Bildiğiniz üzere THY bu sene Galatasaray Spor Kulübüne Avrupa kupaları için 2017-2018 sezonunda geçerli olmak üzere forma sponsoru oldu. Galatasaray bu sponsorluk anlaşması ile yabancı ülkelerde yapacağı maçlarda TURKISH AIRLINES yazılı formalarla maçlara çıkacaktı. Çıkacaktı ama Galatasaray maalesef bir nevi iş kazasına uğradı ve yurt dışı müsabakalarına katılamadı.
Spor müsabakaları tanınmışlığın artırılması adına yapılacak en cazip dallardan biri. Hatta, yabancı müsabakalarda Türk takımlarına sponsor olmanın her bakımdan avantajları var. Sponsor olduğunuz takım, başarılı maçlar çıkarttığında ise bu sponsorluktan elde edilecek şirket bilinirliğinin çok daha artacağı da kesin. Bu konuda hiç sorun yok.
Sorun, THY yönetiminin apar topar, tamamen duygusal karar almasında mı yoksa Beşiktaş’ın göğüs sponsorluğunu kaçırmış olmasında mı? Beşiktaş göğüs sponsorluğunu bir yıllık 5 Milyon dolardan pazarlarken, Galatasaray’ın sadece Avrupa maçları için geçerli 5-6 maçlık taşıma ücretine razı olması pek de inandırıcı değil.
Bildiğim kadarıyla THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı koyu bir Galatasaray sempatizanı. 2017-2018 forma sponsorluğu kararı verilirken bu sempatizanlığı, umarım şirket menfaatlerinin önüne geçmemiştir. Ön eleme maçlarını geçerek UEFA ligine katılmayı bekleyen Galatasaray futbol takımına tabii ki forma sponsoru olunabilir ama önce UEFA’ya katılma garantilenmeliydi diye düşünüyorum.
THY, GS İLE geçtiğimiz yıllarda da Avrupa Kupalarındaki maçlar için sponsorluk anlaşması imzalamıştı. İki sezon önce sponsorluk karşılığı kulübe 2,3 milyon Euro ödeyen THY, bu kez ödeme yapmayarak sadece taşıyıcı olduğu söyleniyorsa da bana pek inandırıcı gelmiyor.
THY yönetimi genel kurullarda bu tür sorulara cevap vermiyor. Örneğin THY’nin Ana Sponsorluğunu yaptığı “Batman Superman Adaletin Şafağı” filmi için ne kadar para harcandığını bilen yok.(Sorduğun halde cevap alamamıştım)
Kurumsal iletişim başkanlığı bütçesinden karşılanan bu tür giderler devlet sırrı imiş gibi saklanıyor. THY’NİN reklamlara ayırdığı bütçeye bile İlker Aycı’nın baktığı söyleniyor.
THY’de sponsorluk kararları nasıl alınıyor? THY Yönetim kurulunda hiç tartışılmıyor mu? THY Yönetim Kurulu sadece sembolik olarak mı görev yapar? Yoksa THY’ dede günün modası tek adamlık mı geçerli? Bunlar hala cevabını bilemediğim konular…
Bilal Ekşi THY’nin operasyonlarından sorumlu olduğu için onun bu sponsorluklara müdahil olacağını sanmıyorum.
Sonuç olarak, THY’nin sponsorluklarda ya şansı yok, ya da beceriksiz. Euroleague sponsorluğu dışında hep sınıfta kalınıyor
THY’de hala tek adamlığı sürdüren İlker Aycı’nın aslında hovarda yapılı bir kişilik yapısı var. Eli açık biri. Bu eli açıklık özel hayatında da aynı ise sorun yok. Ancak bu eli açıklık, sadece THY söz konusu olduğunda oluşuyorsa problem büyük demektir.
THY’nin Kapısına gideni geri çevirmediği söyleniyor. CIP Lounge larda ELİT kartlı lüzumsuz kişiler cirit atıyor. Kısaca ucuz insanları satın almayı seviyorlar. THY’nin hat açınımlarına gidebilmek için takla atanlar var. Medyamızda, aldıkları ekonomi class biletleri upgrade ettirtip business class ta seyahat edebilme kompleksleri olan bir dolu kişicikler var. Aycı, bu ucuz kişicikleri, satın alıp kullanmayı çok iyi biliyor.
Sendika konusuna geldiğimizde ise çok daha başarılı bir grafik çiziliyor. “Al Gülüm Ver gülüm” tarzı bir görüntü var. İlker Aycı, sendika yönetimi ile çok samimi görüntüler çizerek istediğini yaptırtabiliyor. İş hayatımda görmediğim manzaralara şahit oluyorum. İşveren ve sendika başkanları kol kola… Çalışanlar ise başka bir tarafta.
Çalışanlar desen, onlarda bir alem… Elini taşın altına koyup yanlı gidişata dur diyecek kimse yok. Muhalefet sözde var özde yok.
Kısaca THY dikensiz gül bahçesi. İlker Aycı, Hamdi Topçu’dan aldığı dikensiz gül bahçesini daha da geliştirdi.
Ne diyelim ki. Sonuçta insanlar layık olduğu şekilde yönetiliyor.
NOT/ Bu arada THY telefon kurumsal abonelik sözleşmesi yıllar sonra Turkcell oldu. Avea’dan çok şikayet vardı. Bu değişikliğin şikayetler üzerine yapıldığını sanıyorum.