ANTALYA- Patara Deniz Feneri’nin yeniden hayata kavuşturulması çalışmalarına büyük bir hızla devam ediliyor. Bu çalışmayla, tarihi fenerin Cumhuriyetimizin ilanının 100.yıl dönümünde Akdeniz ve Patara Limanı’nı aydınlatması amaçlanıyor.Mimar Sinan Genim, Neron'un yaptırdığı Patara Antik Feneri için Milliyet'te "Türkiye’yi yeniden aydınlatacak" diye yazdı.
Deniz, uçsuz bucaksız deniz, insanlara her zaman birçok duyguyu bir arada yaşatır; sonsuzluk, hayranlık, umut ve korku... Deniz, özellikle de açık deniz insanı alıştığının dışında bir başka dünya ile tanıştırır. Kıyıdan açıldıkça güven hissi azalır, birden çok aciz olduğumuzu, böylesi alışılmadık bir ortamda varlığımızı sürdürmek için bilgiye ihtiyacımız olduğunu düşünürüz. Bir dönem, gündüz güneş, gece ise yıldızlar yolumuzu belirlememize yardımcı olurdu. Ancak kıyıya doğru yaklaşıldığında, gelişmiş seyir aletlerimiz olmadığı için, detaylı bir harita bilgisine sahip olmamız gerekirdi. Adalar, burunlar, topuklar, suyun altına gizlenen kayalar bizi güvenli bir yolculuk yapmaktan alıkoyan engeller haline gelirdi.
Denizcilere yol göstermek, güvenli seyir yapmalarını sağlamak için inşa edilen deniz fenerlerinin tarihi çok eski dönemlere kadar uzanmaktadır. Yaklaşık MÖ 297 yılında İskenderiye Limanı açıklarındaki Pharos Adası’na dikilen Pharos Feneri’nin antik dünyanın yedi harikasından biri olarak bilinen en eski deniz feneri olduğu kabul edilir. İçinde bulunan ayna düzeneği sayesinde gündüz elli kilometre kadar uzaktan görüldüğü düşünülmektedir. Gece ise bu fener içinde yakılan ateş denizcilere yol göstermekte, suyun altındaki tehlikelere karşı limana girişlerini kolaylaştırmaktadır. Deniz ticaretinin artmasıyla Fenikeliler, Mısırlılar, Romalılar Akdeniz’in çoğu tehlikeli noktasında seyir emniyetini sağlamak için benzer fenerler inşa ederler. Antik Roma yollarını Britanya Adası’ndan, Orta Asya’ya kadar gösteren “Tabula Peutingeriana” isimli haritada üç adet deniz feneri görülmektedir. Bu fenerlerin ilki günümüz İspanyasının Atlas Okyanusu kıyılarında, ikincisi İstanbul Boğazı’nın Karadeniz girişinin, Anadolu Yakası’nda yer almakta olup, üçüncüsü ise meşhur İskenderiye Feneri’dir.
Daha sonraki tarihlerde ülkemiz denizlerinde çok sayıda deniz feneri yapılmış olduğunu çeşitli yazılı kaynaklardan öğrenmekteyiz. Bunların en eskilerinden biri de daha çok Neron adıyla bilinen Roma İmparatoru Nero Claudius Caesar Augustus Germanicus (MS 54-68) tarafından inşa ettirilen Patara Deniz Feneri’dir.
“Tanrısal Claudius’un oğlu, Tiberius Caesar Augustus ve Germanicus Caesar’ın torunu, tanrısal Augustus’un torununun oğlu; 11. kez tribunat erkinin sahibi, 4. kez konsül, karaların ve denizlerin efendisi ve vatanın babası Nero Claudius Caesar bu feneri denizcilerin selameti için yaptırdı. İnşaatı, propraetorik düzeydeki İmparatorluk Valisi Sextus Marcius Priscus yürüttü.”
Patara Deniz Feneri bir podyum üzerinde inşa edilen yuvarlak planlı bir kuleden oluşmaktadır. Yirmi altı metre yüksekliğinde olan fenerin üzerinde iki adet yazıt bulunmaktadır. Biri üst bölümünde diğeri ise dönemin Likya Valisi S. Marcus Priscus’un heykelinin kaidesinde bulunan yazıtlar bize fener hakkında detaylı bilgi vermektedir.
Patara Deniz Feneri’nin yeniden hayata kavuşturulması çalışmalarına büyük bir hızla devam ediliyor. Cumhuriyetimizin ilanının 100. yıl dönümünde Akdeniz ve Patara Limanı’nı aydınlatması amacıyla. Ülkem adına böylesi bir çalışmayı yılmadan, küsmeden büyük bir özveri ve disiplinle on dört yıldır sürdüren Prof. Dr. Havva İşkan Işık, Patara Kazılarını başlatan ve bizlerin Likya hakkında derinlemesine bilgi sahibi olmasını sağlayan Prof. Dr. Fahri Işık ve bunca yıldır devam eden kazı çalışmalarına emeği geçen herkese teşekkür ederim. Eğer Akdeniz kıyılarına bir gezi yapıyorsanız, mutlaka vakit ayırıp Patara Ören Yeri’ni gezin, biraz yürüyüp Patara Deniz Feneri’ni izlediğinizde, mutlu olup, “Biz nelere malikiz?” diye sevineceğinizi ve gurur duyacağınızı umuyorum.
“Benim güzel ülkemde de övünülecek işler yapılmış olmasının gururuyla bu yazımı sevgili Havva İşkan Işık ve Fahri Işık’a armağan ederim...”