• BIST 9470.71
  • Altın 2952.122
  • Dolar 34.4839
  • Euro 36.1941
  • İstanbul 12 °C
  • Ankara 15 °C
  • Antalya 16 °C

THY, A320’de 16F koltuğuna oturmayın

Özkan Altıntaş

Yazımın başlığı herkesi şaşırttı galiba… Ne var acaba THY’nin A320 modeli uçağının 16F numaralı koltuğunda? Koltuğun sihiri nedir?
Öbür koltuklar doğru adrese uçuyor da o başka adrese mi uçuyor.
Hayır hiçbiri değil…
THY’nin A320 tipi uçağının 16F koltuğuna oturursanız, ya aç kalırsınız, ya da ilgi görmezsiniz… Hatta orada sıkışıp kalır ve kımıldayamazsınız bile…
Ayağınıza kramplar girer ve yanarsınız…
Koskoca uçakta bu fark neden yaratılıyor diye merak ediyorsunuzdur.
Anlatayım…
İngiltere’nin Londra Olympia Fuar Merkezi’nde düzenlenen Luxury Fair 2010 ve Londra ExcCel’de düzenlenenWTM Dünya Fuarı ile Londra Mayfair Oteli’nde düzenlenen Condenast Johannsens gala gecesi ve ödül törenine katıldım. Sonra’da Londra ve Brigton, Wohring bölgelerinde bayram tatilimi geçirdim. Hem gezdim, hem de dostlarımı ziyaret ettim. Benim için çok verimli bir tatil oldu.
18 Kasım günü saat 22.30’da THY’nin A320 tipi uçağı ile Londra’dan İstanbul’a uçtum.
Trafik ve sis korkusundan Heathrow Havalimanı’na erken geldim ve uçak saatinde kalktı.
Korkumun başka sebebi birkaç hafta önce Londra’da düzenlenen WTM Dünya Turizm Fuarı’na gelmeye çalışan Türk turizmcilerin sis nedeniyle saatlerce havalimanlarında beklediklerini, hatta Birmingham’a inerek karayoluyla Londra’ya geldiklerini duymuştum. Bir gün önce 16.00 uçağı ile İstanbul’a yolcu ettiğimiz bir arkadaşımızın uçağı gece 23.00’te kalkmış ve arkadaş İstanbul’a sabaha karşı varmıştı.Londra’nın azizliğine uğramamak için erken gidip tedbir almak istedim. Allah’tan sis yoktu.
Uçağın 16F numaralı koltuğuna yorgun bir şekilde yerleştim. Gözlerimden uyku akıyordu. Kendimden geçmişim.
Neden sonra sıkıntılı bir şekilde uyandım. Ayağıma kramp girmişti ve ayaklarım ateş gibi yanıyordu. Bir iki hareket edeyim dedim olmadı.
Amerika’ya yaptığım uzun seyahatlerde bile böyle olmamıştım. Elim ayağıma uzatmak istedim, ön koltuk arkalığı gırtlağıma dayandı. Ön koltukla oturduğum koltuk arası çok dardı ve ayağıma uzanamıyordum.
Bin bir güçlükle ayakkabımı çıkardım. Hala ayaklarım yanıyordu. Bu kez çoraplarımı çıkardım. Hala bana mısın demiyordu. Ama yanma biraz hafiflemişti.
Uçak kalkarken adı anons edilen kaptan pilot Bedran Krikoviç herhalde sıcak seviyordu. Kaloriferin vanalarını açmıştı. Londra’da 2 derecelik soğuktan uçağa girmiştik. Üzerimizde ki her şey kalın geliyordu.
Mesafeyi şöyle bir ölçeyim dedim. Mesafe bir karıştı. Önümdeki kişi koltuğu arkaya yatırınca ise hiç mesafe kalmıyordu. Önümdeki ile can ciğer kuzu sarması bir halde oluyorduk.
İngiltere’ye gitmeden önce Başbakan Erdoğan ile Sabiha Gökçen Havalimanı’nda THY’nin Boeing 777 tipi uçaklarının teslim edilme törenini katılmıştım. Başbakan 777’yi gezerken Boeing’in Bölge Müdürü Aldo Basili’ye “Koltuk aralarını dar yapıyorsunuz” diye çıkışmıştı. Gelip bir de bunu görseydi herhalde THY’na çıkışırdı.
bu gibi durumlar havayolu yetkililerinin elindeydi. Koltuğu bir çentik öne çekip araya bir koltuk daha ekleyip yolcuyu sıkıştırma sistemi sadece low cost uçuş yapan ve dolmuş usülü çalışan havayollarında vardı. Bindimizi uçak ise THY’nin tarifeli uçağıydı.
Başbakan Erdoğan 16F’ye oturup uzun boyu ve uzun bacakları ile Londra-İstanbul arasında uçup dünyanın kaç bucak olduğunu görmeliydi. Çünkü ben gördüm.
Bu sıkıntı oturduğum koltuktan geldi…
İkincisi ise servisten…
Uçaklarda ikram servisi kabin görevlileri tarafından yapılır. Bir ekip arkadan başlar, diğer ekip ise önden… Uçak kalkmadan hostes Emine ekibini anons ederek kuralları hatırlatmıştı. Ben uyurken yemek listesi ve televizyon kulaklığı dağıtılmıştı. Uyuyorum diye bana verilmemişti. Halbuki Londra’ya gelirken liste ve kulaklık önümdeki file sepete konulmuştu. Bu kez önemsenmemişti.
Servisin başladığını gördük. Bu kez servisi atlamamak için uyumamakta direndim. Yoksa aç kalacaktım. Çünkü uçak sabaha karşı 04.30’da Atatürk Havalimanı’na inecekti. Heathrow’a ise saat 18.00 civarı gelmiştim. Hafif bir şeyler yemiştim.
Uçağın içinde servis araçları 16F koltuğunun sırasında buluşur. Hosteslerin bir yandan servis yaptıklarını, diğer yandan yolcularla sohbet ettiklerini izliyordum.
Sohbet konuları garipti” Bizim işimizin ne kadar zor olduğunu biliyor muzsunuz?”, “Bu işe nasıl girdim….”, “Çok iyi eğitim gördüm, ama gezme tutkusu….” Gibi abuk subuk konuları anlata anlata geliyorlardı. Ama bir türlü bizim sıraya gelemiyorlardı. Herkeste onları bekliyordu.
Gecenin 02’siydi ve uyumamakta direndim.
İki servis aracı bizi buluştuğunda hostesler bir süre birbirleriyle sohbet ettiler.
Neden sonra Emine hostes bizi fark etti ve yanımdakilere sormadan birer tepsi verdi.
Bana “Ne istersiniz?” diye sordu.
Ben hostese listeyi almadığımı ve ne olduğunu sorunca “Et ve tavuk var” dedi.
“Ette ne var?” deyince “Köfte ve tavuk var. İkisi de aynı” diyerek Do&Co ikramın hazırladığı tepsiyi uzattı ve servis arabasıyla uzaklaştı.
Yemeğin yanında içecek ve ekmek verilmemişti. Hatta soran bile yoktu. O kadar sohbet etmişlerdi ki bize laf kalmamıştı diye düşündüm. Yanımda oturanlarla birlikte hostes ışığına basıp beklemeye başladık. Sabırla bekledim. Yemek soğuduktan sonra hostes gelerek isteğimi sordu “Su” dedim. “Servis tabağında var” dedi. Ben ona rağmen su istemiştim. Sineye çektim. “Ekmek ve meyve suyu” dedim. “Peki” diyerek kayboldu. Elinde bir tepside üç ekmek ve siparişimiz olan meyve suları ile geldi. Aradan geçen süre içinde çevreme baktım. Herkes yemeğini bitirmiş ve boş tepsilerini teslim bile ediyorlardı. Hatta herkese kahve çay ikramı yapılıyordu. Biz ise daha yemeğe bile başlayamamıştık. Türk insanının kızartma patlıcanı ve köfteyi ekmeksiz yemeyeceğini düşünemeyen servis ekibi bizi ihmal etmişti.
Biz yemek yerken herkesin uyuması için ışıklar karartıldı. Karanlıkta bir kez daha çay istedim. O da geç geldi….
Yanımda oturan uzan bacaklı Afrikalı genç arkadaşım yol boyunca bacaklarını bir karış aralığa sığdırabilmek için uğraştı durdu. Sonunda benim tarafa uzatmak zorunda kaldı.
İşte size THY ile bir Londra-Türkiye uçuş hikayesi….
Siz siz olun, uçakta ihmal edilmek istemiyorsanız. Servis araçlarının buluştuğu 16’cı sıradaki koltuklara oturmayın. Hele 16F’ye zinhar oturmayın. Benden size tavsiye…

Bu yazı toplam 5605 defa okunmuştur.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2005 Türkiye Turizm | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.