NEW YORK -Esad rejiminin devrilmesinin ardından İran daha da zayıf düşmüş durumda. The New York Times, Suriye'de Hizbullah ile işbirliği içinde olmayacak yeni bir yönetimin göreve gelmesi halinde Hizbullah ile İran'ın kara bağlantısının kopacağını ve İran'ın Suriye'deki en büyük kaybeden olacağını yazdı
Geçtiğimiz kırk yıl boyunca İran en iyi askeri beyinlerini, milyarlarca dolarını ve sofistike silahlarını büyük bir projeye adadı: “Direniş Ekseni” adını verdiği ittifak aracılığıyla Orta Doğu'daki ABD ve İsrail gücüne karşı koymak.
Beş Orta Doğu ülkesindeki benzer düşünen silahlı gruplar ya da hükümetlerden oluşan bu ittifak, İran'ın gücünü Akdeniz'in batısına ve Umman Denizi'nin güneyine kadar yansıtmasına olanak sağladı.
Ancak oldukça kısa bir süre içinde bu 'eksen' büyük ölçüde çözüldü.
Esad 12 günde devrildi
Suriyeli isyancı gruplar, hükümetin askeri güçleri çok az direniş gösterirken, ülkenin uzun süredir diktatörü olan Beşar Esad'ı iki haftadan kısa bir süre içinde devirdi. Lübnanlı militan ve siyasi grup Hizbullah ve Gazze Şeridi'ndeki Filistinli grup Hamas, İsrail ile bir yılı aşkın süredir devam eden savaş nedeniyle zayıflamış durumda.
İran'la bağlantılı Iraklı milisler ve Yemen'deki Husiler hala gücünü koruyor olsa da coğrafi olarak İsrail'le çatışmanın daha uzağındalar. Dolayısıyla İran bölgesel ittifakını yeniden inşa etmeye niyetli olsa bile eski gücüne kavuşması muhtemelen yıllar alacak.
"Bölgedeki en büyük değişim İran'ın stratejik kaybıdır"
ABD'nin eski Suriye Büyükelçisi ve Washington merkezli bir düşünce kuruluşu olan Middle East Institute'un (Ortadoğu Enstitüsü) kıdemli araştırmacılarından Robert Ford, İran'ın müttefiklerinin uğradığı toplu yenilgiler için “En önemli bölgesel gelişme İran'ın bu stratejik kaybıdır” diyor.
Esad yönetimindeki Suriye, İran'ın Lübnan'daki Hizbullah'a silah ve malzeme tedarik etmesi için bir kara koridoru sağladığı için ittifakta kritik bir öneme sahipti. İsrail bu boru hattını kesmeye çalıştı. Bunu savunmak İran için de bir o kadar önemliydi.
Esad'ın bu hafta sonu devrilmesi ve Suriye'nin gelecekteki liderliğinin sorgulanır hale gelmesinin yanı sıra İsrail'in Lübnan'a giden her türlü silahı bombalama tehdidinin sürmesi, İran'ın bu stratejik güzergâhı elinde tutmasının pek mümkün olmadığını gösteriyor.
Hizbullah'ın İran ile bağlantıları kopabilir
Ford, Suriye'nin başkenti Şam'ın isyancıların eline geçmesinden hemen önce Cumartesi günü yaptığı açıklamada “Esad hükümetinin yerini Lübnan Hizbullah'ı ile işbirliği yapmayan başka bir hükümet alırsa İranlılar büyük bir stratejik yenilgiye uğrar çünkü Lübnan'a giden kara köprüleri kesilir ve bu da İran'ın Hizbullah'ı yavaş ve istikrarlı bir şekilde yeniden inşa etme umuduna büyük bir darbe olur” dedi.
İran uzun süredir Esad'ı destekliyor ve ülkenin 13 yıllık iç savaşı sırasında muhalifleri durdurması için ona askeri destek veriyordu. Ancak İran'ın güçlü Devrim Muhafızları'nın çoğu Hizbullah'la da yakın çalışan danışmanları ve komutanları Cuma günü Suriye'yi terk etmeye başladı.
Analistler İran'ın Esad'a artık askeri bir çözüm sunamayacağını anladığını, özellikle de kendi güçlerinin Esad için savaşmaya isteksiz göründüğünü belirtiyor.
Rus haber ajansı TASS: Esad ve ailesi Moskova’ya ulaştı, Rusya kendilerine sığınma teklif etti
Suriyeli isyancılar saldırılarını başlatmak için Esad'ın müttefikleri olan İran, Rusya ve Hizbullah'ı zayıf düştüğü ve başka çatışmalarla dikkatlerinin dağıldığı uygun bir zamanı seçtiler. İsyancıların saldırısı 27 Kasım'da, İsrail-Hizbullah savaşındaki ateşkesin Hizbullah'ı Lübnan'ın İsrail sınırından geri çekilmeye zorlamasından sadece birkaç gün sonra başladı.
Lübnan'ın bazı bölgelerinde İran'ın İsrail'le savaş sırasında Hizbullah'ın yardımına daha güçlü bir şekilde koşacağı beklentisi vardı.
İsrail ve İran Nisan ve Ekim aylarında karşılıklı saldırılar düzenlediğinde, ABD'nin desteğini alan İsrail İran'ın füzelerinin çoğunu düşürdü. İsrail'e ulaşanlar çok az tahribat yaratttı ancak İsrail kendi saldırılarında İran'ın hava savunmasını çok az dirençle delmeyi başardı.
İran'ın 'yenilmez' olduğu algısı yıkıldı
Tüm bu olaylar İran'ın kendisini ve müttefiklerini savunma kabiliyetinin sınırlı olduğunu gösterirken İran'ın destekçilerinin gözünde İran'ın yenilmez olduğu algısını da yıktı.
Şimdi İran en azından Suriye konusunda biraz daha uzlaşmacı bir tavır takınıyor gibi görünüyor. İran Devrim Muhafızları'na bağlı yarı resmi haber ajansı Tasnim'e göre, Dışişleri Bakanlığı Pazar günü yaptığı açıklamada ülkenin geleceğinin “yalnızca Suriyelilerin sorumluluğunda” olduğunu söyledi ve “kapsayıcı bir hükümet” kurulması için ulusal diyalog çağrısında bulundu.
Öte yandan geçtiğimiz hafta BM Atom Enerjisi Ajansı'nın uluslararası gözlemcileri İran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini önemli ölçüde hızlandırarak silah yapımında kullanılabilecek seviyeye yaklaştırdığını açıkladı.
Suriye, İran'ın Orta Doğu'daki en yakın devlet müttefikiydi. Esad, bu hafta sonuna kadar İranlı komutanlara ve Devrim Muhafızları ile Hizbullah savaşçılarının kontrolündeki birliklere güveniyordu; bu birliklerin desteği sayesinde on yılı aşkın bir süredir devam eden iç savaştan sağ çıkabilmişti.
Esad rejimi: Kağıttan kaplan
Ancak son birkaç yıldır, Suriye'deki çatışma donmuş gibi görünürken, muhalif güçler sessizce Esad'a karşı yeni bir meydan okumaya hazırlanıyordu. Tekrar saldırmaya karar verdiklerinde ise Esad rejiminin kağıttan bir kaplan olduğu ortaya çıktı.
İsrail, Ekim 2023'ten bu yana Suriye içinde en az 40 hava saldırısı düzenleyerek ve orada çalışan Hizbullah ve İran Muhafızları komutanlarını vurarak bu mücadeleye yardımcı oldu. İran ve Hizbullah güçlerine ek olarak Esad rejimi, başta hava kuvvetleri olmak üzere Rusya'nın desteğine güveniyordu, ancak Moskova hava varlıklarının çoğunu Ukrayna'daki savaşa kaydırdı. Kendi askeri güçlerinin de artık savaşmaya pek istekli olmadığı ortaya çıktı.
Tahran Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü olan Hassan Ahmadian, bu kayıplara rağmen ittifakın uzun yıllar boyunca İran'ın gözünde amacına hizmet ettiğini söylüyor. Ahmadian, İranlıların bu ittifakın İsrail için caydırıcı olacağına inandıklarını, zaptedilemez bir savunma olmayacağına inandıklarını kaydetti.
Ahmadian'a göre İran, nükleer cephaneliğe sahip olan ve sofistike ABD silahları ve güçlü Amerikan siyasi desteği ile desteklenen İsrail ile asimetrik bir mücadele içinde olduğunun her zaman farkındaydı.
Ahmadian, “İranlılar ikisine de sahip değil. Ancak strateji, bu güçleri - nükleer silahlar ve ABD desteği - benzer düşünen silahlı gruplar ve hükümetlerden oluşan bir ittifakla dengelemekti” dedi.
İsrail'in nükleer silahlara sahip olduğuna dair yaygın bir inanış olsa da Tel Aviv yönetimi bunu hiçbir zaman resmi olarak teyit etmedi.
Taktiksel başarı stratejik zafer getirmeyebilir
ABD'nin eski Lübnan, Suriye ve Irak büyükelçilerinden Ryan Crocker, “Hizbullah'ın çok zayıfladığı ve İran'ın İsrail'le doğrudan çatışmasında daha zayıf bir güç olarak ortaya çıktığı açık, ancak taktiksel ve operasyonel başarı her zaman stratejik zafer anlamına gelmeyebilir” sözlerini kaydetti.
Crocker ayrıca Hizbullah'ın tamamen yenilgiye uğratılmadığı uyarısında bulundu. İran da henüz kendi sınırlarının gerisine çekilecek gibi görünmüyor.
“Ne İran'ın ne de Hizbullah'ın kendilerini burada yenilmiş olarak gördüklerini sanmıyorum” diyen Crocker, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İran'ın gösterdiği bir şey de uzun süre 'oyun'da kalabilecek güçte olduklarını göstermeleridir”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.