Aziz Nesin o ünlü sözünü, "Her üç Türk'ten dördü şairdir" sözünü söylerken, ileride şiir yazıp, geleceğin şair adayı olmaya çalışacak henüz doğmamış bebelerin de hesabını yapmış olduğunu düşünüyorum.
Yaşamlarının belli dönemlerinde şiir yazmayı denememiş kişi çok azdır sanırım yeryüzünde. Herkes iyi kötü; duygularını yansıtan , acılarını hafifleten, yalnızlığını dağıtan, aşk ve sevgiyi güçlendiren şiirler yazmıştır mutlaka. Ama şiir yazmak şair olabilmek için tek başına yeterli bir neden değildir elbette.İlk başlarda şiirin en kolay yazılabilir bir edebiyat türü olduğunu düşünür ve onunla başlarız yazma serüvenimize. Bu düşüncemizde de ne denli büyük bir yanılgıya düştüğümüzü, şiirin çok yaman bir uğraş olduğunu neden sonra anlarız. Hepimiz şiir yazabiliriz, acaba şair olabilir miyiz? İşte asıl sorun buradadır.
İyi bir hatip ve sunucu; ses tonlamaları, ustaca kullandığı el kol hareketleri ve mimikleriyle, okuduğu kötü bir şiirin bize çok güzel bir şiir olduğuna pekala inandırabilir. Ama aynı şiire kendimiz göz attığımızda, onun kötü yazılmış bir şiir olduğunun hemen farkına varabiliriz. Tam tersine, çok kötü okunan iyi bir şiire de kimse kötü demek cesaretini gösteremez. Böyle durumlarda da salt okuyanın başarısızlığından söz edebiliriz.
"Herkesin bir öyküsü var ama herkesin bir şiiri yok" diyen ünlü şairimiz Özdemir Asaf''ın genelde doğru olan bu kuralını bozan sayısız kişiler de vardır. Örneğin bu kişilerden birisi de, yarım yüzyılını şiire adamış şair Mehmet Kıyat'tır... Yıllardır, bıkmadan usanmadan, büyük bir özveriyle yazdığı çok güzel şiirlerinin yanı sıra, herkeste varolan bir yaşam öyküsünün dışında bir de yaşam şiiri vardır O'nun...
Mehmet Kıyat'ı çok az kişi tanır ülkemizde. Ama bu durumun pek de umurunda olduğunu sanmıyorum şairimizin. Mehmet Kıyat gibi birisi kanımca, her ne pahasına olursa olsun inandığı düşüncelerinden vazgeçip, belli çevrelere girip, ünlenebilmek için kendinden ödün verecek bir şair değildir. O yaşamının ayrılmaz bir parçası olan şiirle tutunur bu dünyaya, şiirle direnir tüm kötülüklere...
Mehmet Kıyat'ın geçenlerde Papirüs Yayınevi tarafından çıkan, "İyiliğin Belleği Olmaz" ve "Aydın Karanlığı" adlarını taşıyan yalın bir Türkçeyle yazılmış iki güzel kitabı beni bir kez daha şiir üzerine düşünmeye ve yukarıdaki satırları yazmaya itti. Sözü şairin aşağıya aldığım bazı dizeleri ile sonlandırırken, kendisine nice şiirlerle dolu uzun bir yaşam sürmesini diliyorum.
Yanıltma öykülerine yatarak, Tarihle başa çıkamazsın / Dur durak tanımayan kötülük, Çoğalma sıkıntısı çekmiyor hiç / Baskı altında tuttuğun gelecekle, Yarınlar kurtulmaz güzelim / Ayrıntıda gizlenen gerçeğimiz, Ben de varım dedi birdenbire.
***
Elleriyle koymuş gibi
NATO mayınları daha ucuza temizliyormuş
Yerlerini bildikleri içindir!
***
Mal meydanda
Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan, DTP milletvekillerinin ifade vermemesini istemiş
Onlar sağda solda yaptıkları konuşmalarıyla kendilerinin ne mene şey olduklarını çok güzel ifade ediyorlar zaten!
***
Bir zamanlar Türkiye
Eski Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'in öncülüğünde kurulan Türkiye Partisi dışında 'Türkiye'li 11 parti daha varmış
Ülke yavaş yavaş elden çıkarken, bu isimlerle adını yaşatmaya çalışacağız zahir!
***
Girdi çıktı hesabı
Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanı Musa Kulaklıkaya, " 136 ülkeye 'el' uzattık, 3 milyar dolar kalkınma yardımı verdik" demiş
Bu arada kaç ülkeye avuç açıp, acaba ne kadar aldık ?
***
Sorumlular besbelli
Devlet Bakanı Cemil Çiçek, " Türkiye sorunlu bir coğrafyadadır" demiş
O coğrafyayı sorunlu hale getiren kimyası bozuk kansızlardır!
***
Laf söyledi...
CHP lideri Baykal, "Terörden uzak durulursa bu iş çözülür "demiş
Terör vursun, biz kaçalım. Yani çözülelim demek istiyor Baykal!
***
İşimizi tam yapalım
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, "Gözü kızaran domuzunuzu bildirin" uyarısı yapmış
Yüzü kızaran domuzları da bildirelim, aramızdaki hainlerin kimler olduğunu öğrenelim!
***
Laf ola...
Ünlenmek zor, o ünü yarınlara taşımak bin kez daha da zordur!