İZMİR, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, başkanlığının ilk 100 gün icraat hedefleri arasında yer alan Akdeniz Birliği kurulması doğrultusunda ilk adımı attı.
Proje kapsamında olması planlanan Barselona, Beyrut, İskenderiye, Marsilya, Selanik ve Venedik yerel yönetim başkanlarına 10 Nisan günü özel birer iyi niyet mektubu gönderen Soyer, karşılıklı işbirliği çağrısında bulundu.
Euronews Türkçe’ye özel demeç veren Soyer, “Amacımız, el birliği ile şehirlerimizde refahı artırmaktır; hızla değişen dünyamızda ortaya çıkan risklerden kendimizi korurken fırsatlardan daha çok yararlanmak” diyor.
Projenin fikirsel açıdan olgunlaşması, Soyer’in Seferihisar belediye başkanlığını yürüttüğü döneme denk geliyor; operasyonel açıdan adımlar ise İzmir’de görevi devraldığı 8 Nisan itibariyle başladı.
“Akdeniz Birliği’ne dahil olacak kentler İzmir ile beraber ortak ticaret geçmişleri olan yerleşim yerleri. Hepsi de denizleri karalara bağlayan, büyük pazarlara açılan liman kentleri. Coğrafi konumları ve limanları ile artı değer oluşturan, iş olanakları yaratan, ticareti ve çeşitli ekonomik sektörleri cezbeden şehirler,” diye açıklıyor Soyer.
Dolayısıyla İzmir ile benzer ekonomik iklimlere sahip kentlerin birbirlerini güçlendirip tamamlaması öngörülüyor.
Bu açıdan İzmir’in köklü üniversiteleri, insan kaynakları, kültürel ve turistik değerleri, coğrafi konumu ve tarihi bir liman kenti oluşunun önemli bir avantaj doğurduğu belirtiliyor. Ancak Soyer’e göre bu avantajların şehrin gelişiminde bir rol oynaması ancak yeni teknolojiler, akıllı yatırımlar ve girişimlerle desteklenirse mümkün.
“Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü OECD’nin liman kentleri konusundaki yeni bir çalışması iki liman kenti arasındaki ticaret hacminin yüzde 32 artmasının, liman verimliliğini yüzde 100 artırdığını ölçümlüyor. Tek başına bu veri bile elde etmek istediğimiz katkıyı anlatıyor,” diye açıklıyor Soyer.
Projenin ilk somut adımı Birlik’e dahil olması önerilen şehirlerin fikir önderlerinin bir araya getirilerek iyi uygulamaları paylaşmalarını sağlamak ve şehirlerin birbirlerini tamamlayıp güçlendireceği alanlara dair planlamalar yapmak.
Amaç; farklı ülkelerin kentleri arasında ortak bir dil ve vizyon oluşturmak.
Akdeniz Birliği projesi kapsamında Akdeniz'e komşu 6 kent bulunuyor
Proje kağıt üstünde kalmayacak
Projenin “fikir babası” Soyer’in tabiriyle, “görünmeyen müştereklerin, stratejik iş birliklerine dönüşmesi” ve böylelikle Akdeniz Birliği’nin “bir masa başı projesi olarak değil, yaşayan bir birlik” olarak doğması hedefleniyor.
Soyer, “sivil toplum, iş dünyası, üniversiteler, kültürel kurumlar, tıp merkezleri gittikçe evrenselleşiyor. Hepsi kentlere artı değerler taşıyıp insanların hayat kalitelerini artıracak biçimde ortaklaşa uluslararası faaliyetler gerçekleştirebilirler” diye açıklıyor ve ekliyor:
“Bu nedenle bir yandan belediyelerle resmi bağlantılar kurarken, diğer yandan bu altı şehrin iş dünyası, sivil toplum kuruluşları, sanatçıları gibi diğer öncü paydaşlarıyla da temasa geçeceğiz, işbirliği için meydan açacağız.”
Küresel sorunlara yerel çözümler
Kentler arası böylesi birlik projeleri giderek yaygınlaşıyor. Soyer de küresel sorunlara yerel çözümler üretebilecek işbirliği çabalarının hızla arttığına işaret ediyor.
“1990’ların başında 50 civarı olan uluslararası şehir örgütlerinin sayısı bugün 200’ü aşmış durumda. Bu işbirliği yapıları içerisinde kentler sınır ötesi işbirliğinden, doğa korumaya, kent yoksulluğundan, finansa, turizmden, ekonomik kalkınmaya bir çok konuda beraber çalışıyorlar” diyor.
Paris belediye başkanı Anne Hidalgo’nun 31 Mart yerel seçimlerinde Ankara, İstanbul ve İzmir’deki CHP adaylarını tebrik etmek için gönderdiği Türkçe tweet, yerel yönetimler arasındaki etkileşimin önemini bir kez daha anımsatmıştı.
“Türkiye'nin ve özellikle Ankara, İstanbul ve İzmir’in çoğulcu demokrasiye, adalete ve temel hak ve özgürlüklere inanan yeni Belediye Başkanlarını kutluyoruz. Paris'in dostluğundan şüpheniz olmasın" ifadelerini kullanan Hidalgo’ya Soyer de Fransızca olarak yanıt verip teşekkür etmişti.
İstanbul merkezli kalkınma danışmanlığı şirketi İdema’nın kurucusu Ali Ercan Özgür’e göre; Akdeniz havzasında coğrafi temelli ve esnek bir bölgesel kalkınma modeli oldukça ilginç sonuçlar doğurabilir.
Euronews Türkçe’ye konuşan Özgür, liman kentlerinden Şangay gibi Araştırma & Geliştirme, Hamburg gibi lojistik, Rotterdam gibi kırsal kalkınma ihracatı, Barcelona gibi kültür-sanat ve yaratıcı endüstrileri harmanlayan bir İzmir yeni nesil liman şehri akımını başlatabilir.
Yaratıcı Kentler Ağı’na katılım önemli
Öte yandan Özgür’e göre İzmir’in Akdeniz Birliği projesini geliştirmesinin yanı sıra UNESCO’nun Yaratıcı Kentler Ağı’na (UCCN) girmesi de oldukça önemli.
2004 yılında kurulan Ağ, sürdürülebilir kentsel kalkınma açısından yaratıcılığı ön plana çıkaran kentler arasında işbirliğini teşvik ediyor. Bu çerçevede örneğin kültürel faaliyetler ve kültürel hizmetlerin geliştirilmesi ve yaygınlaşması, kültürel yaşantıya halkın tüm kesimlerinin erişiminin artırılması gibi hedefler söz konusu.
Yaratıcı kentler tasarım, gastronomi, edebiyat, müzik, el sanatları gibi alanlarda gelişip, Ağ’daki başka kentlere örnek olmak üzere işbirliklerine gidiyorlar.
Halihazırda İstanbul, Kütahya, Gaziantep ve Hatay UNESCO’nun yaratıcı kentler ağında yer alıyor ve Türkiye’den Ağ’a katılmak isteyen diğer şehirler için başvurular 30 Haziran’a kadar açık.
“Tarihsel geçmişi ve deniz faaliyetleri ekseninde bir liman kenti olan İzmir, akıllı bir bölgesel kalkınma modeliyle daha da büyüyebilir” diyor kalkınma uzmanı Özgür.
Antik çağlardan günümüze dek bir liman ve ticaret kenti olan İzmir, birçok tarihçinin anlatısına göre, Doğu Akdeniz liman kentleri arasında da kültürel açıdan en gelişmiş noktalar arasında. Öte yandan, İzmir, Akdeniz havzasındaki ticaret hacminin yüzde 30’unun gerçekleştirildiği bir şehir olarak bölgede kilit bir role sahip.
Soyer’in belediye başkanlığındaki hedefi, İzmir’i dünyanın en iyi bilinen 100 marka kentinden biri haline getirmek.