Son zamanlarda sendika ile yatar, sendika ile kalkar olduk. Hiçbir yerde okuyamayacağınız bir dolu bilgi paylaştık. Paylaştığımız bilgiler ve köşe yazılarımızın da dile getirdiği konular, okurlar tarafından ilgiyle izlenmiş olmasına rağmen her nedense Sözcü, Aydınlık, Cumhuriyet gazetelerinden başka yerlerde yayınlanmadı. Sanırım, bu doğru bilgiler işlerine gelmemiş olabilir.
Sendika ile ilgili paylaştığımız bir çok haberi erişim sağlayıcılar birliğinin talebi üzerine yayından kaldırmak zorunda kalıyoruz. Mahkemelere erişim yasağı koyulması için gidildiğinde hâkim genelde bu isteği kırmıyor ve kaldırılmasına yönelik yazı yazıyor. Tabii ki itiraz etme hakkını veriyor. Yayını kaldırılması istenen kurum isterse itiraz edebilir demiş oluyor. Kısaca bizden istek yapıldı ve biz itiraz bile etmedik. Çünkü yazı binlerce kişi tarafından zaten okunmuş ve gündemden düşmüştü. Sendika’ya tavsiyem boşuna avukatlarınızı yormayın. Çünkü biz o tebligat gelene kadar yazımızı binlerce kişiye okutmuş oluyoruz. Yazıyı kaldırtmak için verdiğiniz zamanı, bize açıklama yazarak harcayın olsun bitsin. Okurlarımız bizim yazımızı da sizin cevabınızı da okumuş, öğrenmiş olsun. İşin doğrusu budur.
Ayrıca, sendika ile ilgili konuları sadece biz yazmıyoruz. Büyük gazeteler de yazıyor. Onlar her nedense yazılarını kaldırmıyorlar. Bizim öyle bir sorunumuz yok. Mahkemeye İtiraz bile etmiyoruz. Yazılarımızda yalan varsa, haksızlık yapıldıysa, hakaret unsuru oluşmuşsa verirsiniz mahkemeye olur biter. Çalışanları doğru bilgilerden mahrum bırakmayın.
Haberi okumayan kalmadıktan sonra kaldırtsanız ne olur kaldırtmasanız ne olur… Örneğin; Cumhuriyet gazetesinde çıkan Kamyoncu, pilota karşı başlıklı yazı alıntı idi. Haberi basan Cumhuriyet gazetesi sanırım,yayın kaldırılma isteğine itiraz etmiş olacak ki yazıyı yayına verdiğim şu anda bile haberi kaldırmamış görünüyor. Biz baktık ki binlerce kişi okumuş uğraşmayalım kaldıralım dedik. Yoksa asıl haber Cumhuriyet gazetesinden çıkma iken, kim bize neden yazıyı kaldırmadınız diyebilir ki…(http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/ekonomi/858478/Hava-is_yine_gundemde…__Kamyoncu__pilota_karsi.html )
Bu haberin yanı sıra Hava-İş in TBMM başkanına kanun teklifi veremeyeceğine yönelik bilgilendirme yaptık. Bir atasözümüz der ki; Bilmemek değil öğrenmemek ayıptır. Hava İş den teşekkür beklerken birde baktık ki bizim doğru bilgilendirmeye yayından kaldırtma kararı aldırtmışlar. Sanki Anayasamızdaki TBMM başkanına kanun teklifini sendika başkanı yapar doğru cevapmış gibi… Bende hala o fotoğraf saklı. O fotoğrafın altında, Hava İş kanun teklifi verdi yazıyor. Peki, biz ne demişiz. Kanun teklifini ancak milletvekilleri yapar demişiz. Doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlar misali… Bence hemen bu konuyu mahkemeye taşıyın ki doğrusunu hakim size anlatsın.
Neyse biz konumuza dönelim.
Yolun sonuna gelindiği bu günlerde, ilk başlarda tarafsız duruşunu bozmayan THY’nin 1 Kasım 2017 günü Hava-İş sendikasının uçuş işletme delege seçimlerinde kaybeden grubundaki kişilere yönelik, Hacıbozanoğulları Restaurant’da yemek verildiği söylenmekte. İskender Çarkçı başkanlığındaki muhalif grubun seçilen delegelerinin bile kendi aralarında toplantı yapabilmesi için istenilen izni kabul etmeyen THY Yönetiminin, Hava İş sendikasının bu yemeğine katılacak (delege olmayan)uçuş işletme çalışanlarına yönelik izin vermiş olması bile mide bulandırıcı olurdu. Umarım bu kişilere sendikal izin verilmemiştir.
Ayrıca, bu yemekli toplantı umarım ki,uçuş işletmedeki delege seçiminde kaybeden listedeki veya liste dışında kalmış kişilerden bazılarını mevcut yönetime alabilmek için verilmemiştir. Böyle bir durum hukuki olarak mümkünse de etik olarak son derece yanlıştır. Bölücülükte eşdeğerdir. Topluluk tarafından hoş karşılanması da mümkün değildir.
Bu söylenti doğru ve THY delege bile olmayan ve sendikanın yemek davetine katılan kişilere sendikal izin verdiyse durum çok vahimdir. Bunun yanı sıra sendikanın seçilmiş delegelerinin genel kurula katılamama ihtimalini düşünmek bile istemiyorum.
OFFSET ANLAŞMA (endüstriyel katılım)
Bildiğiniz üzere uçak alımlarında, üretici firmanın rakamlarında indirimler söz konusu olmaktadır. Milyarlarca dolarlık alım yapacak olan havayolu şirketi, imalatcı firma tarafından istenen rakama hemen tamam demeyecek ve sıkı bir pazarlığa girişecektir.
Bu pazarlık çok değişik tarzlarda yapılmaktadır.
1997 yılında THY Boeing’den B737 uçaklarını sipariş verirken milyonlarca dolarlık ofset anlaşması yapmıştı. Offset anlaşması, yapılan uçak alımı karşılığında ülkemizin havacılık sanayine yurt dışından iş temin edilmesi yani, bazı parçaların bizim tarafımızdan üretilmesine olanak sağlamaktır.
Bu sistemle her iki taraf kazançlı çıkmaktadır. Bu anlaşma ile ana üretici, kendi ülkesinde daha pahalıya ürettireceği bazı parça ve komponentleri aynı kalitede daha ucuza ürettirerek maliyetleri düşürmek, ülkemizdeki üreticiye de hem istihdam ve hem de yüksek teknolojik parçaların üretilerek deneyim kazanmasını sağlar.
Offset anlaşması, ana üreticiden ülke adına avantaj sağlamak demektir. Nihai ürünü satın alan şirketin bu yolla doğrudan bir avantajı olmaz ama kazanan ülke olduğu için dolaylı olarak onun da kazancı olacaktır. Ne var ki, alım yapan şirket genellikle alacağı indirim nedeniyle kendi kazancını düşünerek ofset anlaşmasından kaçınabilmekte.
Offset anlaşması yerine sadece indirim sağlamak alım yapan şirkete kazanç sağlar ki bu bireysel kazançtan başka bir şey değildir. Yüklü alımlarda satıcıdan hem indirim almak ve hem de offset anlaşması yapılması tercih edilecek en doğru yoldur. Satıcı bu yüklü satışı kaçırmamak için alıcının isteklerine boyun eğmek zorunda kalacaktır. Yüklü alımlarda devlet, alıcı şirketi bir offset anlaşması yapılmasına yönlendirmeli hatta zorlamalıdır. Devletimiz,Havayolu şirketlerine gerektiğinde nasıl yakıt desteği sağlanıyorsa, indirim alma yerine offset anlaşmaya yanaşan havayollarımıza da offset alma adına kaybettikleri indirim miktarını bir şekilde ödeyecek, onları mağdur etmeyecektir.
Bu yolla hem alıcı ve hem de onun ülkemiz kazançlı çıkacaktır. Bu sadece sivil uçaklar için düşünülmemeli. İleri teknoloji ürünü askeri uçaklar, askeri teçhizat, silah, mühimmat, gemi, atom reaktörleri vb alımlarda da bu yolun tercih edilmesi gerekir. Kendi Ar-Ge’mizle erişme imkanı bulamadığımız bilgi ve beceriye bu yolla erişme imkanı bulunabilir.
Bir zamanlar THY olarak, uçak alımlarında offset anlaşmalar sürdürülürken şimdilerde THY offset yapmayarak direk indirim almaya çalışıyor diye duyum aldım. Gönül isterdi ki, her ne kadar özel şirketiz dense de bana göre hala devlet şirketi statüsünde gibi davranan THY’nin her türlü uçak alımında offset uygulamalara devam etmesi ve hava araçlarının bazı parça ve komponentlerinin ülkemizde daha çok yapılabilmesine olanak sağlaması.
Bu ofset anlaşmalar TAI, ALP Havacılık ve Kale grubu başta olmak üzere ülkemizin uçak yapım sanayi tesisleri ve orada istihdam edilecek birçok mühendis, teknisyen vb… gibi çalışanlar içinde son derece faydalı olmaktadır. Bu anlaşmalara eğitim desteği de ilave edilebiliyor…