Her taşın altından çıkan, tanımadığı kişi olmayan, garip tabiatlı tanıdığım biri vardı; Kemal Elker…
Ayasofya Müzesinde görev yaptığım yıllarda bir gün telefonla Prenses Margaret’in Ayşegül Nadir ile müzeye geleceğini, ancak bu ziyaretten kimsenin haberi olmamasını istediğini söylemişti.
Ayşegül Nadir’i tanıyordum ama İngiltere’nin bir zamanlar yaşadığı aşktan ötürü basında sıkça yer almış Prensesle karşılaşmak benim için beklenmediğim hoş bir ziyaret olacaktı.
İngiltere Kralı VI. George ile Kraliçe Elizabeth’in kızı, geçenlerde vefat eden Kraliçe II.Elizabeth’in kardeşi olan Prenses Margaret II Dünya Savaşında ablasıyla birlikte Windsor Kalesinde yaşamıştı. Savaşın bitmesinden sonra genç kızlığının ilk yıllarında sarayda görevli, eşinden boşanmış Albay Peter Towsend’e âşık olmuştu. Ancak onların aşkları İngiliz Sarayında, İngiliz sosyetesinde ve hükümet tarafından hoş karşılanmamıştı. Evlenmeyi istemişler ancak evlenmeleri uygun görülmemişti. İngiliz Kilisesi de boşanmış biriyle prensesin evlenmesine karşı çıkmıştı. Bundan ötürü Prenses Eliabeth’in taç giyme töreni bir yıl geciktirilmiş, yapılan baskılar üzerine Prenses Margaret aşkından vazgeçmek zorunda kalmış, dönemin basını ondan mahzun prenses olarak söz etmişti Bizim basında bu aşktan uzun uzun söz etmişti; bende o günlerde yazılanları izleyerek prenses adına üzülmüştüm. Bu ayrılık olayından sonra Prenses kraliyet törenlerine katılmamış, protokolü önemsememiş ve kendisini eğlenceye vermiş, aşkını bu şekilde unutmaya çalışmıştır. Bir süre sonra ablasının isteği üzerine tanınmış fotoğraf sanatçısı ve aynı zamanda zengin bir avukatın oğlu olan Antony Armstrong Jones ile evlenmiştir. Ancak bu evlilik onu mutlu etmemiş 1976 yılında boşanmışlardı. İngiltere’nin mahzun prensesinin yaşamı hep üzüntüyle geçmiş, eğlencelerle kendisini avutmaya çalışmıştı. Belki de Albay Towsend’e olan aşkını bir türlü unutamamış olmasının bunda payı olmuştur.
İstanbul’a daha önce de gelmiş olan prenses Ayasofya’ya sanırım ilk defa geliyordu. O sırada Ayasofya’da beş Osmanlı padişahının türbelerini ziyarete açmıştım. Prenses Ayasofya’dan çok türbeleri görmek istediğini söylemişti. Osmanlı padişah türbelerini ilgisini çekmişti, orada gömülü padişahlarla ilgili sorular sormuştu. Yorulduğunu hissettiğimde kendisine müzenin kafesinde dinlenmek isteyip istemediğini sormuş olumlu yanıt almıştım. Müzenin kafesinde sohbetimiz devam etmiş iki saate yakın kalmıştı. Son derece samimi davranışları olan Prenses bir ara acıktığını söylemiş; dışarıdan yemek getirmemi istememiş ve sandviçle yetinmişti. O sırada müzede ve kafede çok sayıda ziyaretçi vardı; hiç kimse orada oturanın bir zamanların ünlü Prensesi Margaret olduğunu akıllarından bile geçirmemişlerdi. Prensesin bu ziyareti o günlerin basınında yer almadı ve ben bu anıyı yıllar sonra ilk kez sizlerle paylaşıyorum. Bir dönemin ünlü prensesi 1998 yılında iki defa felç geçirmiş 71 yaşında kalp yetmezliğinden hastanede vefat etmişti.,