Turizm kenti İstanbul'un yasakları

Özkan Altıntaş

Türkiye’de anlaşılmaz yasaklar vardır. Haliç kıyısında yürürken tel örgünün üzerinde “Burada fotoğraf çekmek yasaktır” tabelası görürsünüz. İçerde ne var diye merak edip bakarsanız sadece bir bine vardır ve askerlik şubesi vardır. Her gün yüzlerce genç girip çıkar. Yani işin yasak yönü yoktur. Burası halka açık bir yerdir.
Ne cephanelik, ne başka bir şey… Sadece bir ofis… Arkasında ise dünyanın gelip görmeye can attığı “Altın Boynuz”, “Golden Horn” yani Haliç… Ama yanındaki iskeleden gemiye binip yolculuğa çıkın, bu binanı her türlü fotoğrafını çekebilirsiniz. Ama hiçbir işe yaramaz. Sadece yasak yasaktır…
İstanbul’un Haydarpaşa Lisesi bir mimarı harikadır. Hele şimdi ışıklandırıldı bir başka güzel oldu. Geceleri muhteşem fotoğraf veriyor. Harem’den yukarı çıkarken aracınızı sağa çekip durun ve Haydarpaşa Lisesi’nin fotoğrafını çekmeye kalkın bakalım neler oluyor. Yolun aksi tarafındaki karanlıktan bir ses “Durmak yasak, fotoğraf çekmek yasak” diye size bağırır. Haydarpaşa Lisesi’nin gizli saklısı nedir diye düşünürsünüz. Ama cevabı yoktur. Duramazsınız. Çaresiz denizden ve vapurdan fotoğrafını çekersiniz. Hatta yasak denilen Selimiye Kışlası’nın bile fotoğrafını denizden çekersiniz. İşte bu da anlamsız yasaklardan biri…
Kastamonu meydanında Kurtuluş Savaşı’nda yararlığı görülen kadınların heykeli vardır. Tam yanında da orduevi, fotoğraf çekerken kamerayı tuttuğunu yönü gözlerler. Orduevinin duvarını çekseniz yandınız.
Neyse bunlar askeri bölgeler belki yasak olabilir diyelim…
Ya Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na bağlı Milli Saraylar ne olacak?
Her biri birer mimari harika olan tablo gibi binalarda yasak kapsamındalar. Bir tek Dolmabahçe Sarayı açık. Her gün kapısının önünde yüzlerce kişi hatıra fotoğrafı çeker. Aşağıya koyduğum da internetten aldığım fotoğraf. Yani iş sır olmaktan çıkmış.



Ama Yıldız Parkı’nın içindeki Türk porselen tarihine damgasını vurmuş Yıldız Porselen Fabrikası içindeki tarihi kapıyı çekmek yasak. Hatta kapının fotoğrafını çeken olursa orada görev yapanları sürgüne bile gönderiyorlarmış. Tarihi kapı devlet sırrı olmuş ta haberimiz yokmuş. Aklıma gazete iken bu fabrika ile yaptığım röportajlar geldi. Eskiden böyle yasaklar yoktu.
Aslında günümüzde iş daha vahim…
Sen Yıldız Porselen Farikası’nın içine turizme hizmet için Dahill Restoran’ı koyacak ve işletmeciye vereceksin, her gün yüzlerce turist ellerinde kameralarla içeri girecekler ve “fotoğraf yasak” diyeceksin. İnsan bu mantığı anlamıyor.
Yıldız Porselen Fabrikası’nın tarihi geçmişine bakalım daha iyi anlayalım.
Yıldız Sarayı Porselen Fabrikası, İstanbul Yıldız Parkı bahçesinde yerleşik müze-fabrikadır. Sultan II. Abdülhamid'in talimatı ile 1892-1894 yıllarında saray ve çevresinin çini ihtiyaçlarının karşılanması gerileyen çini sanatını geliştirmek amacıyla Yıldız Çini Fabrika-i Hümâyûnu adıyla kuruldu.
Türkiye'nin bu alanda üretime devam eden en eski tesisi olan fabrika, günümüzde TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı'na bağlıdır.
Fabrika, Fransız Serves ve Limoges şirketinden ithal edilen teknoloji ile çalışmaya başladı. Bu amaçla Fransa'dan uzman personel ve çini kalıpları getirildi.
1894 İstanbul depreminde ciddi zarar gören fabrika bir süre üretime ara verdi. İtalyan Mimar Raimondo D'Aronco tarafından onarıldı.
Fabrikada vazolar, duvar tabakları, yazı ve sofra takımları, kartvizit tabakları, kapaklı kaseler, sahanlar, aşure tepsileri, şekerlikler, çay ve fincan takımları gibi günlük kullanım eşyaları da üretildi.
II. Abdülhamid'in tahttan indirilmesi sonrasında üretimi durdurulan fabrika, 1911 yılında eski yöneticilerinin çabaları ile yeniden faaliyete geçirildi. Kurtuluş Savaşı döneminde sıkıntısı çekilen telgraf tellerini birbirine bağlamakta kullanılan kaolin fincanların üretimini de yapan fabrika 1957 yılında Sümerbank'a devredildi.
Batı ve Anadolu sanatı sentezine önemli katkıları olan fabrika, Cumhuriyet Dönemi’nde de üretime devam etti ve geleneksel Türk çini sanatının dünyaca tanıtılmasında önemli rol oynadı. Yıldız Porselen Fabrikası’nda üretimde estetik ve sanat öncelikli konular olarak değerlendiriliyor. Geçmişin günümüze taşınması adına kaliteden ödün vermeden yapılan üretim büyük oranda ticari kaygılardan uzak olarak gerçekleşiyor. Yıldız Porselen Fabrikası, günümüz beğeni ve gereksinimlerine yönelik ürünler yanında başlangıç döneminde yaptığı ürünlerin de benzerlerini üretiyor.
İşte Yıldız Porselen Fabrikası böyle bir müze-fabrika, Türk tarihine damgasını vurmuş bir üretim merkezi… Ama fotoğrafı yasak.
Bu yasağı koyanların biraz daha düşünmesini ve Türkiye’nin turizmine nasıl hizmet edilmesi için tarihi değerlerimizin sergilenmesinin gerekli olduğunu düşünmelerini bekliyorum.
Bu mantığa bakarsanız; Ayasofya Müzesi, Sultanahmet Camii’nin fotoğraflarının çekilmesi de yasaklanmalı. Hele Topkapı Sarayı… Zinhar yasaklanmalı…
Adam uydudan evimizin yatak odasının fotoğrafını çektiği dönemde bu yasaklar komik kalıyor ve bitmelidir.
Çünkü İstanbul dünya turizminin başkentidir.
Yoksa söyleyecek tek söz kalıyor:
Hoş geldin yasaklı turizm