerektiğini söyleyen Doğan, şunları belirtti: “Mevcut borçlar firmalarımızın desteklenmesi için yapılacak düzenlemelerle 1-2 yıllığına ötelenebilir. Ancak acil olarak işletmelerimizin finansal açıdan güç kaybetmemesi için düşük faizli ve uzun vadeli işletme kredileri tüm firmalara eşit bir şekilde sağlanmalı.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.