EMRE ALTINTAŞ- TÜRKİYE TURİZM
LONDRA- Üst düzey harcama yapan zengin turistlerin sayısı artarken talepleri de o ölçüde değişime uğradı. Tatillerini incecik kumlu plajlarda kokteyl yudumlamaktan çok, farklı arayışlarla yeni deneyimler yaşamak istiyorlar. Bu tercih zengin turistler için doğal alanların odak noktası haline gelmesi anlamına geliyor. Bu nedenle, yatırımcılar ve otel pazarlayan tur operatörleri oyunlarını değiştirmeye başlayarak, doğal ortamlarda lüks hizmet verecekleri yeni tesisleri oluşturuyorlar.
Afrika, bu zengin turistler için vahşi hayvanların göç eden sürülerini izleyerek safari yapmak ve sıcak hava balonu uçuşları için favori bir yerdi. Ancak şimdi misafirperverlik hizmeti sunan turizm endüstrisi lüks gezginlerin maceraya yönelik artan iştahını karşılamak için yeni yerler keşfediyor.
İnsanlar özgünlük isterken, aynı zamanda yenilik istediklerini ve belirten Xander Nijnens, lüks seyahat söz konusu olduğunda, ayrıcalık faktörünün unutulmaması gerektiğini belirterek şunları anlattı:
“İnsanlar, Maasai Mara gibi sık ziyaret edilen yerlerin daha derinlerine ve daha fazlasına seyahat etmeye istekli. Bu, daha az gelişmiş olan ve doğal alanların artık odak noktası haline gelmesi anlamına geliyor. Bu nedenle otel pazarlayan tur operatörleri ve seyahat acenteleri oyunlarını değiştirmeye başladılar.
Çevresindeki manzaraların ve çğlayanların yer aldığı, panoramik manzaralara sahip olan oteller sürekli misafir almaya başladıar. Aynı zamanda lüks kamplar, onlara entegre kamplar gibi daha göçebe yaşam seçenekleri giderek daha popüler hale geliyor.”
Yeni turizm anlayışında, turistlerin taleplerinde beton ve tuğla yapılardan geleneksel kesinlikle uzaklaşma başladığını anlatan Nijnens şöyle devam etti: “Konuklar, rahat yataklar, kaliteli yemekler ve sıcak duşlar gibi birçok konforu istiyorlar. Ancak benzersiz ve unutulmaz bir seyahat için farklı bir deneyim olmasını istiyorlar. Turizmde ortaya çıkan doğal, vahşi ve göz alıcı tasarımları içeren bir çok yeni gelişme varlığını sosyal medyanın güçlü tanıtımına borçludur. Turistlerin deneyimlerin sosyal medya ortamında paylaşması, Afrika seyahatine yeni bir bakış açısı getirdi. Bu paylaşımlar, Afrika kıtasının daha az bilinen konumlarını tanıtmaya yardımcı oldu. Sosyal paylaşımlar ile deneyimlerin paylaşılması büyük turizm pazarlaması bütçelerine ihtiyaç duyulmaması anlamına geliyor.”
Afrika'daki ülkeler, lüks gezginlere ülkelerinin sundukları güçlü yönleriyle turizm pazarında oynuyorlar. Ruanda'da, goriller ve doğal yaşam alanlarında trekking yapmanın fiyatı iki katına çıkarak 1.500 ABD doları buluyor. Böylece, ülkeler daha yüksek sayıda, yüksek harcaması olan misafirleri hedefliyor. Botswana'nın doğal ortamda hazırladığı lüks destinasyonu da yüksek harcama yapan turistleri hedefliyor.”
Güney Afrika’nın en büyük sayıda turist çeken ülkesi Kenya’nın yanında Ruanda’nın çazibesini artırmayı en özel şekilde yapması gerektiğini belirten Xander Nijnens, doğal dokunuşları arayan yüksek gelirli turistlerin lüks oteller aramadığını bildirdi.
Bu amaçla Botswana'da, Jack’s Camp'in sahipleri tarafından “yarı çöl” ortamında lüks banyolara sahip kamp çadırları oluşturuldu. Ruanda'da 2017 yılında açılan ve otantik dokumalı doğal malzemelerden yapılmış dış duvarlara sahip bir yanardağ şeklinde inşa edilen Ruanda'daki Bisate Lodge’u tercih edilen yerlerden biri oldu.
Odun ve kil gibi hammaddelerin kullanımının sadece estetik değil, çevresel etkisinin de bir faktör olduğu belirtildi. Bazı ülkeler ise, çok sayıda turistin ziyaret etmesi gereken manzarayı en aza indiren otel konseptlerine doğru ilerliyor.
2017 yılında yaklaşık 350 bin kişi tarafından ziyaret edilen Seyşeller'de, 2016'da yüzde 15'lik artış, büyük bir ağaç dikme çalışması ile başlatıldı, Ayrıca geçen yıl bir takım adada yeni otellerin inşasında doğal ortamın hedeflendiği bir moratoryum yapıldı.
Güney Afrika'nın bir dizi lüks konaklama işleten kâr amacı gütmeyen Grootbos Vakfı, kolej ve eğitim programları aracılığıyla yerlileri eğitirken, aynı zamanda ağaç dikerek çevreye de karşı koydu.
Nijnens “Doğaya yakınlık önemli bir şeydir. Ancak turistler ziyaret ettikleri ülkenin insanlarına yaklaştıklarını hissetmek isterler. Aslında doğaya daha yakın olmak, insanların yaşama biçimlerine daha da yaklaşmak anlamına gelir.”
Ancak, bütün bunlar klasik otel konseptlerinin tamamen geride kaldığı anlamına gelmiyor. Şehirlerdeki otel zincirleri ve tur operatörleri, herşeye rağmen yüksek kaliteli konaklama arayan gezginleri ağırlamayı sürdürüyorlar.