Hafta sonları köşe yazımı hazırlıyorum. Gündem o kadar hızlı gelişiyor ki konu seçmekte zorlanıyorum.
İşte yine böyle bir hafta sonu ve bu hafta ne yazacağım diye düşündüğüm anlar. Karar vermek o kadar zor ki… Ancak en çok sevdiğim konuların başında, çalışanlarla ilgili olanlar ön plana çıkıyor. Sendika ve derneklerin sadece tabelalarda yer aldığı bu dönemde sizlere yardımcı olmaya çalışıyorum.
Neyse ki köşe yazarlarımız var. Benim yetişemediğim konulara ilişkin çok değerli makaleler yazıyorlar. Köşe yazarlarımızın hepsinin havacılık sektöründen gelmeleri benim yazamadığım veya yazmadığım konulardaki boşlukları gideriyor ve ben rahat rahat çalışanların sorunlarına eğilebiliyorum
Havacılığın mutfağında geçen 30 yılı aşkın çalışma hayatından sonra çalışanlarla ilgili sorunların en çok ilgimi çeken konuların başında yer alması sanırım şaşırtıcı değil. Çünkü ben onların yaptıkları görevleri çok iyi bilmemin yanı sıra yaşadıkları sorunları anında gözümde canlandırabiliyorum.
Tabii ki çalışanlar dediğimde buna yöneticilerde dâhildir. Çünkü ben yöneticileri de çalışan kesim içinde objektif değerlendirmeye çalışan biriyim. . Çünkü onlar da ücretli çalışıyorlar ve onlarında amirleri var. Bu satırları okuyanların ne demek istediği daha net anlayabilmeleri için, “ https://www.airlinehaber.com/egri-oturalim-dogru-konusalim/ “ başlıklı yazımı okumadılarsa, okumalarını tavsiye ederim.
Son zamanlarda sendika ve derneklerin pasif hale gelmesi veya bırakın pasif hale gelmesini, tam tersine işveren güdümüne girmeleri, çalışanları çaresiz bırakmakta. Sorunlarını anlatacak ve çözüm bulabilecekleri yer yok. Bu nedenle, haber sitemize “okuyucu mektupları” başlıklı bir bölüm eklemiştik.
Neyse bu hafta ki konuma başlıyayım
Bildiğiniz üzere THY genel kurullarının en eski katılımcılarındanım diyebilirim
Genel kurullarda yönetim lehine konuşmaktan başka söz almayan ve yönetimleri yere göğe sığdıramayan, hele hele Bay Hamdi Topçu’yu neredeyse 10 Türk büyüğünün içine sokacak kadar methiyeler düzen, bu yapıları nedeniyle genel kurullarda sıklıkla söz düellosu yaptığım rahmetli Ümit Utku ve Dr Suphi Ayvaz’dan kurtulduk ve genel kurul gibi genel kurul yapmaya başladık.
Bu genel kurullarda benim hem 211 çalışanın atılma şekline ve pas bilet sorununa sıklıkla değindiğimi biliyorsunuz. Bu konuda, genel kurulda söz alarak her iki konuyu eleştiriyordum ve hala da eleştiririm. Genel kurullar da her konuşma kayıt altına alınıyor ve genel kurul sonrasında bant kayıtları çözümlenerek yazı şekline geçiriliyor
THY Pas bilet yönetmeliğine göre çalışanın pas bilet kullanması için bir sene görev yapması yetiyor. Bir sene çalışan sadece yurt içi pas bilet alabiliyor. Bu süre 3 seneye çıktığında ise yurt dışı hakkı da veriliyor. Bunlar tüm THY çalışanlarının bildiği konular.
Bir kişi THY’de 10 yıl çalışıp istifa ederse, senede yine bir tane yurt içi ve yurt dışı bilet hakkı oluyor.
Şimdi bu 10 sene limitini kafamıza yazalım. Yani burada denmek istenen; bana 10 yıl hizmet eden kişi THY’den ayrılırsa ben yine onu pass hakkından mahrum etmem. Tabii ki güzel ve anlamlı bir uygulama. Kendisinden ayrılmış bir çalışanına 10 sene bana hizmet ettin seni ailemizden sayıyoruz anlamında güzel bir jest ile hak tanımı yapılmış. Kısaca tenkit edilecek bir konu değil.
Peki, siz madem 10 sene hizmet etmeyi esas almışsınız. O halde 10 sene pas biletin devamını sağlayan hizmet yılı olarak kayda geçirelim.
Şimdi geldik, THY ile yolu ayırma sistemine. Yönetmelik 10 sene ve sonrası için işten kendi rızası ile ayrılmaya laf etmiyor ve pas biletini esirgemiyor da, şirket kendine göre verimsizlik veya işletmesel nedenlerle işten çıkarılan 20- 30 senelik eski çalışanına bir tane bile bilet vermiyor.
THY çalışanı, çalıştığı müddet içinde disiplin kurulu tarafından suçlu bulunup iş akdi feshedildiyse bu bence normal. Çünkü o kişi disiplin kurulunca çıkartılmış. Yani ya hırsızlık ya da yüz kızartıcı bir eylem yapmış ve ispat edilmiş demek oluyor. Bu kişi zaten disiplin kuruluna veriliyor ve tazminat bile almadan kapıya konuyor. Bu tür çalışana ne bileti vereceksin ki? Tazminat bile alamamış. Pas bilet mi alacak…
Ancak; THY’nin yönetimi bu pas olayını ticarete dökmüş. Şimdi örneğin 20 veya 30 sene çalışmış bir kişiye, kendi kafasına göre, verimsiz veya işletmesel gibi yalan, yanlış nedenlerle seninle yollarımızı ayırıyoruz diyorlar.
İşte tam burada duralım. THY olarak, çalışanın verimsizliği ispat edilmiş mi? Hayır. 20 sene verimli sonra neden verimsiz olmuş araştırılmış mı? Hayır. Çalışanın 20 veya 30 seneden sonra veriminin neden düştüğü ilgili kişiye sorulmuş ve gerekirse bir başka departmanda çalışması önerilmiş mi? HAYIR…
Elinize bir yazı geliyor ve verimsizlik nedenli iş akdiniz feshedilmeden önce onu odanıza çağırıyor ve sen istersen emekli ol ve sana pas bilet hakkını verelim diyorsunuz. Yani Pazarlık yapıyorsunuz. Çünkü verimsizlik ve delillendirilemeyen işletmesel nedenli işten çıkartmaların sonucu açılan davalar genel olarak işçi lehine sonuçlanıyor ve mahkemeden işe geri dönüş alınıyor. İşveren onu tekrar işe başlatmazsa o zamanda işçinin tüm tazminatlarının yanı sıra birde ekstradan 6 veya 8 maaşa kadar tazminat ödüyor.
Şimdi Vicdan konuşuyor…
Kim bu Vicdan derseniz? Victor Hugo’nun deyişi ile “İnsanın içindeki tanrıdır ”
Vicdan, Sevgili THY yönetimi diye başlıyor ve şöyle devam ediyor…
Siz bu çalışanınızı uyduruk bir sebeple işten atmaya çalışıyorsunuz. THY’ye 20-30 sene hizmet etmiş biri bu. Belki birçok takdirnamesi de var. Siz burada yokken bu kişi THY’ye hizmet ediyordu. Siz şimdi bu çalışanı verim alamıyorum veya işletmesel nedenler yalanı ile atmaya çalışıyorsunuz. Peki, gerçekten verim alamıyorsanız bir başka bölüme yollayın, orada da verim alamazsanız o zaman düşünürsünüz.
Siz hala diyorsun ki bana ne vicdandan… Onu atıp başkalarına işe alacağım. İşletmesel neden veya verimsizlik den başka yalan kozum yok. Doğru veya yanlış bu hakkı bana yasalar vermiş. Tazminatımı öder yine de atarım.
Vicdan cevap veriyor… Sevgili THY yönetimi tamam anladık ama hiç olmazsa hak ettiği pas biletini ver. Senelerdir hizmeti var. Sen bir başkasını işe alabilmek için düzmece bir gerekçe ve yasaların boşluğundan veya işveren lehine yapıldığını düşündüğüm “madem işe geri almıyorsun o halde fazladan tazminat ver” mecburiyeti ile ekstra tazminatını ödeyerek yine de atabiliyorsun onu anladık da bari hak ettiği pass biletini ver.
THY’de 10 sene çalışıp, bir başka şirket daha iyi ücret veriyor diyerek, istifa edip gidene pas bilet var ama 30 sene çalışıp, mahkeme işe geri dönüş vermesine rağmen keyfi nedenlerle işten çıkardığına yok öylemi? İşte zurnanın zırt dediği yer burası.
ŞİMDİDE GELELİM THY’NİN ÇALIŞANLARI KATEGORİZE ETME KONUSUNA
THY ana şirket çatısı altında her çalışan kişi THY’lidir. Siz isterseniz şirketi farklı farklı isimler eşliğinde böl ve hepsine ayrı ayrı Teknik A.Ş, Uçuş işletme A.Ş, Kabin AŞ isimlerini taksanız da hiç fark etmez. Sonuçta hepsi %100 THY’nin olacaktır.
Bu uygulamaya muktedirsin. Ancak ortaklıklarında durum farklı oluyor. Örneğin; TGS’de TAV ile %50 ortaklığın var. TEC’de de Pratt&Whitney ile ortaksın. Kısaca tek başına THY’nin değil. Bu nedenle orada çalışanlara THY’li diyemezsin ve THY’de uyguladığın sosyal hakları ya verirsin ya da vermezsin. İki ayrı ortağın alacağı karara göre hareket edersiniz.
Ancak THY çatısı altında %100 ünün THY sermayeli olan şirket çalışanları arasında ayırım yapmamalısınız. Bu konuyu THY’nin genel kurullarında da sorguladığımı biliyorsunuz.
Bakın tekrar ediyorum…
İsimleri ne olursa olsun sermayesi %100 ise ana şirketin kuruluşlarıdır. Dikkat edin yan kuruluşları demiyorum. Aslında bu durumda THY’ye Holding bile diyebiliriz.
Sevgili THY siz kalkmışsınız, THY’yi bölmüş ve hepsine ayrı ayrı isimler takmışsınız. Hiç fark etmez, bu sizin ticari düşünceniz veya pazarlama taktiğiniz. Kimseyi ilgilendirmez. Bu sistemi eleştirip haddimi aşmam.
Benim eleştireceğim konu, Holding çatısı altındaki çalışanlarının kategorize edilme yanlışlığıdır.
Yerli veya yabancı havayollarının hepsinde çalışanlarına yönelik farklı farklı sosyal haklar veriliyor. Bunlardan birisi çalışanların pass bilet hakkıdır. Eskiden de vardı şimdi de var.
ANCAK HER NEDENSE KULLANIM UYGULAMASI DEĞİŞTİ.
Siz kalkmışsınız, senelerin uygulamasını keyfi değiştirmişsiniz ve çalışanları kafanıza göre kategorilere ayırmışsınız.
Demişsiniz ki, THY ayrı, Teknik A.Ş ayrı şirketler ve THY çalışanı ile Teknik A.Ş çalışanını farklı değerlendirmeye almışsınız. Yani pişmiş aşa su katmışsınız. Şimdiki pass bilet uygulamasında öncelik THY çalışanına ikinci planda da Teknik A.Ş çalışanına demişsiniz
Kısaca çalışanları kategorilere ayırmış ve hata yapmışsınız
Nerde mi hata yaptınız; Tekniğin içinden gelmiş biri olarak size izah edeyim. Teknik çalışanları tabii ki görevini yapmakla mükellef. Doğru ve kurallara uygun işlem yapmak onların vazifesi. Ancak, bunlar aynı zamanda insan. Duyguları ve düşünceleri var. İşini tabii ki doğru yapacak ama ya psikolojileri ne olacak? Bu psikolojisi iş verimine etki edecek mi? EVET
Kendini THY’nin bir ferdi olmakla gurur duyan bir çalışan ailesi veya tek olarak hakkı olan pass bileti ile seyahat etmek istediğinde, kontuardaki görevli ona “tamam efendim ama öncelik THY çalışanında olduğu için sizi bekletiyorum, yer kalırsa sizi de alabilirim” dediğinde o çalışan ne duruma düşer? Ben cevabını vermeyeceğim sizin vicdanınız ne diyorsa o doğrudur. Bu çalışana yapılan bu ikinci sınıf uygulaması sonucunda iş verimi elinde olmadan düşecektir.
Şimdi de bakalım başka şirketler çalışanları arasında ayrım yapmadan bu işi nasıl çözmüşler.
Demişler ki, senin şirketteki görevin ne olursa olsun pass bilet kullanacaksan rezervasyon yaptırtmak zorundasın. Örneğin; Yurt içi için 50 TL yurt dışı için 50 Dolar. Bunu öde, rezervasyonunu yaptır, yer var mı yok mu stresine girmeden git ve uçağına bin, uç, kontuarda dilenci konumuna düşme. Yönetici veya sıradan işçi farkı gözetilmeden… Haa çalışan, “ben rezervasyon için para mara vermem, kontuara gider yer varsa uçarım, yer yoksa çoluk çocuk bavulumu alır eve dönerim” diyecekse tabii ki o görüşe de saygı duyarım. Bu çalışanın kendi kararıdır. Ancak ona secenek sunacak sizlersiniz.
İlker Aycı Bey genel kurulda yaptığım, Pass biletlerde rezervasyon hakkının tanınması ve rezervasyonlarının gerekirse paralı olması tavsiyemi beğenmiş ve not almıştı. Sanırım o not kâğıdı kaybolmuş olmalı ki, aylardır bir haber çıkmadı