Değerli okurlarım, her hafta yazdığım konular genelde çalışanların sorunlarına yönelik oluyor. Bu hafta ise bir değişiklik yapıp farklı ve şimdiye kadar yazılmamış bir konuya açıklık getirmek istiyorum. Bu konu çok ilginç olup havayolu değerlendirmeleri...
Değerli okurlarım, her hafta yazdığım konular genelde çalışanların sorunlarına yönelik oluyor. Bu hafta ise bir değişiklik yapıp farklı ve şimdiye kadar yazılmamış bir konuya açıklık getirmek istiyorum. Bu konu çok ilginç olup havayolu değerlendirmeleri yapan kuruluşlarla ilgili.
Bana göre Jacdec ve Skytrax değerlendirmelerini pek önemsememek gerekiyor. Sadece ben değil, bir çok şirket bu tür değerlendirme kuruluşlarının değerlendirmelerini ver parayı al değerlendirmeyi bakış acısı ile önemsemiyor. Ancak değerlendirmeler kendileri için iyiyse bunu reklam amacı ile kullanırken kötü ise sus-pus kalıyorlar. Örneğin; THY Skytrax verilerini önemseyerek bir dolu reklam yapıyor. Skytrax logosu ve aldığı dereceyi göğsünü gere gere resmi sitesinde paylaşıyor. ‘
İşte bak burada bir ikilem meydana geliyor. Skytrax verileri ile övüneceksin ama konu Jacdec’e geldiğinde sessiz kalacaksın. THY Skytrax ın logosu ile En İyi Business Class İkram Servisi”, “En İyi Business Class Özel Yolcu Salonu İkramı” ve “Güney Avrupa’nın En İyi Havayolu olduğunu iddia ettiğinizde ve bunu gururla resmi sitenizde paylaştığınızda,bu sefer güvenlik sıralaması yapan bir şirket, THY’yi 60 şirket arasında 50. liğe koyduğunda bunu da yayınlamak gerekir. Bu tür kuruluşların verilerinin işine gelenini yayınla işine gelmeyenini yayınlama. Olacak iş değil. Ancak THY’miz hovarda bir şirket. Birde bakarsın gelecek sene en güvenli havayolu oluvermiş:) Nede olsa parayı veren düdüğü çalıyor. Kısaca; Skytrax a verdiğinizi Jacdec’ede verirseniz oda size kıyağını yapacaktır. Unutmamak gerekir ki,bilinçli yolcunun uçacağı şirketi seçerken ki kıstası güvenlik ve emniyettir. Popülarite ancak böyle sağlanabilir ikramla değil.
Neyse gerekli taşlamaları mı yaptıktan sonra konuma döneyim.
Bildiğiniz üzere son yıllarda Alman JACDEC isimli araştırma bürosunun yılda bir yaptığı ”en güvenli havayolu şirketleri” listeleri, her geçen yıl daha fazla popülarite kazanıyor. İlk zamanlar benimde neredeyse gözüm kapalı itibar ettiğim bu listelerin kendilerinin güvenilirliği hakkında, sıralanan şirketleri farklı parametlerde kıyasladığım zaman, bir takım şüphelerimin oluştuğunu söyleyebilirim.
JACDEC nedir ?
1989 yılında Jan-Arwed Richter ve Christian Wolf isimli iki üniversite öğrencisi tarafından kuruldu. Açılımı ”Jet Airliner Crash Data Evaluation Centre” olan JACDEC’in başını çeken Jan-Arwed Richter, gerçekte çevre planlama mühendisidir fakat, yıllardır sivil havacılıkla yakından ilgilenmiş, genellikle uçak kazalarını ele alan kitaplarıyla tanınmıştır.
JACDEC her yıl dünyanın önde gelen 60 havayolu şirketini güvenliklerine göre sıralar ve liste halinde yayımlar.
Bakalım bu sıralamayı neye göre yapıyormuş?
Gördüğüm kadarıyla,ülkelerin kaza kırım raporlarındaki şeffaflıkları, o ülkenin havayolu şirketlerine etki ediyor.
Peki JACDEC hangi kriterleri göz önünde bulundurarak bu listeleri yapıyor?
1) Ücretli yolcu km (RPK)
2) Ölü sayısı
3) Kaza sonucu kullanılmaz hale gelen uçak sayısı(kal edilmiş veya hurdaya çıkarılmış)
4) Atlatılan tehlikeli durumların sayısı (Örneğin yakıt kritiğine giren bir uçağın son anda kaza kırıma uğramadan iniş yapabildiği durumlar)
5) Şirketin kazaya karışmadan geçirdiği yıllar
6) IOSA ”IATA Operational Safety Audit” üyeliği
7) Yaşanan kaza kırımların ne kadar geçmişte kalmış ise hesaplamalarda o kadar az ağırlığı olması
8) 2013 yılından bu yana da yeni faktör olarak, Ülkelerin kaza kırım raporlarında şeffaflığı eklendi.
Bir havayolu şirketinin JACDEC’e göre güvenliğini belirleyen unsurlar yukarıda sıraladıklarımdan ibarettir. Burada son 30 yılı baz aldıklarını ve atlatılan tehlikeli durumların sayısının, hesaplamalarda kaza kırıma uğrayan uçakların sayısı kadar matematiksel ağırlığı olmadığını da belirtmeden geçmek olmaz. Ayrıca,Jacdec sadece yolcu taşımacılığı yapıldığı uçuşlarda gerçekleşen kazaları değerlendiriyor. Kargo uçaklarını değerlendirmeye katmıyor.
Bilirsiniz istatistik için,yalanın matematiksel forma girmiş hali derler.
İstatistiklere bakarsanız, mesela bir ülkenin kişi başına düşen yıllık milli geliri 45’000 US Dolar iken, gerçekte ise halkın büyük bir bölümü yılda 25’000 US Doları zor görür. Geriye kalan ufak bir topluluk ise 500’000 US Dolar’dan fazla kazanır. Bu sebeple istatistiklere tam güven sağlamadan önce detayları irdelemek şart.
Aslına bakacak olursanız, matematiksel açıdan, JACDEC, güzel bir istatistik çalışması diyebilirim. Fakat teknik kökenli biri olarak sadece bu faktörler ile bir şirketin güvenli olup olmadığına karar vermek, hatta X Havayolu şirketi , Y Havayolu şirketinden şu kadar daha güvenlidir demek pek kafama yatan bir durum değil. Bu listelerin sıralamalarından rahatsızlık duyan tek kişi değilim. Benim gibi düşünen bir dolu havacının olduğuna inanıyorum.
Değerlendirmede anlam veremediğim,daha doğrusu kafama yatmayan unsurları birlikte inceleyelim;
1. Faktörü ele alalım. RPK değerlendirmede rol oynuyor. RPK yani ücretli yolcu km’si, şirketin taşıdığı yolcu sayısı ve kilometresine bağlı bir faktördür. Örneğin, ortalama 300 yolcusu ile İstanbul-Chicago-İstanbul uçan bir B777, havayolu şirketinin bilançosuna, ortalama 100 yolcusu ile İstanbul-Ankara arasında günde defalarca gidip gelen bir A319’dan daha fazla RPK yazdıracaktır. Fakat kaza riskinin en yüksek olduğu anlar, iniş ve kalkış anlarıdır. Kısacası gün içerisinde piste 7-8 kere teker koyan bir A319, 2 kere teker koyan B777’den daha yüksek risk altında operasyon gerçekleştirmektedir. Buradaki hata, JACDEC’in havayolu şirketlerinin daha doğrusu filosundaki uçakların sorti sayılarını değerlendirmiyor olması.
Bir başka faktör de 2013 yılından bu yana, Ülkelerin kaza kırım raporlarını paylaşırken şeffaflığı. Hatta burada ülkeleri 3 ayrı kategoriye ayırmışlar.
En şeffaf ülkeler
ABD
İngiltere
Kanada
Fransa
Avusturya
Orta şeffaflıkta olan ülkeler
Almanya
Brezilya
Endonezya
İskandinav Ülkeleri
Japonya
Tayvan
Kolombiya
Şeffaf olmayan ülkeler
Çin
Malezya
Tayland
Türkiye
2016 yılında yayınlanan ve 2015 yılının en güvenli şirketlerini sıralayan listede Çin merkezli Cathay Pacific 1.sırada, İngiltere merkezli EasyJet 26. sırada bulunmakta. EasyJet’in filosunda sadece tek koridorlu, günde ortalama 5-6 iniş gerçekleştiren dolayısı ile daha büyük risk taşıyan 250 uçağı var, Çin merkezli dolayısı ile şeffaf olmayan bir ülkenin havayolu şirketlerinden olan Cathay Pacific’in filosu ise, sadece 145 adet geniş gövdeli uzun menzil uçuş yapan uçaklardan oluşuyor. EasyJet’in kuruluşundan bu yana 21 yıldır ölümcül kazası yok, Cathay Pacific’in ise 1972 yılından bu yana ölümcül kazası yok. Bu iki şirketin güvenlik sıralamaları arasında 25 sıra fark olmasını EasyJet’in daha 21 yıllık bir şirket olmasına bağlayacak olursam, 13-14 yıllık Etihad’ın ilk 5 sırada yer almasını neye bağlayacağız?
Anlam veremediğim başka bir konu ise, kazaların sebepleri değerlendirmelerde önem taşımaması. Terörist bir saldırıya kurban giden uçak ile, bir havayolu şirketinin sorumsuzluğu sonucu (bakım eksikliği, yetersiz personel eğitimi vs) düşen uçak, aynı ağırlıkta değerlendiriliyor. Bu nasıl bir mantıktır.
3. Faktör olan diğer bir husus ise, kazaya uğrayan ve bunun sonucu kullanılamaz hale gelen uçak sayısı. İki ayrı havayolu şirketi düşünün. İkisininde uçağı kazaya uğruyor, ikisinde de ölen olmuyor. Birinin uçağı hurdaya çıkıyor, diğerinin uçağı belki şans eseri onarılabilecek hasar alıyor. Uçağı hurdaya çıkan şirket daha tehlikeli olarak değerlendiriliyor. (Bu nedenle havayolu şirketleri kırım yapan uçaklarını hurdaya ayırmamaya özen gösterir)
JACDEC listelerinde yer alan her havayolu şirketlerinin detaylı güvenlik raporunu para karşılığı ısmarlayabiliyorsunuz. Her ne kadar da listeler yapılırken filonun yaş ortalamasının hesaplamalarda bir rol oynayıp yada oynamadığı hiç bir yerde yazmasa da, parayla sipariş edilen detaylı raporda filonun yaş ortalamasına yer verilmiş. Bu da bana biraz, para karşılığı elinize tutuşturulan bir dosya boş gözükmesin diye zorlanarak hazırlanmış hissi verdi. Bu durum,bizim gibi havacıların değil de medya,yolcu veya hobi bazında havacılıkla ilgilenen bir çok insanın, uçağın yaşı ile güvenliğini bağdaştırmasına yol açacağı için vahim. Halbuki,bana göre bakımları olması gerektiği gibi yapılan bir uçağın yaşı güvenlik açısından önem taşımaz.
Hoşuma gitmeyen başka bir konu ise, her yıl yayınlanan JACDEC listesinin full versiyonunu ancak yine JACDEC kurucusu ve CEO’su Jan-Arwed Richter’in köşe yazarlığı yaptığı, Aero International dergisini alarak elde edebiliyorsunuz. (Bizde bu tür uygulamalara iyi yerde dükkan açmışınız denir.) Bizim ülkemizde nasıl gazetecilik yapıyoruz kılıfı altında iş takip merkezi gibi çalışan gazeteci bozuntuları var ya işte bu adam da o mantıkta bakmış olmalı.
Medya tarafından da son derece ciddiye alınan JACDEC listelerini ben şahsen, amatörce yapılmış, sadece ticari amaçlı yayınlanan, reklam malzemesi olarak görüyorum.
Bir havayolu şirketinin güvenliği hakkında ortaya gerçek bir bilanço koymak istiyorsak, o şirketin uçuş personeline verdiği yada işe alımlarında aradığı eğitime, teknik bakımlarına verdiği öneme, uçuş güvenliğinde büyük sorumluluk taşıyan çalışanlarına sunduğu sosyal rahatlığa, uçuş sayısına, şirketi yönetenlerin havacılık kültürüne, uçulan meydanların tehlikeli olup olmadığına ve şayet karıştığı kaza kırımları varsa şirketin o durumda sorumluluğuna bakmamız gerekir. Aksi takdirde JACDEC listeleri gibi listeler çıkar ortaya. Saydığım kriterleri göz önünde bulunduracak bir araştırmanın yapılması da neredeyse imkansız.
Not: Konumuz Havayolu şirketlerinin sıralanmasına gelmişken, Skytrax’a göre yapılan sıralamalar hakkında da zamanında Etihad bir suçlamada bulunmuştu.
Geçmiş yıllarda dünyanın en iyi yedinci Havayolu şirketi seçilmiş olmasına ve 2012 yılında en iyi First Class koltukları ödülünü almış olmasına rağmen Etihad, Skytrax değerlendirme sistemi ile hiç bir alakasının olmasını istemiyor ve hatta puanlamaların oldukça şaibeli olduğunu iddia ederek değerlendirme kriterlerinin şeffaf olmadığından şikayetçi olduğunu, bu şartlar altında Havayolu şirketlerinin Skytrax’a, değerlendirmelerde daha iyi bir puana ulaşabilmek için para dahi vermiş olabileceklerinin düşünülür olduğunu dile getirmişti.
Bence de Etihad haklı. Skytrax her ne kadar sıralamanın yolcuların oyları ile yapıldığını iddia etse de. Ben de bu tür kuruluşların,paranın olduğu her yerde mevzilenebileceğini ve birilerinin nemalanma adına her türlü oyunu oynayabilmesinin mümkün olduğuna inanıyorum.
Bu nedenle gerek Skytrax verilerine gerekse Jacdec verilerine inanmıyorum.
http://www.airlinehaber.com/