Seçim yazısı gibi / Lagaluga Tur (60)

Ateş Nesin
Aşağı yukarı hepiniz bilirsiniz; ülkemiz can sıkıcı yeni olaylara gebe kaldığı zamanlarda, zor günlerden geçip, çıkmaza girdiği kritik dönemlerde, bazı köşe yazarlarımız, " Bugün canım yazı yazmak istemiyor" diye başlık atarlar  hep yazılarına. Aslında yazmak istiyorlardır da; çok gergin bir ortamda,  neyi nasıl  yazacaklarını bilemediklerinden, başladıkları konunun neresinden çıkacaklarını tam olarak kestiremediklerinden, işin içinden kolay kolay sıyrılamayacaklarını sezinlediklerinden, kesin bir yorum yapmaları gereken olaylar karşısında fazlaca bir sorumluluk yüklenmekten kaçınarak, yazılarına başlamadan önce, kendilerini, yukarıya aldığım yazı başlığı ile  peşinen bir güzel rahatlatmış olurlar.
 
Oysa benim canım bugün, sözünü ettiğim yazarların tam tersine, yarın yapılacak yerel seçimler nedeniyle bir şeyler karalamak istiyor ama; tam bilmediğim bir konuda ne yazabilirim ki diye de kendime sormadan edemiyorum doğrusu. Yıllardır yazdığım yazılarım içersinde  bolca siyasi taşlamalar bulunmasına rağmen, ben  bir türlü alışamadığım siyasete  hiç yüz vermedim, ona bulaşmayı denemedim. Çünkü siyaseti yaşamımıza bir kez soktuk mu, hemen arkasından çaresiz gelecek olan hıyanet, dalalet, melanet gibi sağlam kişiliklere zarar verebilecek tehlikelerle  uğraşıp, ruh ve beden sağlığımızı da bozmak  durumunda kalabiliriz
 
En iyisi ben,  lafı daha fazla uzatıp, konuyu yüzüme gözüme bulaştırmadan,  siyasi partilerimizin vatandaşın oyunu kapabilmek uğruna yıllardan beri kullandıkları, neredeyse hiçbirisinin gerçekleşmediği vaatlerle dolu seçim sloganlarından derlediğim bazılarını  yazımı okuyanlara bir kez daha anımsatmak amacıyla aşağıya taşıyorum:
 
"Oyunu verirken iki kere düşün. Sevildiğimiz için varız.  Ülkenin geleceği senin elinde.  Denenmişi deneme. Türkiye için evet de.  Adil düzen gelecek, sorun bitecek. Sen Türkiye'sin, büyük düşün.Durmak yok hizmete devam. İşsizliği, yoksulluğu, yolsuzluğu yeneceğiz. Önce iş, önce ahlak, önce insan.  Mirasyediyle mirasa sahip çıkan arasında fark var, Saadet var.
Ülken için yüreğini koy, ülke senin karar senin. Halkı ezdirmeyeceğiz, ülkeyi soydurmayacağız, devleti böldürmeyeceğiz. Sürüden ayrılma zamanı. Türkiye`ye sözümüz var ,öfkeniz ÖDP`de umut olsun. Türkiye`yi Türkiye`den yönetmeye hazırız."
 
Yarın yapılacak  yerel seçimlerin ülkemize hayırlı olmasını dilerim! 
***
 
Seçilmiş seçim fıkraları
 
Erkekleri dururken
Sayın aday seçimleri yitirmiş, homurdanıp duruyor :
" Hangi partidensiniz efendim.? "
" Erkekleri dururken kadınları aday yapan partiden. "
***
Allah'ın rızası eksik
Aday, rahmetli Doğan Nadi'nin odasında, " Kimler var ? " diye soruyor.
" Ömer Rıza, Vasfi Rıza, Necmi Rıza var."
" Bütün Rıza'lar toplanmış demek, bir Allah'ın rızası eksik..."
***
Parmakla seçim kazanılmıyor
Haritayı açmışlar, üstünde seçim tahminleri yapıyorlar. Genç, ateşli partili parmağı ile göstererek konuşuyor :
" Önce şurada ki seçimleri almalıyız, Sonra şuradakini, daha sonra da şurayı..."
İhtiyar partili gülmüş :
" Eğer parmakla seçim kazanılsaydı senin dediklerin olurdu."
***
Koltuğun alçaltması
Bakanlıktan istifa eden arkadaşına aday soruyor:
"Ne güzel gidiyordu, neden çekildin?"
"Koltuğu ayaklarının altına alırsan yükseltir, başının üstünde tutarsan alçaltır."
"Anladım."
***
Bir daha karşımda görmeyeyim
Her seçimde karşısına dikilen adaya parti başkanı çıkışır :
" Seni bir daha karşımda görmek istemiyorum. "
Aday sorar : " Sayın başkanım istifa mı ediyorsunuz ? "
***
Oy pusulası yerine reçete
1954 seçimlerinde, İstanbul'da 231 numaralı sandıktan oy pusulası yerine bir reçete çıkmıştı. Sinir hastalıkları reçetesinin üstünde, " Bu rejim de hastadır " diye yazıyordu.
***
Bu da bir hastalık
Dünya kadar para harcadığı halde, listeye bile giremeyen adaya soruyorlar :
"Durum nasıl ? "
"Lanet olsun, bir daha partilerin önünden bile geçmeyeceğim" diyor.
Aradan dört yıl geçiyor, bakıyorlar ki bizim ki adaylığa yeniden soyunmuş.
" Ne o? diyorlar."
" Ne olsun hastalık..."
***
Oylar nereye gider ?
1950 Seçimlerinde oyunu kullandıktan sonra, köylü seçmen geri döner.
" Bey pusulamı geri istiyorum. "
" Geri verilmez, niçin istiyorsun? "
“Adres yazacağım”
" Adres yazılır mı be adam!.."
" Geçen seçimde adresi yazmadık  oylar başka partiye gitti de..."* 
***
Sitem
Bilim ve Teknik dergisinin, Darwin fotoğraflı kapağını dünya fotoğraflı başka bir kapak ile değiştirmişler
Yazıklar olsun size...
Derginin değiştirilen kapağında Darwin'inkinin yerine Adnan Hoca'mızın(Harun Yahya) fotoğrafı yer almalıydı!.. 
***
Öğrenebilir miyiz?
8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde,  Cumhuriyet Gazetesi'nin pazar ekinde,  "İmparator sahnede..."  başlığı altında türkücü İbrahim Tatlıses ile ilgili  tam sayfa bir yazı yayımlandı. Üstelik  yazıyı kaleme alan da  Esra Açıkgöz adında bir kadın gazeteci!

Biz şimdi buradan gazetenin yetkililerine  soruyoruz: 8 Mart gibi anlamlı bir günde, Cumhuriyet'te  çıkan bu yazıyla acaba İmparator İbrahim Tatlıses hazretleri mi onore edildi yoksa kadınlar mı yerin dibine sokuldu?!..
***
Tazminatı yedirdir 
Başbakan Erdoğan, "Valimi Baykal'a yedirmem" demiş
İster misiniz şimdi Baykal da " Erdoğan bana yamyam dedi" deyip yüklü bir tazminat davası açsın kendisine!
***  
Daldan dala konacaklar
Din öğretmenine 'her dalda' öğretmenlik kapısı açılıyormuş
Açıklaması:
Bu ülkede özgürlüğe açılan tüm kapılar din eğitiminden geçer! 
 ***
Hayırsever işadamı
Ataşehir'de yüzde 1 peşinatla daire satışını başlatan Ağaoğlu Şirketler Grubu'nun Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ağaoğlu, " Daireleri bir ayda satamazsam benimle iddiaya girenleri donuna kadar giydireceğim" demiş
Çıplak vatandaşla bir işi olmayacağına göre; eğer iddiayı kazanırsa  donlulara don üstüne don giydirecek!
***
Açıklık getirelim
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, "Dünya turizm liginde 8'inci sıradayız" demiş
Lütfen söyler misiniz ?
Bizim de yer aldığımız bu lig, acaba kaçıncı lig ve de  tamamı kaç takımdan oluşuyor!
***
Laf ola... 
"Nerede kalmıştık ?" sözü, yazılarının tam orta yerinde çuvallayan  köşe yazarlarının, kendilerini toparlayabilmek için  sıkça başvurdukları bir sözdür!