ALAÇATI- ,Mimar Mustafa Teksoy'un “yapı biyolojisi” teknikleriyle doğadan ilham alarak tasarlayıp inşa ettiği Alaçatı Pachamama Otel, sanat, tasarım ve doğayı buluşturan sıra dışı yapısıyla misafirler tarafından yoğun ilgi görüyor. Ekolojik olan-olmayan yöntemlerin bir arada kullanıldığı Alaçatı’nın ilk hibrit yapısı, insan sağlığına ve doğaya duyarlı, farkındalığı yüksek yaşam alanları oluşturma yolunda önemli bir adım sayılıyor.
"Doğaya dönüş" fikri tüm dünyada giderek daha fazla ilgi görürken, çıplak elle toprağa dokunmak, kendi ürünlerini yetiştirmek ve doğal evlerde yaşamak isteyen insanların sayısı da hızla artıyor. Bu yaklaşımla Teksoy kardeşler tarafından Alaçatı'da inşa edilen Pachamama Hotel, sanat ve huzuru bir arada arayanların ilk tercihi oluyor.
Tasarımcı Muzna Abdülhamit’in Pachamama'ya özel olarak yorumladığı iç mekan tasarımları, sanatsal objeler ve kadim semboller sayesinde sanatsal yaratıcılığın da merkezi haline geldiğini belirten Mustafa Teksoy: “Yaşayan bir sergi salonunu anımsatan otelimizde Abdülhamit'in temayı iyice özümseyerek yaptığı incelikli dokunuşları sayesinde her köşe başında yeni bir hikaye ile karşılaşıyorsunuz. Karşılaştığınız her obje ve ansızın karşınıza çıkan her motif, eski medeniyetlere kadar uzanan keyifli bir öykü anlatıyor. Sanatın verdiği ‘arınma’ duygusunu doğanın sunduğu ‘huzur’ kadar önemsiyoruz. Alaçatı'nın kendine has, şehirden daha yavaş akan zamanında, misafirlerimiz tüm yorgunluklarını burada bırakıp öyle gitsin istiyoruz. Bunun için doğa ve sanatın şifa veren bilgeliklerini, yüksek konforla harmanladık ve bu huzur dolu deneyime de Pachamama adını verdik" dedi.
Pachamama’nın Güney Amerika yerlilerinin dilinde "toprak ana" anlamına geliyor olmasının otelin yaklaşımıyla ilgili önemli bir ipucu verdiğini ifade eden Mimar Mustafa Teksoy, "toprak ana” gibi her insanda aynı güçlü titreşimi yaratan evrensel bir ismi seçerek ve odalarına “tılsım”, “uyanış”, “ruh”, “ilham”, “his” gibi isimler vererek birbirinden çok farklı medeniyetlerin doğa ve sanat yaklaşımlarını bu başlık altında sentezlemeyi amaçladıklarını belirtiyor.
Pachamama Otel, nefes alıp veren hibrit bir yapıya sahip
Otelin yapımında özel "yapı biyolojisi" tekniklerinden yararlandıklarını belirten Teksoy, modern bilgilerin kolaycılığına kaçmak yerine, malzeme seçimlerinden yapı tekniklerine kadar her aşamada "zoru seçtiklerini" ve geleneksel yöntemlerin peşinden giderek "nefes alıp veren hibrit bir yapı" ortaya koyduklarını söylüyor.
İnşaatın her aşamasına geleneksel ve doğal yapı malzeme tekniklerini hibritleyerek kil, kireç, saman, kiremit tozu gibi malzemelerle farklı sıva çeşitlerini denediklerini ifade eden Mustafa Teksoy: ‘’Mekanlardaki ortamın konforuna hem katkı sağlayacak hem de estetik değere sahip olacak malzemeleri keşfettik. Binanın kompakt formu, doğu-batı aksında uzanması ve bu cephelerde oransal olarak az pencere kullanılması gibi mimari detaylarla çevresel koşullardan faydalanarak enerji verimliliğini sağlamayı amaçladık. Rüzgar ve güneş gibi doğal faktörler en ince teknik detaylara kadar düşünülerek tasarım sürecinin her aşamasına dahil edildi. Pachamama’nın çatı boşluğundan geçen rüzgâr yapının aşırı ısınmasına engel olurken, odanızın kapısını açtığınız anda tertemiz bir havayla buluşmanızı ve doğal yollardan serinlemenizi sağlıyor. Binanın bu basit formu sayesinde rüzgârı doğal bir şekilde yönlendirebildik. Ekstra soğutma ihtiyacını en aza indirdik. ‘’
İnsan sağlığına ve doğaya duyarlı, farkındalığı yüksek yaşam alanları oluşturma yolunda bir adım attıklarına değinen Mimar Mustafa Teksoy: “Pachamama'nın iç mekanlarını yaratırken nefesi, bahçesini yaratırken dengeyi düşündük. Bahçe bize göre, su ile toprağın birleştiği yer. Doğanın yaşam döngüsünü ve hayatın akışını insana getiren bu yerde konuklarımızın huzur bulmasını amaçladık. Yerel bitkilerle birlikte dünyanın çeşitli yerlerinde yaşam bulan tropik bitki ve ağaçları bahçemize davet ettik." diye konuştu.