Sağlık turizminin sürdürülebilirliği

Tümay Mercan

Türkiye sağlık turizmini son 10 yılda e iyi uygulayan ülkelerden biri. 13 yıl önce bu konuda çalışmalara başlayıp işin içine girdikçe bu gün geldiğimiz noktanın iyi olduğunu görüyoruz. 2017 yılında Türkiye’ye tıbbi tedavi amaçlı 500 bin kişi gelirken 2023 yılında 1,8 milyonun üzerinde sağlık turisti bekleyebiliyoruz.

TÜIK verilerine göre 2022 yılında toplam 1milyon 258 bin 382 kişi ülkemize sağlık hizmeti almak için gelmiş ve 2 milyar 119 milyon 59 bin ABD doları gelir elde edilmiş.

Tedavi kalitemiz, hizmet kalitemiz, sağlık kuruluşlarının fiziki durumu, teknik donanımı çok iyi.

Daha iyi olabilir miydi? Evet.

Neden olmadı/ olamıyor?

SAĞLIK TURİZMİNDE BİNDİĞİN DALI KESME GÜÇLENDİR

Bindiğimiz dalı kesiyoruz. Ülke genelinde bireysel iş yapma biçimimiz sektörleri etkiliyor. Hırslıyız, “tepemiz atınca” her zorluğun altından kalkarız. Ama biraz iyi olunca gevşeriz veya etik olmayan işler de yapılmaya başlar. Hele para getiren bir işse her şey mubah olmaya başlar.

Bir tarafta bu işi iyi yapan sağlık kuruluşları bir tarafta merdiven altı. Saç ekiminde çok iyi olmamız güzel fakat burada da ipin ucu kaçmak üzere.

Sağlık turizminde her dal gelir getiriyor ama organ nakli, gibi cerrahi girişimler dava avantajlı. Bunlara ağırlıklı yönelmek gerek. Bu konularda ülkemize özgü bazı yasal engeller var. Örneğin tüp bebekte işlemlerinde yabancılarda evli olma şartı aramak gibi.

Yıllarca hasta getirme işini acenteler yapmalı dedik. Acenteler bu işe yıllar içinde kendilerini hazır hissederken sağlık kuruluşları devlet destekli kendi organizasyonlarını oluşturdular. Şimdi hasta getirme işinin tamamen acentelerde olması, sağlık kuruluşlarının kurulu düzenlerini bozması zor. İşin ucunda kar oranı var. Hastane acenteden kaçıyor, etik olmayan işler ortaya çıkıyor. Buna bir çözüm bulunması gerek.

Bir başka sorun acente dışı iş yapanlar. Herkes bunlardan şikayetçi ama azalmadıklarına göre bu kişi veya kurumları besleyenler var? Kimler besleyebilir? Sağlık kuruluşları. “Hasta nereden gelirse gelsin bakarım” zihniyetinde. Oysa sistem dışı uygulama kısa veya uzun vadede herkesi zorlar. Alandaki sıkıntıları burada tek tek yazmayacağım. Yaşayan biliyor. Önemli olan bunlara çözüm bulmak.

Diğer yandan alanı karlı görerek giren de çoğaldı. 09.07.2023 tarihi itibarıyla sağlık turizmi belgeli 786 aracı kuruluş var. Sağlık turisti sayımız artmalı denildiğine göre demek ki verimli çalışılmıyor veya bir yerlerde yanlış yapılıyor. Yurt dışında kurumsal ofis açamayanlar için kiralık ofisler oluşturuldu. Yeni oluşumlar da gelecektir. Devlet sağlık turizmini destekliyor. Elbette bu destekleri de doğru değerlendirmek ve suistimal etmemek gerek.

SAĞLIK TURİZMİNDE KRİTİK NOKTADAYIZ

Sağlık turizminde Hindistan’ın gerisindeyiz. İlerisinde olmak herkesin isteği. Neden Olamıyoruz? Sebepler biliniyor. Sektör aktörleri zaman zaman bir araya gelip konuşup anlaşıyorlar. Sorun nerde? Masada anlaşılan konularda uygulamalarda sadık kalınmıyor.

“Her koyun kendi bacağından asılmaya” çalışıyor. Oysa A veya B kurumunun sağlık turizminden değil, Türkiye’nin sağlık turizmini konuşup, gelişmesini istiyorsak ülke menfaati doğrultusunda çabalamak, uygulamak, çalışmak gerek. Yoksa bindiğimiz dal kırılacak. Herkes bunun da farkında. Ama gün kurtarma, kendini kurtarma, yönetim kuruluna “ bak ben ne kadar başarılıyım” deme duygusu, vize vermeme, hasta çalma etik olmayan işler, “ben “ duygusu hepimizi zarara uğratıyor.

Ülke olarak döviz gelirine ihtiyacımız var. Böyle bir ortamda bile ilgili aktörler “ben” duygusundan “biz, ülkem” duygusuna ve iş yapma davranışına geçemiyorsa ancak rakipleri mutlu ederiz.

ÖNERİM

Önerim, sağlık turizminin bütün aktörleri ilgili bakanlıklar dahil sorun ve çözüm üzerine odaklanıp hızlıca sıkıntılı konuları çözüp, gerekli çalışmaları yapmaları. Bu işler hızlıca yapılmadığı taktirde tren hızlıca kaçıp gidecek. Biz de bakakalacağız.

“Gemisini yürüten kaptan” değil, Gemiyi yürüten sektör aktörleri ve Türkiye” olmak zorundayız. Yani sağlık turizmini kurumsallaşmasından ve sürdürülebilirliğinden bahsediyorum. Sağlık turizmi filosu iyi yönetilmeli ve yönlendirilmeli. Günü kurtarmak için yapılan veya kendini ön plana çıkarmak için yapılan işlerden kimseye fayda gelmez.

Kişisel ve kurumsal kazanç, ego, ülke içi yarış, sorumlu olup gerekeni yapmamak önceliği hepimizi batırır. Kurumlar tek tek derdini bir yerlere anlatabilir ama çözüm olmaz. Eminim USHAŞ bu konuda sektörü bir araya getirici ve çözüm odaklı yeni bir çalışma düşünüyordur.

Bir başka açıdan da bakacak olursak, sorunlar biliniyor ama çözülmüyorsa, kapalı kapılar ardınca birer-ikişer konuşuluyorsa, herkes bir şekilde gemisini yürütüyorsa herkes halinden memnunsa biz niye dertleniyoruz diye de düşünmüyor değilim. Bizim derdimiz belli ülkemiz.

Ben bu işten ticari kazanç elde eden biri değilim. Bu alanda gönüllü olarak çalışma yapıyorum. Sektörün ve ülkemiz için öneminin farkında olan bir nefer olarak bunları yazıyorum ve ayrıca üniversitemde bütün bölüm öğrencilerine açık “ Sağlık Turizmi” ve “Sürdürülebilirlik Yönetimi” dersi de veriyorum, alanı takip ediyorum. Sektöre bu açıdan bakışı da kıymetli buluyorum. Epey bir raporda da katkım var. İşin bir de termal, yaşlı ve diğer alanları var. Epece bir detay daha duruyor ama onları diğer yazılara bırakalım.

Sözün özü; Sağlık turizminde Türkiye, etik, birlik, sistem, kurumsallık, sürdürülebilirlik, verimlilik anahtar kelimeler olmalı. Tozları halı altına süpürmenin ülkemize faydası yok.