Yazımın başlığı herkesi şaşırttı galiba
Ne var acaba THYnin A320 modeli uçağının 16F numaralı koltuğunda? Koltuğun sihiri nedir?
Öbür koltuklar doğru adrese uçuyor da o başka adrese mi uçuyor.
Hayır hiçbiri değil
THYnin A320 tipi uçağının 16F koltuğuna oturursanız, ya aç kalırsınız, ya da ilgi görmezsiniz
Hatta orada sıkışıp kalır ve kımıldayamazsınız bile
Ayağınıza kramplar girer ve yanarsınız
Koskoca uçakta bu fark neden yaratılıyor diye merak ediyorsunuzdur.
Anlatayım
İngilterenin Londra Olympia Fuar Merkezinde düzenlenen Luxury Fair 2010 ve Londra ExcCelde düzenlenenWTM Dünya Fuarı ile Londra Mayfair Otelinde düzenlenen Condenast Johannsens gala gecesi ve ödül törenine katıldım. Sonrada Londra ve Brigton, Wohring bölgelerinde bayram tatilimi geçirdim. Hem gezdim, hem de dostlarımı ziyaret ettim. Benim için çok verimli bir tatil oldu.
18 Kasım günü saat 22.30da THYnin A320 tipi uçağı ile Londradan İstanbula uçtum.
Trafik ve sis korkusundan Heathrow Havalimanına erken geldim ve uçak saatinde kalktı.
Korkumun başka sebebi birkaç hafta önce Londrada düzenlenen WTM Dünya Turizm Fuarına gelmeye çalışan Türk turizmcilerin sis nedeniyle saatlerce havalimanlarında beklediklerini, hatta Birminghama inerek karayoluyla Londraya geldiklerini duymuştum. Bir gün önce 16.00 uçağı ile İstanbula yolcu ettiğimiz bir arkadaşımızın uçağı gece 23.00te kalkmış ve arkadaş İstanbula sabaha karşı varmıştı.Londranın azizliğine uğramamak için erken gidip tedbir almak istedim. Allahtan sis yoktu.
Uçağın 16F numaralı koltuğuna yorgun bir şekilde yerleştim. Gözlerimden uyku akıyordu. Kendimden geçmişim.
Neden sonra sıkıntılı bir şekilde uyandım. Ayağıma kramp girmişti ve ayaklarım ateş gibi yanıyordu. Bir iki hareket edeyim dedim olmadı.
Amerikaya yaptığım uzun seyahatlerde bile böyle olmamıştım. Elim ayağıma uzatmak istedim, ön koltuk arkalığı gırtlağıma dayandı. Ön koltukla oturduğum koltuk arası çok dardı ve ayağıma uzanamıyordum.
Bin bir güçlükle ayakkabımı çıkardım. Hala ayaklarım yanıyordu. Bu kez çoraplarımı çıkardım. Hala bana mısın demiyordu. Ama yanma biraz hafiflemişti.
Uçak kalkarken adı anons edilen kaptan pilot Bedran Krikoviç herhalde sıcak seviyordu. Kaloriferin vanalarını açmıştı. Londrada 2 derecelik soğuktan uçağa girmiştik. Üzerimizde ki her şey kalın geliyordu.
Mesafeyi şöyle bir ölçeyim dedim. Mesafe bir karıştı. Önümdeki kişi koltuğu arkaya yatırınca ise hiç mesafe kalmıyordu. Önümdeki ile can ciğer kuzu sarması bir halde oluyorduk.
İngiltereye gitmeden önce Başbakan Erdoğan ile Sabiha Gökçen Havalimanında THYnin Boeing 777 tipi uçaklarının teslim edilme törenini katılmıştım. Başbakan 777yi gezerken Boeingin Bölge Müdürü Aldo Basiliye Koltuk aralarını dar yapıyorsunuz diye çıkışmıştı. Gelip bir de bunu görseydi herhalde THYna çıkışırdı.
bu gibi durumlar havayolu yetkililerinin elindeydi. Koltuğu bir çentik öne çekip araya bir koltuk daha ekleyip yolcuyu sıkıştırma sistemi sadece low cost uçuş yapan ve dolmuş usülü çalışan havayollarında vardı. Bindimizi uçak ise THYnin tarifeli uçağıydı.
Başbakan Erdoğan 16Fye oturup uzun boyu ve uzun bacakları ile Londra-İstanbul arasında uçup dünyanın kaç bucak olduğunu görmeliydi. Çünkü ben gördüm.
Bu sıkıntı oturduğum koltuktan geldi
İkincisi ise servisten
Uçaklarda ikram servisi kabin görevlileri tarafından yapılır. Bir ekip arkadan başlar, diğer ekip ise önden
Uçak kalkmadan hostes Emine ekibini anons ederek kuralları hatırlatmıştı. Ben uyurken yemek listesi ve televizyon kulaklığı dağıtılmıştı. Uyuyorum diye bana verilmemişti. Halbuki Londraya gelirken liste ve kulaklık önümdeki file sepete konulmuştu. Bu kez önemsenmemişti.
Servisin başladığını gördük. Bu kez servisi atlamamak için uyumamakta direndim. Yoksa aç kalacaktım. Çünkü uçak sabaha karşı 04.30da Atatürk Havalimanına inecekti. Heathrowa ise saat 18.00 civarı gelmiştim. Hafif bir şeyler yemiştim.
Uçağın içinde servis araçları 16F koltuğunun sırasında buluşur. Hosteslerin bir yandan servis yaptıklarını, diğer yandan yolcularla sohbet ettiklerini izliyordum.
Sohbet konuları garipti Bizim işimizin ne kadar zor olduğunu biliyor muzsunuz?, Bu işe nasıl girdim
., Çok iyi eğitim gördüm, ama gezme tutkusu
. Gibi abuk subuk konuları anlata anlata geliyorlardı. Ama bir türlü bizim sıraya gelemiyorlardı. Herkeste onları bekliyordu.
Gecenin 02siydi ve uyumamakta direndim.
İki servis aracı bizi buluştuğunda hostesler bir süre birbirleriyle sohbet ettiler.
Neden sonra Emine hostes bizi fark etti ve yanımdakilere sormadan birer tepsi verdi.
Bana Ne istersiniz? diye sordu.
Ben hostese listeyi almadığımı ve ne olduğunu sorunca Et ve tavuk var dedi.
Ette ne var? deyince Köfte ve tavuk var. İkisi de aynı diyerek Do&Co ikramın hazırladığı tepsiyi uzattı ve servis arabasıyla uzaklaştı.
Yemeğin yanında içecek ve ekmek verilmemişti. Hatta soran bile yoktu. O kadar sohbet etmişlerdi ki bize laf kalmamıştı diye düşündüm. Yanımda oturanlarla birlikte hostes ışığına basıp beklemeye başladık. Sabırla bekledim. Yemek soğuduktan sonra hostes gelerek isteğimi sordu Su dedim. Servis tabağında var dedi. Ben ona rağmen su istemiştim. Sineye çektim. Ekmek ve meyve suyu dedim. Peki diyerek kayboldu. Elinde bir tepside üç ekmek ve siparişimiz olan meyve suları ile geldi. Aradan geçen süre içinde çevreme baktım. Herkes yemeğini bitirmiş ve boş tepsilerini teslim bile ediyorlardı. Hatta herkese kahve çay ikramı yapılıyordu. Biz ise daha yemeğe bile başlayamamıştık. Türk insanının kızartma patlıcanı ve köfteyi ekmeksiz yemeyeceğini düşünemeyen servis ekibi bizi ihmal etmişti.
Biz yemek yerken herkesin uyuması için ışıklar karartıldı. Karanlıkta bir kez daha çay istedim. O da geç geldi
.
Yanımda oturan uzan bacaklı Afrikalı genç arkadaşım yol boyunca bacaklarını bir karış aralığa sığdırabilmek için uğraştı durdu. Sonunda benim tarafa uzatmak zorunda kaldı.
İşte size THY ile bir Londra-Türkiye uçuş hikayesi
.
Siz siz olun, uçakta ihmal edilmek istemiyorsanız. Servis araçlarının buluştuğu 16cı sıradaki koltuklara oturmayın. Hele 16Fye zinhar oturmayın. Benden size tavsiye