Geçen hafta çok uzun bir makale yazdım. İşverene, sendikaya, arabulucuya ve çalışanlara çattım. Çünkü 30 sene 6 ay sizin bulunduğunuz hangarda ben de görev yaptım ve hiç bu kadar haksızlıklarla karşılaşmadım. Geçen haftaki yazımdan sonra bu hafta başka ne yazılabilir ki diye düşünürken bir anda aklıma, “Perşembenin gelişi Çarşambadan bellidir”. Atasözümüz geldi.
Şimdi o atasözümüzü Teknik A.Ş çalışanlarına uyarlamaya çalışayım.
THY’nin Teknik A.Ş yi öz evladı olmasına rağmen dışladığını düşünüyorum.
Neden mi?
Birlikte zamana yolculuk yapalım. Hani Teknik A.Ş’nin toplu iş sözleşmesi bittikten sonra THY’nin ki başlamıştı ya…
O zamanları tekrar gözünüzü önüne getirin bakalım. Ne olmuştu? Hava-İş’in çiçeği burnunda yönetimi THY ile yapılan sözleşmede sanki çok büyük haklar alınmış gibi, İlker Aycı ile boy boy resimler paylaşmasının yanı sıra NET 5000TL tüm personele dağıtılmıştı. Tabii ki Teknik A.Ş nin toplu iş sözleşmesi bittikten sonra dağıtılan bu rakam sadece THY çalışanlarına yönelik olduğu anlaşılmıştı.
Hatırlarsınız, THY çalışanlarına 5000 Net verildiği dönemden önce Teknik A.Ş de 1500 Net almış olduğundan mesela kapandı gibi görünürken ben yazdığım yazıda neden THY çalışanlarına 5000 net verilirken, Teknik A.Ş çalışanlarına verilen 1500 neti sorgulamış ve bu haksızlığı dile getirip ilk THY Genel Kurulunda üstüne gideceğime söz vermiştim. Buraya kadar hepiniz hatırlamışsınızdır.
Bu yazıdan birkaç hafta sonra THY genel kuruluna her zamanki gibi giderek, Teknik A.Ş ye 1500TL verilirken THY’nin 5000 net almasının haksızlığını anlattım ve İlker Aycı’dan söz alarak bunu tüm Teknik A.Ş çalışanlarına yaymakla kalmayıp sitemde yayınladım. İlker Aycı sözünde durdu Tekniğin 1500 lira aldığını bildiğinden bunu 5000TL Brüt olarak tamamladı.(net bekliyordum ama olmadı)
Yani Tekniğin sözleşmesi bittikten sonra alınan bu rakam İlker Aycı beyin, benim uzun uzun anlattığım Teknik A.Ş nin mağduriyet konuşmamama karşı yaptığı bir jestti. Vermek zorunda değildi. Çünkü Tekniğin sözleşmesi Çelik İş tarafından imzalanmış ve 1500 TL ler çoktan alınmış ve kimse bu 5000 i beklemiyordu.
Buraya kadar yazdıklarımı tüm teknik çalışanları biliyor. Yine bir yanlış daha yaşandı. Daha doğrusu yanlış yapılmadan önlem alındı. THY’nin meşhur Antalya Toplantılarını biliyorsunuz. Başarılı geçen yılın ardından Antalya’da tüm yöneticiler toplanır yer içer ve yatarlar. Tabii ki Antalya toplantılarında İlker Aycı beyin tüm yöneticilere yaptığı sunumda genel müdür, genel müdür yardımcıları, başkanlar, müdürler ve tüm THY çalışanlarına ikramiye tarzında belirlediği bir ödül primi sözü verilmişti. Tabii ki yine Teknik A.Ş çalışanlarına ikramiye yoktu. Bu haksızlığa da anında cevap vermiş ve Teknik çalışanlarına da verilmesi gerekliliğinin üstüne gitmiş ve henüz karar netleşmeden hayırlı olsun mesajını Teknik çalışanlarına vermiştim.( https://www.airlinehaber.com/teknik-a-s-calisanlari-teyakkuzda/)
Durun daha bitmedi…
Bu haksızlıklarla mücadele verirken PAS bilet sorunlarınıza eğildim ve İlker Bey konuya sıcak baktığını söyledi ama, “ilgileneceğim” sözünden sonrası bir türlü gelmedi… Kısaca ikinci sınıflık devam ediyor…Kısaca yazımın başlarında belirttiğim üzere Perşembenin Gelişi Çarşambadan Belli Olmuştu
Bunları neden mi yazıyorum?
Bunları sizlere Teknik A.Ş nin THY’ye göre üvey evlat gibi gördüğünü anlatabilmek amaçlı yazdım. THY ile Teknik A.Ş nin ayrı tutulma yanlışlığına yönelik, teknik çalışanlarının sendikasından veya derneklerinden bir girişimi oldu mu? ben hatırlamıyorum.
Hani bir söz vardır. “Ağlamayana meme yok” denir. İşte yine aynı durum söz konusu. Teknik A.Ş nin çalışanları sessiz bir çoğunluk. Ne verirsen onu alıyorlar. Mücadele yok… “Ben bilmem beyim bilir” misali… Bu yapıyı bilen işveren de sendika da gayet rahat. Biz ne dersek o olur diyorlardır.
20 Eylül 2018 günü tarafsız arabulucu süresi bitiyor. Tarafsız arabulucu 21 Eylül de raporunu bakanlığa yolluyor.
Bakanlık bu raporu alıp aynı anda hem işverene hem de sendikaya bildiriyor.
Bu tebligattan sonra 6 iş günü içinde sendika grev kararı almak zorunda. Aksi takdirde yetkisi düşüyor.
Sendikanın grev kararı alması hemen greve çıkmak demek değildir. Sendika bu kararı almak zorunda olduğu için alır. Ancak eğer grev yapılacaksa, bu karar alındıktan sonra 60 gün içinde uygulamaya geçmek zorunda. Yani, bu 60 gün içinde, işverene ve üyelere grevin ne zaman başlayacağı hakkında gün verebilir. Tabii ki greve başlama gününü 6 gün önceden işverene bildirmesi şartı ile…
**********
İşte tam bu aşamada, yani sendika grev kararını aldıktan sonra, işyerlerinde şu tarihte veya bu tarihte grev başlayacaktır denmeden önce tüm Teknik A.Ş çalışanları 1/4 imza ile grev oylamasının yapılmasını isteyebilir ve imzalar İŞKUR a yollanır. (Dikkat edin Teknik Çalışanları diyorum, yani kapsam içi ve tüm yöneticiler dâhil. Sendika üyesi olma şartı yok)
Bu imzaları alan İŞKUR un uygun gördüğü bir zamanda işyerlerine sandıklar konarak çalışanların grevi isteyip istemedikleri Greve Hayır veya Evet oylarıyla belirlenir. Oylama kapalı oy açık tasnif usulü ile yapılır. Kimse kimsenin attığı oyu göremez.
Kısaca top çalışanlarda… Verilen haklardan memnun iseniz Greve Hayır… Memnun değilseniz Greve Evet deme hakkınız var.
İki ucu…. Değnek…
İşveren tüm adamlarını kullanarak çalışanları ikna edip greve Hayır çıkartmaya çalışırken, greve Evet diyecek olanlar da greve Evet denmesi için çalışırlar.
Şimdi gelelim önerime;
Sendika grev kararını mecburen alıp yine mecburen uygulamaya geçtiğinde greve destek vermeyecek veya grev oylamasında sendikayı satıp greve Hayır diyecekseniz, bunu sendikaya şimdiden söyleyin. Bassın %8 e imzayı olsun bitsin…
Aslına bakacak olursanız, Greve EVET deseniz de mevcut kanunlar gereği grevin ertelenmesi mümkün. Farz edin Ki grev ertelenmedi…Teknik olmadan THY bir hiçtir. Olası bir grevde siz çalışanlar olarak 1 kaybederseniz THY ise 100 kaybeder.
Riskte olan sizler değil THY işvereni ve Türk havacılığıdır.
Ben çalışan biri olsam, önüme sandık geldiğinde Greve EVET derim. Siz greve Evet deyin onlar ertelesinler. Siz greve HAYIR derseniz sendikanızı ve geleceğinizi satmış olursunuz. Bu da hiç ama hiç kimseye yakışmaz ve yaramaz…
İki grev oylaması yaşadım her ikisinde de Greve EVET dedim. Hem de Atilay Ayçin başkanlığındaki sendika yönetiminde bile…( ki Ayçin le anlaşamadığımı cümle âlem bilir) Sizin sendikanızı/sendikacınızı sevip sevmemeniz hiç önemli değil.
Önemli olan sizi temsil eden bir kurumu zora sokmamak ve gerçekten mağduriyetinizin işveren tarafından bilinmesi amaçlıdır.
Oylamanın sonunda hiçbir şey kazanamasanız bile ONURUNUZU korumuş ve grev tehlikesine rağmen birlikteliğinizi ve haklı mücadelenizi cümle âleme göstermiş olursunuz.
Ne diyelim %14 isteyen sendika ve buna karşın %8 veren işveren UTANSIN…
HADİ BAKALIM TOP SİZDE…
NOT/ORTALIKLARDA ASLI ASTARI OLMAYAN YALAN DOLAN HABERLER DOLAŞIYOR. SAKIN OLA Kİ İTİBAR ETMEYİN VE BİZİ İZLEMEYE DEVAM EDİN.