ABDURRAHMAN BÜYÜKKESKİN
ANTALYA - İpek, tarih boyunca kendini saklayan, sakınan bir sır olmuş ve bu sır, Alanya’nın toplumsal hayatında ipeğin Anadolu’ya geldiği 1500 yıl öncesinden itibaren önemini hep korumuştur.
Alanya'da ipek dokumacılığının korunması, geliştirilmesi ve tanıtılması amacıyla Alanya Belediye ve Halk Eğitim Müdürlüğü arasında imzalanan protokol kapsamında, Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü bünyesinde açılan 'Yöresel Alanya İpek Dokuma Kursu' ve “Alanya İpek Kozası Çiçek Kursu yaz döneminde de devam ediyor. 29 Kursiyer İpek dokuma sertifikası ve 122 kursiyer ise İpek kozasından çiçek sertifika almaya hak kazandı. Güllerpınarı Mahallesi Güneylioğlu Sokakta’ki Alanya Belediyesine ait Toplum Merkezi’nde açılan İpek Kozası Çiçek kursuna 1 Temmuz’dan itibaren 15 öğrenci devam ediyor.
Bugün, İpek dokumacılığını yeniden canlandırmak için Alanya Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü tarafından Alanya’nın ipek kültürürünün anlatıldığı sergiler düzenlenmekte, bu sergiler uluslararası festivallere de taşınarak kültürlerarası etkileşimde bulunulmaktadır.
Yine kaybolmakta olan geleneksel sanatlarımızdan olan Alanya İpek Kozası Çiçekleri ile ilgili yapılan araştırmalar bizi farklı hikayelere götürdü.
"Bir Çin efsanesine göre M.Ö. 2640 yılında Prenses Si Ling-chi çay fincanına bir ipek böceği kozası düştüğünü fark ettiğinde bir dut ağacının gölgesinde oturuyormuş. Onu dışarı çıkarmak istediğinde bir de bakmış ki koza sıcak nedeniyle çözülüyor. Hemen nedimesini çağırmış ve incecik iplikçiğin ucunu eline verip yürümesini söylemiş. Hizmetkâr prensesin dairesinden çıkmış, avluyu geçmiş, saray kapılarını aşıp kendini Yasak Şehrin dışında bulmuş ve koza tamamen çözülene kadar yarım mil kadar daha yürümüş kırlarda.
Prenses Si Ling-chi ipeği keşfettikten sonra ulusu üç bin yüz doksan yıl boyunca bunu bir sır olarak sakladı. Çin'den ipek böceği yumurtası çıkarmak isteyenler derhal ölümle cezalandırılıyordu. Procopius'un yazdığına göre, imparator Justinian iki misyoneri bu riski almaya ikna etti. M.S. 550 yılında bu iki misyoner ipek böceği yumurtalarını ve dut ağacı tohumlarını Çin'den çıkardılar. Böylece Bizans ipekçiliğe başladı. Anadolu tepelerini dut ağaçları kapladı ve ipek böcekleri bu ağaçların yapraklarını yedi."
1500 YILLIK GEÇMİŞİ VAR
İpek böcekçiliği Anadolu’ya, Avrupa’ya, ve Akdeniz kıyılarına kadar yayıldı. Ülkemizde yaklaşık 1500 yıllık geçmişi olan ipek böcekçiliği tarih boyunca çeşitli nedenlerle artan azalan seyirlerle günümüze kadar gelmiştir.
İpek böcekçiliği 35-40 gün süren üretim aşamasında aile fertlerinin yaşlı, çocuk, genç herkesin emeğinin değerlendirildiği bir üretim biçimi olması ve kısa sürede yüksek gelir bırakması nedeniyle gizli işsizliği de önleyen bir üretim koludur.
İPEKBÖCEKÇİLİĞİ MEKTEBİ
1928 yılında Antalya’da kurulan İpek Böcekçiliği Mektebi’nin ardından 1938 yılında da Alanya İpek Böcekçiliği Mektebi açılmış ve 35 kadın,101 erkekten oluşan 136 öğrencisi ile eğitime başlamış, bu okuldan 75 öğrenci mezun olmuştur. Eğitim süreçlerini başarı ile tamamlayan öğrencilere İpek Böcekçiliği Mektebi Şehadetnamesi verilmiştir. İpek Böcekçiliği Mektebi’nden mezun olan öğrenciler tohumculuk sınavına başvurabilirlerdi. 1938 yılında ipek böcekçiliği kursuna devam edip diplomalarını alan Etem Kurtlapa, Ali Gökçe, Cahit Doğru, Şükrü Tokuş, Tahsin Aksoy, Süheyla Tokuş, Muzaffer İncebacak ve Hayriye Kaptan tohumculuk sınavına başvurmuşlardır.
Tohumculuk sınavı yapılan 8 öğrencinin sınav evrakları Bursa İpek Böcekçiliği Enstitüsü müdürü Dr. Tahir Yetmen tarafından okunmuştur. Talimatnameye göre 20 tam puan ve en az 10 puan alınması gerektiğinden, sadece 10 puan alan Şükrü Tokuş ve 11 puan alan Süheyla Tokuş başarılı olabilmiştir.
40-50 yıl öncesine kadar her evde bir dokuma tezgahı bulunmakta ve bu tezgahlarda mendillik, gömleklik, nakışlık, cibinlik ve bürümcük kumaşlar dokunmaktaydı. Dokunan kumaşlar günlük ihtiyacı karşılamasının yanı sıra evlenecek kızlar için çeyiz yapımında kullanılmaktaydı.