Trump’ın bu kadar kepaze olması neden kaçınılmazdı?

Doğan Satmış

ABD Başkanı Donald Trump’la ilgili gelişmeleri duymuşsunuzdur.

Öncelikle, başkan olarak görevde sadece bir haftası kaldığı halde onu kulağından tutup atmak için Amerikan kongresi harekete geçmiş halde. Böyle bir başkana ders verip, yaptıklarını bir daha kimse yapmasın istiyorlar.

Bu hareketin başını çeken de 80 yaşındaki bir kadın: Nancy Pelosi. Pelosi "Bu Başkan bir ayaklanmayı kışkırtmaktan suçlu. Bunun için bir bedel ödemesi gerekiyor" diyor.

Doğrusu bu yaşananlara hiç şaşırmadığımı itiraf etmem gerekiyor.

Donald Trump’ın, siyaset sahnesine çıktığı ve başkanlık yaptığı son 6 yıldır yaptıkları, başına geleceklerin göstergesiydi. Çünkü yaptıkları, “Demokrasi şampiyonu” olduğunu iddia eden, bütün dünyaya demokrasi dersi vermekle övünen bir ülke için utanç göstergesiydi.

Ve sonunda duvara tosladı. Şimdi artık ABD tarihinin gelmiş geçmiş en “Kepaze” başkanı olarak anılacak. Son haftasında koltuğundan alınmasa bile, iki kez görevinden alınmak için harekete geçilmiş başkan olarak anılmaktan kurtulamayacak.

Yaptıkları artık iş adamı olarak da kendisini çok etkileyecek. Çünkü şirketleriyle çalışan bankalar işbirliklerini askıya aldıklarını açıkladılar. Kendi golf tesisi bile Golf Şampiyonaları listesinden çıkarıldı. Bunu daha pek çok şey izleyecektir emin olun. Ayrıca kaçırdığı vergilerin de hesabı da sorulacaktır diye düşünüyorum.

Peki Trump niye bu kadar kepaze oldu? Gerekçeleri çok basit:

Öncelikle kendisini ‘kral’ sandı, kanun-kural tanımadı. Vergi kaçırdığı ortaya çıktı, bunu bile övünç vesilesi yaptı.

En önemli görevlere tanıdıklarını, eşini, dostunu, ailesini, ne kadar vasıfsız adam varsa getirdi.

Kendisini uyaran, yaptıklarının yanlış olduğunu söyleyen birkaç çalışanı varsa da, hepsini kovdu. “Ben bilirim” diyerek ne kadar saçma-sapan karar varsa aldı.

Mesela pandemiyi hiç ciddiye almadı,çünkü bilime inanmıyordu, insanlar ölürken o şov yapmayı sürdürdü. Hatırlayın daha geçen yılın mart ayında, “Merak etmeyin havalar ısınınca Nisan ayında korona kalmaz” demişti.

Küresel ısınma anlaşmasını iptal etti ve bu anlaşmaya diş bileyen dünyanın öteki ülkelerine de kötü örnek oldu.

Kadınlar sözkonusu olunca kendisinin bir tacizci olduğunu biliyorduk, bu konuda bir özür bile dilemedi.

Eline İncil’i alıp, kilise önünde ucuz din-iman şovları yaptı.

Sosyal medyada ABD Başkanı olduğu için topladığı milyonlarca takipçiyi babasının malı sandı. Attığı twitlerle milyonlarca insanı harekete geçirenin, ‘ABD Başkanı Koltuğu’ değil de “Trump’ın gücü” olduğu izlenimine kapıldı. Sonuçta sosyal medyanın da, bulunduğu konum nedeniyle kendisine güç verdiğini unuttu.

Ve bence tüm bunlardan daha önemlisi medyayı “Halk düşmanı” ilan ederek tek tek gazeteleri ve medya organlarını hedef aldı, haber yazan gazetecileri azarladı, Beyaz Saray’a girmelerini yasakladı. Amerika’da medyanın ‘başkan devirme’ gücü olduğunu görmezden geldi.

Son olarak kendisi gibi “Demokrasiyi özümsememiş” öteki dünya liderlerine kötü örnek oldu. Gitti Kuzey Kore’nin delisine cesaret verdi, Putin bile Trump’ı kendine örnek gösterdi.

Sonuç olarak Trump’ın böyle “Kepaze” olarak tarihin çöplüğüne atılması demokrasi açısından hayırlı oldu.

Ve onun sayesinde bir şey daha öğrendik.

“Sosyal medya” gücü olabilir ama tıpkı ‘İfade özgürlüğü’ gibi sınırlıdır ve söz konusu olan ‘Şiddet teşviği’, ‘Nefret suçu’, ‘insanları birbirine kırdırma’, ‘ırkçılık’ gibi istisnalar olunca hesabını kapatan birileri çıkar.