İSTANBUL - Yıllar önce belgesel yapımcısı ve gazeteci Nebil Özgentürk ile bir röportaj yapmıştım. O röportajımızda, “Sevmekle şiddetin iç içe olduğu tek ülkeyiz. Fakat kadınsız bir dünya düşünülemez” demişti. Son günlerde bu cümle sık sık kulağımda çınlıyor. Mutlu olan her kadın, dünyanın dönmesi için gerçek bir neden. Yorucu gündemimizde, kadınların gücü ve başarıları, her zamankinden fazla önem kazanıyor. Özellikle gastronomi dünyasında Türk mutfağını yücelten ve onu uluslararası platformlara taşıyan kadın şefler, bu güç ve mutluluğun sembolü! Ebru Baybara Demir, Elif Edes ve Mihta Yıldırımtaş, yalnızca lezzetli yemekler sunmakla kalmayıp aynı zamanda kültürümüzü, geleneklerimizi ve kadın dayanışmasını yüceltmeyi de başarıyorlar. Bu pazar, Türk mutfağını dünyaya tanıtan bu ilham verici 3 kadın şefe mikrofonu uzatıyoruz. Afiyetle…
“YAPILAN HER İŞTE ÖNEMLİ OLAN FIRSAT YARATMAKTIR”
Ben yalnız bir tabak şefi değil aynı zamanda sosyal gastronomi şefiyim. İşim, bu noktada biraz daha farklılaşıyor. Bu ülkede gıdanın önemini, değerini ve insan yaşamında nasıl bir dönüşüm yarattığını da en başta kendim deneyimledim. 2023’te dünyada gastronominin Nobel’i olarak adlandırılan “Basque Culinary World Prize” ödülünü aldım. Misyonumun tabak yapmaktan çok bir Anadolu ve Cumhuriyet kadını olarak genç kadınlara kendi fırsatlarını yaratmaları konusunda örnek olmak olduğunu düşünüyorum. Ben kendi fırsatlarımı yarattım. Üniversite veya başka yerlere konuşmacı olarak çağrıldığımda söylediğim şeylerden biri, bunun aslında kadın ya da erkek konusundan çok bu ülkenin bir vatandaşı olarak yapmamız gereken şeyler olduğunu ve yapılması gereken her işin aşkla, tutkuyla ve zevkle yapılması gerektiğidir. Atatürk’ün “Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır.” sözü, bunları en net şekilde açıklar aslında. O yüzden yapılan her işte önemli olan “fırsat” yaratmaktır.
“HER DENEYİM SAĞLAM ADIMLAR ATMANIZI SAĞLIYOR”
Ülkemizde kadın olmanın bile zor olduğunu varsayarsanız birlikte çalıştığınız insanların büyük oranda erkek olduğu bir ortamda, yaşamın çok kolay olmadığı zamanlarınız oluyor. İstenmediğiniz zamanlar olabiliyor ama siz de onlar da zamanla alışıyorsunuz ve bir arada çok rahat ve keyifli bir çalışma ortamı sağlanıyor. Her deneyim size bir değer katıp, büyüyüp daha güçlü atmanızı sağlıyor. İyi ve başarılı olmak için kaliteden ve lezzetten ödün vermemek adına hep araştırıp iyi malzemeyi bulmaya çabaladım ve bu çabayı sürdürüyorum.
Özellikle sektörün önde gelenlerinin kadın şeflerin gastronomi alanında daha fazla görünürlük kazanması için destek vermesi şart. Sosyal medya, basın yayın kuruluşları ve sektörel festival günleri gibi daha fazla insana ulaşılabilecek platformlarda kadınların ön plana çıkarılmasının, genç kadın şeflere esin olacağına inanıyorum.
“KADINLAR MUTFAKTA ÖNEMLİ İLERLEME KAYDEDİYOR”
90’lı yıllarda İstanbul’da kadın şef olmak bugün olduğundan daha zordu diyemem. Bugün hâlâ zor olarak nitelendirilebilecek konuların bir kısmı sürüyor. Kadın şeflerin özel ve aile yaşamlarını yönetmeleri hâlâ zor bir konu. Gastronomi dünyasının çalışma saatleri ve şartları zordur. Evli ve çocuk sahibi veya ailesiyle yaşayan kadın şeflerin iş saatleri dışında taşımaları gereken farklı şapkaları bulunur. Tabii manzara giderek değişiyor. Mutfakta kadınlar büyüme, ağ oluşturma ve girişimcilik fırsatlarını benimseyerek sektörde eşitlik ve tanınma yönünde önemli ilerlemeler kaydediyorlar.
Kadın şeflerin gastronomi alanında daha fazla görünürlük kazanması için “Kadın şefler” içerikli televizyon veya YouTube programları, yazı dizileri yoğun çalışan kadın profesyonellerin daha fazla görünürlük kazanmasını sağlayabilir. Ayrıca yaptığı işte fark yaratacak girişim ve çalışmalar yapanlar da daha fazla görünürlük kazanabiliyor. Burada da yine farklı bilgi sahibi olma konusu devreye giriyor.