Turizm çelişkisi ve analiz

Osman Özbuldu

4848 sayılı kanun Türkiyede yapılan turizmin, tek yetkin makamının Kültür ve Turizm Bakanlığı olduğu işaret etmektedir. Bununla birlilkte, turizmin ne olduğu ve nasıl yapılması gereği yönünde, konuyu bilen, bilmeyen,sektör içi, dışı, renk körü olan, olmayan pek çok kişi tarafından görüşler ortaya atılmakta, ama bazen hiçbiri laf salatası olmanın ötesine gitmemektedir.

 

Hiç kimse bir şey söylemesin demek, haddimize değil.  Ancak, turizm adı verilerek ülkemizde yapılanların pek çoğunun turizmle hiçbir ilişkisi olmadığını (Bir kaç kişi ve kurumu hariç tutarak) ve turizm adı kullanılarak ülkenin madi ve manevi sermayesinin tüketildiğini görüyoruz.  Adeta, yerli ve yabancı bazı çevrelere ikram edilmesinde araç olduğuna şahit olmanın ötesinde bir şey yapılamadığı düşüncesindeyim.

 

 Ülkenin diğer sektörlerinin durumu da turizmden farklı bir görünümde değil, inancındayım. Herkes bir şeylerden şikayetci, seyrediyor ve bir kurtarıcı yada Don Kişot bekliyor.

 

Ancak, yaşadığımız yüzyıl bir kahraman beklemek yerine, takım ruhu içinde olunmasını dayatmaktadır. Turizmci kendi önünü açacaktır. Bu irade yaratılmadığı sürece, geçici mutluluklar heves gidermenin ötesine taşınamaz.  Sektörel sorunların çözümüne cevap olacak tedbirlerin alınmasını sektörün dışından olan veya kişisel risk taşımayanlardan beklemek ( Tanış olduğum pek çok kişi iyi niyetle çabalamakta olsalar da) pek akılcı olmazsa gerekir.

 

Özel işlerin gördürüldüğü varsa kahraman bir bakan, yoksa, üst seviyede bir bürokrat, olmadı,  alt seviyede bir bakanlık çalışanı, o da olmadı ne kotarırsam kardır,deyip bulduğundan yetinme yada her fırsatta kişisel menfaat gözeterek işleri kendi tarafına döndürebilme cinliği, kendi dışındakilere yaşama olanağı vermeme hokabazlıkları, son günlerde   pek sık  rastlanır oldu. Öte yandan, sektörel sorunlar orta yerde durmakta, çözümler ya ötelenmekte yada sorun yok sayılmaktadır. Görmezsen, o yoktur, ne kolay değil mi?

 

Şahsen, bakan, bürokratlar  ve diğer yetkililerden bu konuda umudum ve beklentim yoktur. Neler yapabildiklerini yaşıyoruz! (Nice bakan ve bürokrat sözleri verildi. Ama değişen bir şey yok, yoook)

 

Kelle sayarak yürütülen turizmle bir yere gidilemeyeceğini rakamlar  söylemekle birlikte, akılcı düşünen herkes bilmektedir. Bazı çevreler bu sayısal göstergeleri abartıyla sunmayı bir beceriymiş gibi göstermekte oldukca ısrarlılar. Keşke, aynı ısrarcılığı sektörün sorunlarını çözme gayretiyle de ortaya koysalar . Çok şey mi istiyoruz, belki!

 

2008 turizm sezonunda ülke geneli için hedef konulan 25 milyon turist gelişi sayısallığına ulaşılmış ve gelir olarak ise 18.5 milyon dolar temin edildiği ifade edilmektederi.  Yapılan yatırımlar ön plana çıkarılmaktadır. Ancak, bu göstergenin karşısına, henüz gerçek maliyet konulmamıştır.

 

Türk turizmi içi dolu, dış cephesine nem dahi  vermeyen bir su bardağı misali, sektörden kazanç beklentisinde olup,hayatlarını buna göre şekillendirmiş milyonlarca sektör çalışanı için olumlu cevap olmaktan uzaktır.( Pek çok acenta sahibi,çalışanı,turist rehberi,şoförü,otel yatırımcısı ve çalışanları ve nice diğerleri için )

 

Turizm, öyle bir süreç yaşamakta ki;  sektör içindekiler ve dışardakiler bambaşka bir şekilde yanmaktalar!

 

Ülkemizin taşıdığı pek çok özellikle, ideal bir turizm destinasyonu olduğunu bizden değil diğer ülkelerden de uzmanlar milyonlarca kez bizlere söylenmektedir. Olanakları yeterince etkin değerlendirme noktasında, genel olarak enerji, zaman ve ısrafta talan yöntemini tercih etmekte olduğumuzdan olsa gerek, adeta turizmin olmamasına yarışıyoruz.

 

Sorumlular kimdir in cevabı öncelikli olarak, sektördeki ve ülkemizde yaşayan herkes olsa gerektir. Birileri sorunları çözsün, ben işime bakayım ,keseyi doldurayım mantığı çökmüştür. Turizm işi bir yaşam felsefesidir, anlayıştır. Türk insanı, turizm adı verilen bu seneryoda bir gün gelir asıl oyuncu olmanın gerisine düşebilir ve Türkiye’nin imkanlarıyla mutlu olanın Türk insanı olmayacağı belli değil mi, halihazırda ki durum bu yöndedir.

 

Gelen turist sayısı artsın diye, adeta yasal çalışmanın önüne türlü engel çıkarıldığı sürece, büyük heyecanlar ve beklentilerle resmi açılışları yapılan seyahat acentaları birer birer kapanır. Özellikle yerli yatırımcının dar olanaklarla kurduğu oteller kepenk kapatır. Sektör çalışanları ve turizm şoförleri posaları çıkıncaya kadar çalıştırılıp, işten atılırlar. Turizm sektöründen nemalanan yan sektörler için ise değişen bir şey olmayacaktır.  Bu arada, ülkenin zaten kısıtlı olan, turizm adına seferber edilen  olanakları ve kaynakları heba edildiğiyle kalınacaktır.  Hal böyleyken; yetkililerce, her fırsatta övülen,ama mesleki  yok sayılan turist rehberleri için söylenecek tek söz vardır .Turizmde kim kaldı ki rehberin değeri bilinsin, saygıyla takdir edilsin?

 

Kayıt dışılığın yoğun yaşandığını, haksız rekabet koşullarının gün be gün iyi olanı, nitelikli hizmet anlayışını yok ettiğini,turizm adına yapılanların turizmden başka bir şeye dönüştüğünü  sektörde olupta bilmeyen var mı ? Varsa, ya kör yada kendilerini kandırmaktalar !

* *

Bayram vesilesiyle, birlik, beraberlik ve kardeşliğin yaşandığı, sağlıklı, sevinç çoşkulu nice mutlukta ailenizle olmanızı diler, kazasız ve kansız bir bayram temenni ederim,