Geçtiğimiz hafta Dünya Skal Başkanı Hülya Aslantaşın konuğu olarak dünya Skal yönetimini Türkiyede ağırladık.
Dedeman İstanbul Otelinde yapılan basın toplantısında konuklara en önemli soru soruldu.
Dünya ekonomik krizden inim inim inlerken sizler ülkelerinizde nasıl önlem alyorsunuz?
Özellikle turizm konusunda neler yaptınız?
Dünyanın 90 ülkesinde 22 bin üyesi olan turizm profesyonellerinin üye olduğu örgütün yönetimi söz birliği etmişcesine tek cevap verdi:
Tanıtıma ayrılan paraları ikiye katladık
Peki biz ne yaptık?
Tanıtıma ayrılan parayı yarıya indirdik.
Yani bir önceki yıl 140 milyon olan tanıtım bütçesi 70 milyon indi...
Bu rakam açıklandığı zaman Kültür ve Turizm Bakanı çok eleştiri aldı...
Sonraki açıklamalarında Harcamamız bir önceki yıldan eksik olmayacak dedi...
Bazı kaynaklarla parayı aynı seviyeye çıkaracağız dedi.
Ama kimse tatmin olmadı...
Öte yandan İstanbul 2010 Kültür Başkenti için yapılan harcamaları izledikçe insan şaşırıyor.
Bazı paralar, bazı yandaşlara akıp heba olup gidiyor.
İstanbul 2010 Kültür Başkenti İstanbul halkına tanıtılıyor.
Şehir İstanbul sahne senin diye afişlerle donatıldı.
Bu slogandan İstanbullular hiçbirşey anlamadı.
Nasıl ki Amerika tanıtımı için Unlimited Turkey diye ortaya atılan slogandan Amerikalılar bir şey anlamadıysa, bu da öyle oldu...
Bir toplantıda bu afişlerin nedenini öğrendik...
Hollywood filmcileri İstanbul konulu ve İstanbul manzaraları içeren bir film çevireceklermiş. Bu nedenle İstanbul plato olacakmış ve İstanbul sahne olacakmış...
Bunun adına sağ elle sol kulak göstermek derler...
Bulmaca gibi... Çözene aşkolsun...
Bravo bu bulmacayı bulanlara...
Helal olsun paraları savuranlara...
Skal yönetimi bir şey daha söyledi...
Tanıtımda ülke tanıtımı yerine bölgesel tanıtıma ağırlık verdik.
Başka ülkelere gittiğimizde en küçük birimlere kadar indik. Örneğin bir otomobil kulübüne giderek ülkemizin otomobil sporları için çok uygun olduğunu anlattık.
Kurduğumuz ekipler spesifik pazarlarda çalışıyorlar dediler.
Biz çok rahatız.
Çünkü Türkiye çok zengin ve her zaman turiste sunacak ürünü var.
Adamlar ise olmayan malı satmak için çırpınıyorlar...
Ama karşımızda bunu yapan ülkeler hiç te hafife alınacak gibi değil.
İspanya, Fransa ve İtalya...
Acaba bu durumda sandalyemizde arkamıza yaslanarark oturmak yetecek mi?
Aklımızı başımıza alıp tanıtıma yüklenmemiz gerekiyor.
Yoksa turizm gibi bir nimet elimizden kaçıp gidiverecek.