İSTANBUL- Ev gezmeleri ve bayram günlerine hapsedilen Türk kahvesi Amerikan kahve zincirlerine rakip oldu. Açılan mekan sayısının bir yılda yüzde 125 arttığı 830 milyon liralık sektör, doğru yatırımlar sayesinde Avrupa'da da ilgi görüyor.
Kısa bir zaman öncesine kadar yatırımcının pek de önemsemediği Türk kahvesi, dünyaca ünlü kahve mağaza zincirlerine rakip oldu. 830 milyon liralık pazarı, 2015'te yüzde 25'lik büyüme oranı ve kafe sayısındaki yüzde 120'lik artış bu geleneksel lezzetin muhteşem geri dönüşünü müjdeliyor. Vatandaşlardan yoğun ilgi gören Türk kahvesi mekanlarına her gün yenisi eklenirken, girişimci için kazançlı yatırım binlerce kişiye de iş imkanı sunuyor. Ortalama 50 bin lira maliyetle açtığınız ufak bir kahve dükkanının cirosu 30 ila 40 bin liraya ulaşabiliyor. Bu da küçük işletmeci için büyük bir kazanç.
150 MİLYON FİNCANLIK TÜKETİM
Dev şirketler ve yabancı yatırımcılar da 40 yılın hatırına sektöre yoğun ilgi gösteriyor. 1.5 milyar fincandan fazla tüketilen küresel piyasada bizim Türk kahvesinin payı yüzde 10'a yani 150 milyon fincana ulaştı ve sektör temsilcilerine göre bu daha başlangıç. Geçen yıl yüzde 22 büyüyen ve 330 milyon liralık ciroya ulaşan Türk kahvesi pişirme makinesi sektörüne Bosch ve Conti gibi yabancı isimlerin de ilgisini arttırdığını öğreniyoruz. Kısacası, doğru yatırım ve markalaşma sayesinde bizim Türk kahvesi Amerikan lattesine meydan okuyor.
KAHVE PİŞİRME MAKİNELERİ AVRUPA'DA
Arçelik tarafından AR-GE çalışmaları sonrasında üretilen ve 'Selamlique İstanbul' adıyla piyasaya sürülen kapsüllü Türk kahvesi makinesi geçtiğimiz aylarda görücüye çıktı. Selamlique İstanbul kurucu ortaklarından Caroline Koç, “Bizim en büyük hedefimiz, tüm dünyada bilinen ve 'Made in Turkey' mührünü taşıyan uluslararası bir marka olmak. 2009'dan bu yana Türk kahvesi pazarı yaklaşık 3 kat büyüdü. İngiltere'nin en önemli alışveriş merkezlerinden Harrods'da Selamlique ürünleri satılıyor. Avrupa, ABD, Körfez ülkeleri ve Uzakdoğu dahil geniş bir coğrafyadayız” diyor. Selamlique İstanbul Genel Müdürü Önsel Akkol ise, son 10 yılda sıcak içecek sınıfında en hızlı büyüyen ürünün Türk kahvesi olduğunu paylaşıyor. Ayrıca 1 milyar kadar insanın yaşadığı Balkanlar, Kafkasya ve Ortadoğu'da Türk kahvesinin bilinirliğinin arttığını anlatıyor.
TÜRK GİRİŞİMCİLER CAPE TOWN'DA TARLA ALIYOR
2014'ten bugüne yapılan İstanbul CoffeeFest'i düzenleyen DSM Group'un kurucusu Alper Sesli ülkemizdeki kahve dükkanı sayısında yüzde 120 artış olduğunu söylüyor. “Türk kahvesinin hatırını duymayan kalmayacak” diyen Sesli artan ilgi sonucunda İstanbul CoffeeFest için Katar, Sırbistan, Bosna Hersek ve Güney Afrika'dan teklif aldıklarını anlatıyor. Sesli şu mesajı vermeyi de unutmuyor: “En büyük hedefim Londra'da mırra, dibek kahvesi, melengiçi tattırmak. Türk kahve tutkunları da Cape Town'da tarla kapatmaya başladılar. Ayda 2 ton dış çekirdek satmaya başladılar. Türk girişimciler de bu alandaki açığı görüp sermayelerini bu işe yatırmaya başladılar.”
Amerikan 'fast food'a yerli meydan okuma
Özellikle İstanbul piyasasında Türk kahvesi rüzgarı esiyor denilse yeridir. Birçoğunuzun semtlerinizden tanık olduğunuz bu mekanlarda sakızlı, çikolatalı, kakuleli örnekler yanında, melengiç, Osmanlı, Arap kahveleri de bulmanız mümkün. Bu yerler geleneksel içerik ve menüleriyle Amerikan fast food kültürünün önemli parçalarından olan 'Amerikano, Latte, Mocha, Ekspresso' gibi çeşitlere de yerli bir meydan okuyuşu ifade ediyor.
FIRSATÇILAR DA TÜREDİ
Bu olumlu gelişmeler yanında, bazı kafe sahipleri kolay yoldan para kazanma adına kahve falı, tarot gibi işlere de yönelmiş durumda. Hiç boş kalmayan bu mekanlara hafta sonu ancak randevu ile gidebilirsiniz. Hafta içi ortalama yüz kişiyi ağırlayan bu yerlerin günlük cirosu bin 500 lira hafta sonu ise 300 kişiyi bulan sayılarda 5 bin liraya ulaşıyor.
Arap turistin gözde tercihi
İstanbul Beyoğlu'nda Türk kahvesine 50 lira vermek durumundasınız. Piyasada, 80 ila 100 liradan fal baktırıyorsunuz. İstiklal Caddesi'nde bir kafenin hafta içi günlük geliri 2 bin lira civarında iken hafta sonu 10 bin lirayı buluyor. Bazılarının Boğaz'daki lüks yalılara özel randevu ile gittiklerini öğreniyoruz. Taksim'de bir kafede çalışan Vildan K., 4 yıldır çalıştığı piyasada sigortasız iş yaptıklarını ve fincan başına 10 lira aldığını anlatıyor. Vildan K., “Çevremizdeki mekanlar bile kafeye dönüşüp fal baktırmaya başladı. Kimi aldı başını yürüdü kimi de piyasada tutunamayıp kapandı. Eğer sağlam birkaç elemanınız varsa günde 50 ile 100 kişiye hizmet verirsiniz. Bu da 2 bin lira kazanç demek.” Beyoğlu'ndaki mekanlar ise aynı zamanda Arap turistlere hizmet vermeye başlamış. Birçoğunda Arap çalışanları görmeniz mümkün. İngilizce de fal bakıldığını öğrenince işlerin oldukça iyi olduğunu görüyoruz. Kanımızca üç vakte kadar İstanbul fal piyasası daha da gelişecek.
Farklı şehirlerde 5 yılda 125 bayilik
Türk kahvesi, binlerce küçük girişimciye yatırım alanları sunarken, yine istihdam olanağı da sağlıyor. Anadolu'da farklı şehirlerde sayısız kahve dükkanı görmek mümkün. Bayramefendi Osmanlı Kahvecisi ilk şubesini 2011 yılında Antalya'da açmış ve 125'e yakın bayilik vermiş. Aydın Şube işletmecisi Yusuf Çabuk Türkiye'de ilk defa kurulan Kahve Akademisi'nde bu işin eğitiminin de verildiğini söylüyor.
Elime sağlık çok güzel haber oldu
Yemek sonrasında, bayram sofrasında, kız isteme anında kısacası her yerde bizim Türk kahvesi. 19:20 itibariyle Kız Kulesi'nin karşısında, keyfimiz tam kıvamında. Nasıl olmasın okuyucu? Haberimizi ziyadesiyle bitirmiş, orta şekerli dinlenmiş kendimizi de özlemişiz. Yavaştan müsade isteyen tepemizdeki güneş halimizden anlıyor: 'Afiyet olsun orhanorhun kardeşim. Çayın kalabalıkla arası iyidir, kahve ise yalnızlık ister. Hadi eyvallah.'
Orhan Orhun Ünal- Yeni Şafak