TÜRSAB 1 Mayıs’ta neredeydi?

Özkan Altıntaş

İstanbul Türk turizmi açısından acı bir gün yaşadı. Türk turizminin en önemli kongre merkezlerinden biri yapılmak istenen, tüm dünyaya “Kongre Vadisi” olarak duyurulan Taksim-Harbiye -Şişli arasında adeta bir savaş yaşandı. Turizmciler, turistler mağdur oldu.
İstanbul Avrupa Başkenti 2010 olmaya hazırlanırken karizmasını bir kez daha çizdirdi. Türk turizmi sezonun tam başında büyük yara aldı.
İstanbul Valiliği, Emniyet Müdürlüğü nüfusu 20 milyon yaklaşan İstanbul’da, 200  kişi ile başedemedi. Gazlar. Plastik mermiler, panzerler ve bu kadar önlem ne içindi. DİSK’le masaya otursalar, DİSK aralarına provakatörleri sokmazdı.
DİSK’in yöneticilerinin adları kayıt altına alınmak kaydıyla Taksim Cumhuriyet Anıtı’na çelenk koymalarına izin verillirdi.

ANKARA DİSK'İ TAHRİK ETTİ
Ama Ankara soğukkanlı davranmadı ve ağır konuarak DİSK'i tahrik etti. DİSK'in yöneticileri bir kitlenin lideri idiler. Hem tokat yiyerek hem de gülemezlerdi. Tavır koymak zorunda kaldılar.
Olaylar çığırından çıktı. Polis sokak aralarından çıkan provakatörlere karşı dururken DİSK’i de incitti.
Türkiye AB’ye yaklaşırken sivil topluk örgütlerinin ne kadar önemli olduğunu unuttular.
Aslında 1 Mayıs’ta Taksim sakin bir gün yaşardı. Çelenkler konulur, İstiklal Marşı okunur. Daha önceki yıllarda hayatını kaybedenler anılırdı.
Ama öyle olmadı.

TURİZM YARA ALDI
İstanbul turizminin giderek candamarı haline gelen Taksim, Elmadağ ve Harbiye’de tam bir rezalet yaşandı.
1 Mayıs İstanbul’un iş günüydü. Acentelerin, otellerin ödemeleri vardı. İstanbul’da ise oteller tıklım tıklım turist doluydu. Hatta limanda Costa Criuise’in 3000 turist getiren gemisi vardı...
Bütün bunlar olurken İstanbul’da adeta savaş vardı. Kimse Anadolu yakasından, Avrupa yakasına geçemiyordu. Turizmin kalbi sayılacak Taksim bölgesinde polisin engellemesi nedeniyle kimse işine gidemiyordu.  Sadece Taksim'mi? Beşiktaş, Beyoğlu, Şişli, Levent, Nişantaşı, Maçka, Teşvikiye polis ablukası altındaydı ve kimse sokulmuyordu.
Herkes işyerine türlü atraksiyonlar yaparak bir hırsız gibi girip çıkıyordu.

TÜRSAB'TAN İÇLER ACISI CEVAPLAR
O gün iş günüydü. Acentelerin transferleri, ödemeleri vardı.
Acenteler bir kaç gün önceden TÜRSAB’ı arayıp soruyorlardı: “1 Mayıs’da ne yapacağız? TÜRSAB önlem alsın. Valilikle, yetkililerle görüşsün. Ödemelerimizi geciktirsin. Transferlerimizi nasıl yapacağız?”
Telefona çıkanların cevabı şuydu: “Başkan burada yok!”
Demek ki TÜRSAB'ta işler başkan olmadan yürümüyordu.
Zaten TÜRSAB'ın çağdaş bir yönetim anlayışı da yoktu.
Dünyadaki tüm kurumlar bu gibi işlere gündemi takip edecek, turizmi ve turizmin ihtiyaçlarını bilen, acentelerle ve şehri veya ülkeyi yönetenlerle yakın temasta olan, herşeyden haberi olan, önceden tedbirleri hazırlayarak kriz yönetimi oluşturacak basın ve halkla ilişkiler birimi bölümleri oluşturuyorlar.
Ama TÜRSAB'ın çağdaş olmaya hiç niyeti yok!
Zaten TÜRSAB'in kendisinin de kriz yönetimi incelemesine ihtiyacı var!
Çünkü telefona çıkanların acentelere verdiği cevaplar tam anlamıyla krize davetiye çıkarmaktan başka bir şey değil!

TÜRSAB O GÜN KAYBOLDU!
Peki yönetime seçilenler. Yönetim Kurulu, Denetim Kurulu, Başkan Danışmanları, BYK'lar ve diğerleri ile orada çalışan 100 kişi ne işe yarıyordu. Türk turizminin savaşın ortasına düştüğü gün seçilenler ve başkan neredeydi?
Başkan Amerika seyahatini tamamlıyor, Kastamonu’da ki kültür gününe hazırlanıyor, muhtemelen 'Kastamonu Banduma''sı yiyor.  Üyesi bulunan acenteler savaşın ortasında, komutanın umurunda mı?
TÜRSAB’ta ise yetkisiz yetkililer arayan acentelere en kolay cevabı veriyorlardı: “Başkan olmadan bir şey yapamayız”
Aslında başkan çok çalışıyor. Türk turizmi için canını dişine takıyor.
Başkan Kaz Dağları’nda altın arayıcılara için demeç verir “Kaz Dağları’nı kazdırmam”,
Ani harabeleri için demeç verir: “Orasını bir yapacağız”
Ya da Yemen'de yıllar önce şehit düşen askerlerimizin hakkını arayacağız diye 'hamasi' nutuklar atar...
Ya otelciler adına konuşur ya da hac meseleleriyle ilgilenir.
Acentelerin canı çıkmış umurunda mı?
En önemli zamanlarda çok meşguldür.


İşte Gama Tur’dan Can Öroğlu’nun tüm meslektaşlarına gönderdiği 1 Mayıs’ta yaşadıklarını anlatan mail:

Değerli Meslekdaşlarım,

 

Dün hayatımda unutumayacağım bir gün yaşadım. 1 Mayıs Olayları neredeyse bizim önümüzde oldu. Sabah yürüyerek arka sokaklardan dolaşarak işimin başına geçtim. Acenteme gelmemden bir saat sonra olaylar başladı.

BSP-IATA ve THY iç hat ödemelerim olduğu için acenteme geldim fakat sanki savaşın içine düştüm.

Polis gaz bombası kullandı. Plastik mermide kullanıldı. Dışarısı tam bir felaketti...

Biz  acentenin arkasına kaçtık, kapıları kilitledik ama yine yoğun gaz altında kaldık. İki arkadaşımız tahsilatlar yüzünden olayların tam ortasında kaldılar.

Bu arada polisten ve gazdan kaçanlar içeri girmek istedi. Biz arkada olduğumuz için kapıyı zorladıklarını görebiliyorduk.

Bu arada para ödemesi gerekem müşterilerimiz aradı. O paralara ihtiyacımız olmasına rağmen sorumluluğumuzdan ve insan hayatına saygımızdan bu taraflara gelmeyin dedik.

Şirketimizdeki parayı karşımızdaki bankaya yolladık, olaylar yüzünden bankalar kapılarını kapattıkları için içeriye kimseyi almadılar.

Bu durumda ben nasıl ödememi yapacaktım?

Böyle bir durumda bana sahip çıkması gereken Türsab neredeydi?

Durumun böyle olacağı belliydi.

Türsab bir gün önce THY ve IATA ile konuşup Taksim, Harbiye, Şişli Bölgesindeki acentelerin ödemelerinin bir gün ertelenmesini sağlasa ben ve acentemizdeki arkadaşlarım dün yaşadığımız kabusu yaşamayacaktık.

Saat 12:00 ye kalmadı,polis acentemizi terk etmemizi istedi. Kapattık.....

Yakın ilgilerini esirgemeyen, bugün sabahdan beri beni arayan bütün meslekdaşlarım ve dostlarıma teşekkür ediyorum.

 

Sevgi ve Saygılarımla

Can Oroğlu

 

GAMA TURİZM

Can ÖROĞLU

Tel  : +90 212 231 38 69

Fax : +90 212 241 06 48

Halaskargazi cad. no:109-111

Harbiye İSTANBUL/TURKEY

e-mail: can.oroglu@gamatour.com

web : www.gamatour.com