Geçen hafta yazdığım anılara yönelik yazıma ilgi duymanızın yanı sıra attığınız yorumlarınız için teşekkür ederim. Hayatımın en güzel günlerini geçirdiğim THY’de yaşanmış anılarımı ara sıra sizlere yine sunmaya sürdüreceğim.
Bazılarımız yaptıkları yorumlarda, “Sefa bey nedir bu THY düşmanlığı” diyor, THY ile THY yönetimi arasındaki farkı anlayamıyor. THY’nin kurumsallığı başka THY’nin yönetim kadrosu başka konulardır. Ben hiçbir zaman hayatımın en güzel günlerini geçirdiğim THY’ye zarar verecek karşıt yazılar yazmadım. Yazmamda… Çünkü benim karşı çıktığım; THY’nin partizanca ve kötü yönetilmesinedir ve yazdıklarım, THY’nin var olan şimdiki yönetimine yöneliktir.
Öncelikle çok hassas olduğum bir konuda kısaca düşüncemi iletip sonra havacılığımıza döneceğim.
Geçen hafta AKP’nin çok beğenilen Türk bayraklı reklamın kurgulanma şekli beni son derece rahatsız ettiğinden o anda yanımda olan cep telefonundan twitter ve facebook aracılığı ile attığım mesajlarla bu herkesin beğendiği iddia edilen reklamı kınadım. O reklamın kurgusunu şöyle bir gözden geçirdiğimizde, çok uzun bir direğin üstünde Türk Bayrağı göndere çekilmiş vaziyette dalgalanıyor. Direğin yanına bir kişi geliyor ve bayrağı gönderde tutan çelik teli kopartarak bayrağın bir anda aşağıya yani yere doğru düşmesini sağlıyor… Bunu gören halkımız, dere, tepe koşarak ve üst üste çıkıp bayrağı yeniden göndere çekiyor.
Bu çok beğenilen reklamın bu kurgusundaki bayrağın aşağıya doğru düş(ürül)mesi doğru ve gerçekçi bir yaklaşım mıdır? Türk bayrağı hiçbir zaman yere düşmediği gibi bayrağımızı bu şekilde düşmüş gibi göstermenin de ahlaki bir yaklaşım olmadığını düşünüyorum.
Türk bayrağı ne zaman yere doğru düşmüşte bu kurgulamadaki gibi tüm halk üst üste çıkıp bayrağı göndere çekiyor. Bayrağımız başta olmak üzere Milli ve Dini duygularımızın siyasi arenada malzeme olarak kullanılması ve duygu sömürüsü haline getirilmesinin benim gibi bir çok Türk vatandaşını da rahatsız ettiğine inanıyorum.
THY GENEL KURULU
27 Mart’ta THY’nin Genel Kurulu var. Kısmet olursa, “aykırı bir konu mankeni olarak” bulunmayı düşünüyorum. THY, formalite ve yasal zorunluluk olarak, hissedarlarını (paydaşlarını) genel kurulda topluyor. THY’nin bugünü dek yapılmış, geçmişteki genel kurullarına katılıp, devamlı söz alıp ta ne yaptım ki, şimdi yapacağım?
THY genel kurullarında; %51 olan ortaklar temsil edilemediğinden(!), geriye kalan %49 ne derse o oluyor… Bu kez benim genel kurula gitme nedenim; THY yönetimine kişisel beklentileri nedeniyle (THY’de işe soktukları çocukları ve upgrade’li biletleri adına) övgüler dizen yalakaları dinlemenin zevkinin yanı sıra, THY’nin ibrası (=aklanması) sırasında, olumsuz oy kullanıp, genel kurulun ibrasını oy birliğinden oy çokluğuna çevirmek olacak. Bir gün siyasi yapılanma değişir ve bu zat-ı muhteremler gittiğinde, THY’nin kârda mı yoksa zararda mı olduğunu göreceksiniz. Ben buralardayım, bu yazıyı saklayın ve yanlışsam mutlaka yorumlarınızla yanlışımı yüzüme vurun. Aynı Acun’un programındaki gibi bir gün yönetim değiştiğinde bakalım kutudan ne çıkacak?
Aynı hükümete olduğu gibi; THY’de de paralel yönetim kurularak bir tür koalisyon yapısı ile üst yönetim kadrosu oluşturulan THY yönetimde, paralel yapının dağılmasından sonra, o eski birlikteliği temsil edenlerin ne yapacağı merak ettiğim konulardan biridir. Kendisini cemaat tarafından getirilen yönetici olarak tanıdıklarımız ne olacak? Belki de bu cemaatçiler, tövbe edip, kendilerini o kadrolara getirenleri çoktan satmışlardır bile. Her fikre ve görüşe sonuna kadar açık biri olarak fikir ve görüşler nedeniyle kimseyi kınamam ama omurgasızlığa dayanamam.
THY’ye cemaat torpili ile gelenler üzülmeyin lütfen. Başka cemaat mi yok yahu… Ülkemiz hiç cemaatsiz olur mu? Hizmet olmaz, Süleymancılar olur, Cerrahiler olur, Menzilciler olur. Korkmayın… Cuma namazlarını Basınköy’deki camide kılmayı sürdürün, bitaraf olmayın ve gerisine karışmayın…
Size çok komik bir konuyu aktarayım da gülün… Mevzuat (yönetmelik) gereği %51’i özel olan şirketin, doğal olarak %51 çoğunluğunu temsil eden ortaklarından da yönetime alması gerekiyor. Ben genel kurullarda ortaklar arasından seçilen birini görmedim Yani, şu anda THY yönetiminin 9 üyesinden 2’si %51’i temsilen görevdeler. Siyasi iktidar sağ olsun, bizi yormuyor ve bizim belirlememiz gereği olan kontenjanı bizi temsilen kendisi yönetime sokuyorJ Ne güzel memleket değil mi ama?
Bakın şimdi yine THY’yi değil THY yönetimini eleştireceğim ve sizler de az bile yazdığımı düşüneceksiniz…
THY’nin geçen senenin başında müdür hariç üst yöneticilere verdiği iki net maaş tutarında ikramiyeleri anımsamanızı rica ediyorum. Bu ekstra yüksek rakamları yazmış ve eleştirmiş ve inanılmaz yorum almıştım. İnanamayacaksınız ama THY yönetimi bu sene yine ekstradan ikramiyeler aldılar.
THY’nin her sene çalışanlarına verdiği 4 ikramiye bundan sonra yönetim kadrosunda bulunanlar için 4+2= 6 oldu demektir. THY çalışanları ikramiyeler ve pass biletler zaman içinde kalkar diye bir kuşkuya düşmüşler. Bu kuşku tamamen yersizdir. Çünkü ikramiye ve pass hakları yöneticiler tarafından da görüldüğü üzere fazlası ile alınıyor. İçiniz rahat olsun…
Hamdi Topçu’nun sözünü dinleyip greve çıkmayanlara vermeyi vaat ettiği (Bir nevi grev kırıcılığı sözü) 5.500 TL’nin (BRÜT) Rakamın Yönetici kadroya ne şekilde yansıdığını yazdığımda şimdiden sizlerden Yuhhh yani…” seslerini duyacağımdan kuşku bile duymuyorum.
Aslına bakacak olursanız, her zaman THY ailesinin bir grubuna yapılacak tek taraflı yaklaşımlara karşı olmuş ve THY ve THY’nin %100 malı olan kurumların çalışanlarına da aynı yaklaşımların yapılması gerektiğini savunmuşumdur.
THY ile Yeni Hava-iş sendikası arasında imzalanan son toplu iş sözleşmesinden sonra THY çalışanlarına JEST anlamında 5.500 TL (BRÜT) 3000 NET verdiğinde yöneticilere yine iki maaş tutarında (NET) grev kırıcılığındaki başarıları ve bundan sonra çalışanlara yönelik daha iyi kırbaç (!) kullanmaları için ikramiye verilmiş olsa gerek…
Bunlar şimdiye kadar hiçbir yerde ne yazıldı nede çizildi. Sıkı durum şimdi…THY tüm müdürlerine bir maaş NET 11- 12.000TL, başkanlarına iki maaş NET 35- 40.000TL, Gen Md Yrd larına iki maaş NET 45-50.000TL, Genel müdürüne ise iki maaş NET 50- 55.000TL arasında JEST yapılmış. Nasıl bir ülke olduysak parayı alan susuyor, ne göz doyuyor, ne de kese doluyor.
Bizim zamanımızda az da olsa yöneticiler vardı. Bu tür ayrıcalıklara imza atamazlardı. Utanır ve sıkılırlardı. Geçmişte de bu yönetici ayırımlarına tepki verdiğimden şimdi de aynı tutumumu sürdürüyor ve Sevgili THY bu yaptığınıza, “Allahtan reva mı bu” diyorum.
Habom da üç kuruş için insanlar birbirilerini kırarken, sizlere edilmedik beddua bırakmazlarken siz hala bu çalışanlar için bir ikramiye mi olsun iki ikramiye mi olsun, Pass bilet verelim mi diye yolu yokuşa sürüyordunuz. Hal böyleyken, kalkıp yine aynı yanlışı yapıyor ve THY’nin zaten ayrıcalıklı olan yüzlerce yöneticisine bu rakamları veriyorsunuz.
Hava-İş sendikası mutlaka bu yöneticilerin ekstra nemalanmasını duymuştur. Tepki koydular da ben mi duyamadım ondan emin değilim.
Yahu bu kafayla ve bu tür adaletsiz ücret dağılımı ile o şirkette iş barışı sağlanabilir mi? Çalışanın yöneticisine saygısı olur mu? Mümkün mü bu.
Çalışanlarınızı böldünüz, parçaladınız. Uçuş ekiplerini birbirlerine düşürdüğünüz gibi her zaman kale gibi sağlam duran Tekniği bile, yok Hat Bakımcı, yok Teknik A.Ş ci, yok HABOM cu diye ayırıp paramparça ettiniz. İnanın ki biri bana bu şirkette herkesi birbirine nasıl düşürebiliriz diye TEZ hazırla dese kırk sene düşünsem bu bölücü yapılanma aklıma bile gelemezdi.
Bravo Size… Kırk bin kere Maşallah…
Maç henüz bitmedi. İş hayatı uzun bir süreç… Kim öle kim kala… Bugün halâ ben işyerlerini arada sırada ziyaret ettiğimde yanıma gelip bir çay ikram etmek isteyenler oluyor. Sizin de nöbetiniz bittiğinde değil çay ikram etmek bakalım selâm verecek veya verdiğiniz selâmı alacak kişi bulabilecek misiniz?
Bu konuyu burada bırakıp biraz da THY/Hat Bakımın neden Teknik A.Ş den ayrılıp THY’ye geçtiğini 1 Nisan 2014 tarihi itibarı ile tekrar eski haline yani Teknik A.Ş saflarına geri dönüşlerinin nedenlerini irdeleyelim.
THY yönetiminin Teknik A.Ş ile Hat Bakımı ayırmasının tek nedeni eski Hava-İş yönetiminin olası bir grev uygulamasında başarılı olamaması adınaydı. Önce THY ve Teknik A.Ş nin toplu iş sözleşmelerinin zamanları değiştirilmiş ve çalışanları bölerek birlik beraberliğine, birbirlerini desteklemesini önleyerek, işveren darbesi vurulmuştu. Bölmenin ikinci basamağı Teknik A.Ş de olası bir grev uygulamasında THY’nin uçaklarının hat bakım hizmetlerinin aksamadan devamını sağlayarak uçabilmesinin sağlanması amaçlı Teknik A.Ş nin içerisinde olan Hat Bakım ünitesi oradan ayrılarak THY ye bağlandı. Teknik A.Ş istediği kadar grev yapsın, uçaklar THY Hat Bakımı tarafından uçurulacaktı.
Peki, şimdi ne oldu da Hat bakımın tekrar Teknik A.Ş. ile birleştirilme kararı alındı? THY yönetimi hem THY’de hem de Teknik A.Ş hattâ, HABOM da bile sendika gücüne son verdi.
Yandaş sendikacılık sistemi kuruldu. Sendikalara işçiden olmasa da işveren tarafından güven tam oldu. Sendikalara aidatları işçi verecek, ama işveren kullanacaktı. Sendikalar, bir tür aracı kurum haline getirildiler.
Ne yazık ki; başarılı da olundu. THY yöneticileri, işçileri bölmek ve güçsüz bırakmak adına şeytanın bile aklına gelmeyecek düşünceleri geliştirip uyguluyorlar. Matematik işlemlerinden BÖLME’yi çok iyi bildiklerinden dolayı, onlara bir kere daha kırk bin kere Maşallah.
Uzun süreli hazırlanan ve işçilere karşı işlemesi planlanan bu sistem; Türkiye’nin havacılıkta çağ atlatan(!) siyasi irade ve siyasi iradenin işi bilip bilmemesine bakmaksızın atadığı yöneticiler, bir türlü teknisyen lisansı verebilecek durumu yaratamadılar.
EASA kuralları gereği Hat Bakımdaki teknisyenlerin çoğunun lisanslı ve THY’nin uçurduğu her tipte sertifikalı olması gerekiyor. Uçak seferden döndüğünde ve sefere çıkmadan oluşan arızalarda düzeltici işlem yapan kişi imzasını da atacak olması nedeniyle, Hat Bakımda bol miktarda lisanslı teknisyen gereksinimini mecbur tuttuğundan, deneyimli ve lisanslı teknisyenlerin çoğu THY Hat Bakıma transfer edilmiş ve Teknik A.Ş iyice güç kaybetmişti.
Kısaca; Teknik A.Ş nin lisanslı ve yetkili teknisyenlerinin sayısal yetersizliği Hat Bakımdan takviye gerektirir hale geldi. Hat Bakımdaki yetkili teknisyenler artık hem periyodik uçak bakımlarında çalışacak ve hem de hattaki uçakların arızalarına müdahale edecekler. Bir diğer deyiş ile Certifying Staff olarak hat bakımda, Support Staff olarak da üs bakımda çalıştırılacaklar. Tabii ki bunlar rahmetli Erbakan’ın dediği gibi pansumani önlemler.
Sonuçta bunlar havacılığa tüccar mantığında bakıyor. İnsandan çok para önemli. Hedef ucuz iş gücü ve yandaş ve yüksek maaşlı pahalı yönetici…
Yaptığım incelemede pek bir şey göremedim.(varsa lütfen beni de bilgilendirin) Maaşlar ve sosyal haklar yasalarımıza göre bu uygulama bir devir olarak görülebileceğinden iki sene müddetince geçerliliğinin korunması gerekiyor. Teknik A.Ş’deki çalışanlar da pass bilet alabiliyor. Ancak bir problem (kısaltılmışı ZED olarak geçen Zonal Employee Dİscount) yabancı şirketlerden alınacak pass biletlerde yaşanacak gibi görülüyor. Çünkü, ZED anlaşmaları; havayolu şirketinde çalışmayı zorunlu görüyor. THY’nin %100 katılımı olan şirketlerde çalışanları bile kabul etmiyor.
Çalışanların bir çoğunun Hat Bakımdan Teknik A.Ş ye geçmek istemediğini gözlemliyorum. Teknik A.Ş’nin her an Metal İş sendikasına geçmek üzere olması (Habom gibi) onları rahatsız ediyor gibi…
Bir an düşündüm de Hava-İş ile Çelik İş arasında ne fark var? Her ikisi de yandaş işveren sendikaları.
Hava-İş şimdi THY/Hat bakımı kaybettiğinde 700 civarında üye aidat kaybı yaşayacak olduğundan mutlaka THY ile görüşecektir. Bu görüşmenin aslı umarım aidat kaybı değildir. Aslına bakacak olursanız. Hava-İş ve Metal İş arasında isimleri ve bağlı oldukları konfederasyonlar dışında ben bir fark göremiyorum. Türk-iş ve Hak-iş ne farkları var ki?
Sonuç olarak; Her zaman yazdığım gibi, Teknik A.Ş+ Hat bakım+ MNG Teknik= HABOM çatısı altında birleşmeye yavaş, yavaş hazırlanın. Bunlar ucuz iş gücü istiyor. Şimdi aldığınız ücretler bile bunlara göre çok. Kötü niyetli oldukları HABOM toplu iş sözleşmesinde net olarak ortaya çıkmıştır.
Tabii ki siyasi iktidar değişir ve bu yöneticileri kovarsa iş değişebilir. Umarım işçi kesimi bizim yasağımız dönemler gibi gerçek değerini bulur.
Gün ola harman ola
sefainan.com