Temel Kotil bence gitmez

Sefa İnan

Birkaç haftadır Teknik A.Ş deki kan kaybı ve yönetim değişiklikleri ile ilgili düşüncelerimi yazdım. Teknik A.Ş de Deprem Alarmı dedim ve arkadan gerçekten deprem gibi bir dolu değişiklikler oldu. Ancak henüz çalışanların sorunlarına,daha doğrusu kan kaybına yönelik somut bir adımın atıldığını göremiyorum. Tabii ki konunun takipçisi olmaya devam ediyorum. Teknik A.Ş deki yönetim şemasını gördüğümde aklıma bir Kızılderili sözü geldi. “TOO MANY CHIEF, NO INDIAN”. Bu sözü Amerikalılar da çok kullanır. Bize uyarlanmış hali, “Şef çok, çalışacak adam yok” olabilir. Bu söz ilgililere İnşallah bir şeyler anımsatır. Bakalım yeni şefler, Kızılderililer olmadan neler yapacak, birlikte gözlemleyeceğiz.

Bildiğiniz üzere 4 Nisan’da çok sevdiğim THY genel kurullarından birine daha katılacağım. Şahsen benim katıldığım veya divan başkanlığı yaptığım tüm genel kurulların en neşelisi THY’ninkidir. THY genel kurulları çok renkli geçer. Bu genel kurullarda birkaç çeşit hissedar mevcut. Tam bir Türkiye mozaiği sergilenir. Kimisi üst düzey yöneticilerle tanışmak, onların ellerinden sıkmak hatta yanlarında resim çektirmek için katılırken, kimisi ise dersine çalışmadığından etrafı izler ve sanki cenaze namazının nasıl kılındığını bilmeyenlerin cemaatin ne yaptığına bakarak namaz kılması gibi izleyerek çevresindekiler ne yapıyorsa onu yapar. Kısaca,Çayını, kahvesini içer, genel kurul sonrası verilen hediyeyi kolunun altına sıkıştırıp evinin yolunu tutar.

Sayıları çok az olsa da bazı hissedarların, gerçekten genel kurulu takip ettiğini ve önceden kafalarına takılan soruları sorup cevap beklediğini gözlemleyebilirsiniz. . İşte asıl yapılması gereken de budur.

THY yönetim kurulunun yanı sıra bazı yöneticiler de arka sıralarda oturarak genel kurulu izler ve sonunda başkan ve yönetim kurulu ile tokalaşmak için sıraya girer. Kimin başkan olduğu onlar için önemli değildir. Hamdi Bey varken en büyük Hamdi, İlker Bey olduğunda ise en Büyük İlker’dir. Medya için de bu geçerlidir. Türk medyasına baktığınızda da kim makama geldiyse en büyük odur. Hemen randevular istenir, araya aracılar konur, gelen kişi kimin nesi, kimin fesi iyice araştırılır, nereli olduğuna dikkat edilir ve ortak akraba, eş, dost aranır. Baktılar ki tanışıklık yok o zaman Yönetim Kurulu başkanının yanındakileri kıskaca alırlar. İlla ki bir tanıdık birini bulup randevu alıp görüşmek isterler. Bu numarayı yutarlar mı? Yöneticilik vasfı varsa kesinlikle yutmaz. Ancak yutanlara da rastlanmadı değil hani…

Kısaca keyifli iştir THY yönetim kurulu başkanlığı. İnsanın egosu tavan olur Vallahi… Bence bakanlıktan bile daha popülerdir. Ancak makamda kaldığı müddetçe geçerlidir. Sonra tamamen yalnız kalınır ve sistemden beslenenler “KRAL ÖLDÜ YAŞASIN YENİ KRAL” diye bağrışarak yeniye yönlenirler.

İlker Aycı’nın THY yönetim kuruluna atandığı günü hiç unutamam. Genel kurullarda divan başkanlığı görevini Hamdi Topçu yapardı. Genel kurulda THY yönetim kurulu üyeleri tam karşımızda oturuyordu. Bir sessizlik hakimdi. İlker Aycı ile Temel Kotil diğer yönetim kurulu üyelerinden biraz ayrı olarak baş başa oturuyorlar ve kendi aralarında fısıldaşıyorlardı. Bir anda divan başkanlığı koltuğuna özelleştirme dairesi başkan vekili Ahmet Aksu oturunca durumu hemen anladım ve Hamdi Topçu’nun görevden alındığını anlayarak belirli yerlere mesajlarımı attım.

Genel kurullarda konu mankenliği yapmadığımdan yani Türkiye’de yaygın olan topluluk karşısında konuşma özürlülüğü, eleştirmekten kaçınma, soru sor(a)mama hastalığımız gibi nedenlerle THY gibi dev bir kuruluşun ve milyar dolarların ibrasının yapıldığı tek ve en önemli toplantının yani devliğine yakışmayacak tarzda ve hızda anında bitiveriyor. Hissedarlar oraya neden gelir hala anlayamıyorum. Aynı milletvekillerimizin TBMM deki durumları gibi, sanırsın grup kararı alınmış. El kaldır İndir oynuyorlar.

Hani ”Hadi Eller Havaya Bir Sağa Bir Sola Çalkala Çalkala” isimli bir şarkı var ya… Genel kurulda ki oylama anlarında bu parça çalınabilse hoş olurdu.

Ha bu arada unutmadan yazayım. ‘Kabul edenler-Etmeyenler’ denildiğinde ellerini bir anda kaldırarak kabul edenler var ya. İşte onlar, el kaldırmayanlara yani kabul etmeyenlere öyle bir bakış atıyorlar ki inanılmaz. Sanırsın kabul etmeyenler hainlik ediyor. Gözlerimi hemen onlardan ayırıyorum. Hani genel kurulun ciddiyeti olmasa kalkıp, “ne anladınız da el kaldırıp duruyorsunuz” diyeceğim ama…

Ben zaten el kaldırmadığım yani kabul etmediğim durumlarda mutlaka söz alıp neden kabul etmediğimi açıklayabiliyorum. Keşke divan başkanı biraz espritüel bir yapıda olsa da el kaldıranlara neden kabul ettiniz diye sorsa ne güzel olurdu.

Allah uzun ömürler versin Hamdi Topçu Beyimiz bol bol iltifatlara mazhar olurdu. Genel kurulun iltifat sahneleri harikadır. En keyifli anlar o anlar olduğundan şahsen çok keyif alıyorum.

Hep elleri havada olan bu Zat-ı muhteremler, genel kurulun gündeminde ne madde var ona bile bakmadan her fırsatta söz alarak, THY yönetim kurulu ve genel kurul divan başkanı hakkında methiyeler düzüyorlar ki inanın ben olduğum yerde kıpkırmızı oluyorum. O tipler adına ben utanıyorum. . Ülkemizde ne kadar çok “yesman” var yahu diye içinizden geçirirsiniz.

Birkaç kere bu kişileri susturun, gündem dışı konuşma yapıyorlar diye bağırsam da nafile… Hamdi Bey bu konuşmalardan çok keyif aldığından bu kişileri susturmaya yeltenmiyordu.

Bu iltifatlar bu sefer mutlaka İlker Aycı’ya edilecektir. İlker Bey iltifatzede olacak. Çünkü bu kişiler her kim başkansa onu iltifatzede yaparlar. Bu nedenle İlker Beyin üstüne alınmasına gerek yok. Bunlar kişiye değil makama yalakalık yaparlar.

Bunları yazarken aklıma bir fıkra geldi paylaşayım istedim.

Padişahın canı patlıcan çekmiş… Yemeği yapmışlar, afiyetle yemiş ve demiş ki: “Şu patlıcan ne güzel sebzedir” Dalkavuk onaylamış: “Hak-kı âliniz var, ağzınızın tadını biliyorsunuz Hünkârım… Öyle lezizdir ki, kırk çeşit yemeği olur,tatlısı olur, turşusu olur… İnsan yemeğe doyamaz da parmaklarını yer.”

Ertesi gün Padişah tersinden kalkmış… Önceki gün çok beğendi diye gene patlıcan yemeği yapmışlar, sofrasına getirmişler. Padişah bu sefer kükremiş… “Ne bu yahu, her gün patlıcan, her gün patlıcan. Bari bi şeye benzese!… Dalkavuk atılmış hemen… “Haklısınız vallahi. Ne yemeği yemek, ne tadı tat. Zaten kara kuru bi şey.”

Padişah kızmış: “Sen değil miydin, daha dün patlıcanı yere göğe sığdıramayan? Alay mı ediyorsun benle?

Dalkavuk eğmiş boynunu… “Aman Devletlûm, yanlış anlaşılmasın” demiş, “Ben sizin dalkavuğunuzum, patlıcanın değil.”

İşte aynı böyle bir durum söz konusu…

Neyse, genel kuruldan önce herkesin dikkatini çekmediğinden yorum yapmaya gerek duymadığı bir ayrıntıyı size aktarayım.

4 Nisan da yapılacak genel kurul gündemine baktığımda yönetim kurulu üye seçimi bulunmamaktadır. Bu demek oluyor ki 4 Nisan’da yönetimde değişiklik olmayacak. Bu da, bana yeni bir çağrışım yapıyor ve Temel Kotil’in gitmeyeceğini düşündürtüyor.

Neden mi; Çünkü Temel Kotil yönetim kurulu üyesi ve genel müdürdür. Yönetim kurulu değişimine yönelik gündemde bir madde olmadığına göre en azından yönetim kurulunda kalacak. Temel Kotil yönetimde kalıpta genel müdürlüğü başkasına vermek yanlış olur ve zaten Temel Kotil bu durumda kendisi istifa etmelidir. Bu tür etik olmayan bir durumun oluşacağına pek ihtimal veremediğimden Temel Kotil’in aynen görevine devam edeceğini düşünüyorum. Ayrıca genel müdür değişimi için bazılarının düşündüğü gibi Genel kurul falan şart değildir.

Ayrıca; Temel Kotil 10 seneyi aşkın bir zamandır THY’nin Genel Müdürü. IATA Yönetim Kurulu üyesi ve IATA CEO’luğuna aday biri. Ayrıca AEA (Association of European Airlines) Başkanı. Yurt dışında THY ile özdeşleşmiş bir isim olduğundan görevine devam etmesinin THY için, işin mantıklı olan yanı olduğunu düşünüyorum.

http://airlinehaber.com