Türkiye'de sivil havacılığın sevk ve idaresinden sorumlu olan ve bu konuda yetkilendirilen tek kurum olan Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nün (SHGM) bir talimat taslağı geçen hafta gazetelerde yer aldı. Tabii gazeteciler işin biraz ilginç ve popüler taraflarını ele alıp başlıkları da ona göre ettiler. Öncelikle şunu iyi bilmeliyiz ki, kısa adı SHY-İPC olan İdari Para Cezaları Hakkındaki bu yönetmelik henüz resmen yayınlanmış değil. Bu sadece bir taslak. Taslağın giriş bölümünde bu değişiklikten neyin amaçlandığı şöyle anlatılıyor.
AMAÇ - MADDE 1- (1) Bu Yönetmeliğin amacı, kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve özel tüzel kişilerinin faaliyetlerinin 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanununa, 5431 sayılı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna, Genel Müdürlük tarafından hazırlanan tüm Yönetmelik, Talimat, Genelge hükümlerine, diğer havacılığa ilişkin ulusal mevzuat hükümlerine, uluslararası sözleşmelere ve Genel Müdürlük tarafından sivil havacılığı düzenlemek maksadıyla alınmış önlemlere ve ülkemizin üyesi bulunduğu Uluslararası Sivil Havacılık Kuruluşları tarafından yayımlanan dokümanlarda belirtilen kurallara aykırı olması halinde 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu’nun 143 üncü maddesi hükmü gereği öngörülen idari para cezalarının usul ve esaslarını düzenlemektir.
Talimatın kapsamının ne olup olmayacağının da bilinmesi için "Kapsam" bölümünde aynen şöyle denilmekte:
MADDE 2- (1) Bu Yönetmelik, 2920 sayılı Sivil Havacılık Kanununa, 5431 sayılı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna, Genel Müdürlük tarafından hazırlanan tüm Yönetmelik, Talimat, Genelge hükümlerine, diğer havacılığa ilişkin ulusal mevzuat hükümlerine, uluslararası sözleşmelere ve Genel Müdürlük tarafından sivil havacılığı düzenlemek maksadıyla alınmış önlemlere ve ülkemizin üyesi bulunduğu Uluslararası Sivil Havacılık Kuruluşları tarafından yayımlanan dokümanlarda belirtilen kurallara aykırı davranan kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve özel hukuk tüzelkişilerini kapsar.
Tabi bir iş yaparken onun bir hukuki dayanağının da olması gerekir. Bu anlamda kılı kırk yararak hazırlanan bu taslağın hangi hukuki gerekçelere dayandığını da özellekle belirtmişler.
HUKUKİ DAYANAK. Madde 3- (1) Bu Yönetmelik, Kabahatler Kanunun 4 üncü maddesine, 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu’nun 143 üncü maddesine, 5431 sayılı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna dayanılarak hazırlanmıştır.
Gelelim talimat taslağındaki o meşhur kural tanımaz yolcuya. Basının çok ilgisini çeken ve başlıklara taşıdıkları "Kural tanımaz yolculara verilecek cezalar “ konusu taslakta aynen şöyle yer alıyor.
(3) Kural tanımaz yolcunun bu Yönetmelikte belirlenen ihlallerden birini gerçekleştirmesi durumunda ihlale ait tutanak, uçağın kaptanı, uçağın kabin memuru ve en az bir yolcu olmak üzere toplam üç kişinin tutacağı bir tutanak ile tespit edilecektir. Bu tutanakta ilgili kişinin adı soyadı, Türk vatandaşı ise TC Kimlik numarası, tespit edilebiliyor ise adres bilgileri yer alacaktır."
Bu konuda uygulama nasıl olacak doğrusu biraz karamsarım. Uçak içinde her konuda en yetkili kişi kaptan pilotttur. Derler ki, kaptanların tutuklama yetkisi bile vardır. Acaba ne kadar doğru. Bu kural tanımaz yolcular gerçekten önemli bir problemdir ve talimata girmesi bana göre çok olumlu bir davranıştır.Bunun dışında yine kişilere yönelik cezalar bölümüne baktığımzda uçuş emniyetini riske edecek şekilde hareket eden, uçaklara lazer tutan, haberleşmeye müdahele eden ve benzeri ihlallerde bulunanlara 10 bin TL para cezası verilmesini öngörülüyor. Doğru bir tesbit, doğru bir cezalandırma. Ama tabiiki, uygulamada bir takım eksiklikler ve hatalar olacaktır, Kaldı ki, lazer tutanları ve frekansa girerek kaptanları yanlış yöne sevk edenleri nasıl bulacağız. Ben zaman zaman Atatürk Havalimanı çevresinde görev yapan polis araçlarının lazer tutanları tesbit için beklediklerini görüyorum. Ama henüz bulunan bir kişiye rastlamadım. Taslak bu konuda haklı, ama suçluyu bulursak ceza vereceğiz. Yine aynı şekilde uçaklarda elektronik aletleri çalıştırmaya devam edenlere ilişkin bir ceza görüyoruz. Bu kişilere 500 lira ceza verilecekmiş. Bence az bir ceza. Uçuş güvenliğini bir şekilde tehdit edenlere de 1000 liralık ceza kesilecekmiş. Bana göre bu da az. Personele fiziki saldırı ise her zaman gündemde olan bir konudur. Bu konuda bana göre uçaklara “air marshal” diye tanımlanan hava polisi veya uçak polisi bile gündeme gelebilir. Hadi şimdilik bu ileri bir uygulama olur diyelim. Ama kabin memuruna saldıran ve tartaklayan bir kişi bin lira verip kurtulmamalı. Bunun bir de hapis cezası olmalı derim. Cezalar caydırıcı olmalı. Türk halkı için bir söz söylenir. " Ya umduğundan, ya korktuğundan” diye. Bence korkutmak lazım, daha yüksek cezalarla korkutmalıyız ki kimse böyle bir şey yapmaya dahi tevessül etmesin.
İyi uçuşlar Türkiye’m.