Şu turizm öyle hassas bir sektör ki, biri hapşırsa sektör grip oluyor, biri öksürse zatürreye çeviriyor.
Bir siyasi gerginlik, bir diplomatik çatışma, bir dikkatsiz ifade sadece turizme değil, ülke ekonomisine de büyük darbe vuruyor. Başbakan Recep Tayyipin bir one minute çıkışını düşünsenize, Türkiyeye nelere mal oldu...
Tüm İsrail rezervasyonları iptal edildi. Otellerin bir bölümü boş kaldı. Gıda, ulaştırma, eğlence alışveriş firmaları büyük zararlara uğradı. Bu krizden deniz turizmi bile etkilendi, mavi yolculuk teknelerinin bazıları palamarını çözemedi, demirini alamadı, koylara açılamadı.
Onun için sivil-resmi idarecilerin konuşurken çok dikkat etmeleri, kılı kırk yarmaları,ağızlarından çıkacakları kulaklarının iyice duyması lazım. Dikkatsiz bir ifade, iyi niyetle söylense bile hedef şaşırtıyor, farklı yorumlanıyor.
Bunları niye anlatıyorum biliyor musunuz? Turizmimizin gözbebeği Göcekte ki maksadını aşan bir ifadenin, sektöre nasıl zarar verdiğini belirteyim diye
Biliyorsunuz TURMEPA adında, denizlerin temizliği ve insanımızın eğitimi için büyük savaşlar veren başarılı bir kuruluşumuz var. Karada TEMA neyse, denizlerimizde de TURMEPA öyle...
Son zamanlarda TURMEPAnın iyi niyetle başladığı girişimler, iyi planlanmaması, şartların dikkate alınmaması ve bilgi-altyapı noksanları yüzünden ters tepmeye başladı.
Önce apar topar hazırlıksız başlatılan mavi kart uygulaması hem denizcileri birbirine kattı, hem de fiyaskoyla sonuçlandı. Ardından bir yetkilinin, devletten yardım görmedikleri gerekçesiyle Göcekten çekiliriz tehtidi, hem
bu şirin ilçeyi öfkelendirdi, hem de deniz turizmine önemli ölçüde zarar verdi. Oysa TURMEPA Göcekte çok başarılı işler yapıyordu. Gücünün önemli bir bölümünü buraya harcıyor, yat turizminin merkezi sayılan Bodrumu ihmal etmek pahasına varını yoğunu Göceke döküyor, iki tekneyle tüm deniz araçlarının pisliğini toplamaya gayret ediyordu.
Göceke sadece TURMEPA değil, Çevre Bakanlığı da, Belediye de tüm imkanlarıyla yardım ediyorlardı. Özel Çevre Koruma Kurumu-Belediye ve TURMEPA işbirliği tam hedefine gidiyor, altyapı noksanları tamamlanıyor ve Göcek
denizsuyu son yılların en temiz dönemini yaşıyorken, bir talihsiz ifade her şeyi berbat ediverdi. O ifade Göceke çok şeyler veren TURMEPAnın yaptıklarını bir çırpıda sıfıra indiriverdi. Şehrin ortasındaki mükemmel TURMEPA İlkokuluna ,hala teknelerden pislik toplamaya çalışan tam donanımlı iki teknesine rağmen TURMEPA, neredeyse Göcekte istenmeyen kuruluş haline düşürüldü.
Gelişmeleri yerinde izlemek üzere, ülkenin yat dergilerinin yöneticileri ve deniz yazarlarından oluşan bir kadroyla Göceke gittik. Belediye Başkanı Recep Şatır ile ilçe esnafı ile vatandaşlarla konuştuk. Hepsinin ortak görüşü,TURMEPA adına yapılan talihsiz ifade yüzünden bu yıl yüzde 30 gelir kaybına uğradıkları şeklindeydi. Evet, ülkemizdeki olumsuz gelişmeler, ekonomik sıkıntılar, Ramazan ve öğrencilerin sezon içindeki imtihan yoğunluğu da gelir düşüşüne sebep olmuştu ama, hiçbiri TURMEPA adına yapılan o talihsiz beyanın yarattığı ölçüdeki zarara yaklaşamamıştı bile..
Yüzde 30 rakamı için bir şey söyleyebilmem mümkün değil.
Elimde sağlam bir istatistik yok. Ama şunu gözlemlediğimi rahatlıkla ifade edebilirim. Göcekten çekiliriz tehtidi ile son
zamanlardakı yasaklama kararları, charter teknelerini Göceke girmekten ve alışverişten alıkoymaktadır. Kaptanlar TURMEPAnın çekiliriz tehtidini, deniz suyunun iyice kirleneceği şeklinde yorumluyorlar çünkü.
Peki, Göcekte deniz suyu kirli mi?
Belediye Başkanı Şatır ile 12 gazeteci bir tekneye binerek koyları dolaştık, oralarda denize girdik ve gördük ki, GÖCEKte deniz suyu pırıl pırıl. Bu sonucun alınmasında TURMEPA dahil tüm resmi-sivil kurumları kutluyorum. Öyleyse kavgaya gerek yok, işbirliği ile karşılıklı anlayışlarla,sabırla çok şey halledilebiliyor demek. Ayrıca devletle kavga ile çekiliriz tehditleriyle bir noktaya varmak da mümkün değil. Karşındaki çekilirsen çekil de diyebilir sonuçta. Marifet çekilmek de filan değil, koyduğun hedefe kararlılıkla ama akılla yürümekte. Bunu unutmamak gerek...
Şimdi yapılması gereken iş, zararın neresinden dönülse kardır diyerek, TURMEPA-ÖZEL ÇEVRE-BELEDİYE üçlüsünü eskiden olduğu gibi verimli çalıştırabilmenin yollarını aramaktır. Bunun için TURMEPAnın tavrını ve ifadelerini yumuşatması, tüm denizcileri anlayış ve sevgiyle kucaklaması,ödevine bilinçli bir şekilde tekrar dönmesidir. Keskin sirke küpüne zarar verir çünkü. Kavga, sertlik, gerginlik TURMEPAnın işi olamaz. Aksine TURMEPA denizlerimizin en dingin kuruluşu halinde çalışmalı, herkese sevgiyle yaklaşmalı, tüm camiayı kucaklamalıdır.
Göcekte 4 marina, iki bağlama iskelesi, 1200 tekne var. Bu içdeniz sayılan Göcek için çok fazla bir rakamdır. Özel Çevre Koruma Kurumunu kuran ve 1987li yıllarda Göceki pilot bölge olarak ilan eden biri olarak ifade etmek isterim ki, bu
yoğunluktaki bir deniz trafiğini disipline etmek ve yaratacağı kirliliği önlemek kolay bir iş olmadığı gibi, gelecek yıllarda çözümü giderek zorlaşabilir. Onun için mevcut trafiği arttırmamak gerek. Göcekin geleceği ve daha da iyi korunması için şimdiden çareler düşünmeli, bunun için denizi ve konuyu iyi bilenlerin görüşlerinden de yararlanmalıyız.
Yazıyı noktalamadan önce, olmayacak bir işin üzerinde de durmak istiyorum. Göcek adalarında yaşayan olmadığı halde, iki küçük caminin bulunduğunu ve buranın resmi kadrolu iki imamının da mevcut olduğunu söylersem inanır mısınız? Olmaz olmaz demeyin, bu iktidar döneminde her şey oluyor işte... Evet,yolu olmayan ve ancak birkaç çobanın patikalarla ulaşabildiği yerlerde cemaatimiz yok ama, iki camimiz var artık. Haydi yerlerini de söyleyeyim... Biri Göbün koyunun tepesi, diğeri ise Ağa Limanının üstündeki Kapisi bölgesi.
Ha bu arada şunu da belirteyim, imamlardan birinin oğlu Tıp Fakültesini bitirmek üzere. Yani doktor olacak. Bu da işin tek iyi yanı...