RİZE-Koruma öncelikli 200 ekolojik vadiden biri olan Rize’nin Hemşin Vadisi’nde taşocağına onay çıktı. Zonguldak’ta yapılmak istenen kalker ocağı için ise 3 bin 133 ağaç kesilecek. Bilimsel çalışmaların yapıldığı Çayır Mağarası da tehlikede. Halk tepkili
Doğayı talan eden projelere her gün yenisi ekleniyor. Son olarak Rize’nin Hemşin Vadisi’nde yapılmak istenen taşocağı için Bakanlık ÇED onayı verdi. Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nca belirlenen koruma öncelikli 200 ekolojik vadiden biri olan Hemşin Vadisi için planlanan projeye karşı halk hukuk mücadelesine başlıyor.
BAL ORMANI YOK EDİLECEK
Rize’de bal ormanı ilan edilen ve nesli tükenme tehlikesi altındaki kırmızı benekli alabalık, su samuru ve su kertenkelesinin yaşadığı dereyi de kapsayan Hemşin Vadisi’nde, taşocağı açılmasını öngören proje için ‘ÇED gerekli değil’ kararı verildi. Karara karşı çıkan yöre halkı taşocağı projesine karşı hukuk mücadelesi başlattı.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nca bal ormanı ilan edilen ve nesli tükenme tehlikesi altındaki kırmızı benekli alabalık, su samuru ve su kertenkelesinin yaşadığı dereyi de kapsayan Hemşin Vadisi’ndeki Levent köyünde, özel bir firma tarafından 98 hektarlık alanda taşocağı projesi hazırlandı. Proje için Çevre ve Şehircilik bakanlığı tarafından ‘ÇED gerekli değil’ kararı verildi. Yöre halkı, doğal yapının bozulmaması için yol dahi yaptırmadıkları ormana açılmak istenen taşocağı projesine karşı hukuk mücadelesi başlattı, iptal davası açtı.
ORGANİK TARIM YAPILIYOR
Levent köyü sakinlerinden 62 yaşındaki Ramiz Demirci, organik tarımın yapıldığı vadinin Türkiye’nin en zengin ormanlarına sahip olduğunu belirterek, “Yaban hayatının çok yaygın olduğu bu ormanlarda geyik, karaca ve sülün, çeşitli kuşlar ve sürüngenler, derelerde ise nesli tükenmekte olan kırmızı benekli alabalık ve su samuru yaşıyor. Bal ormanı ilan edilen bu kadar zengin ve bakir bir alana taşocağı açılmasını anlayamıyoruz. Yöre insanı açısından çok değerli ve önemli olan alanın korunmasını istiyoruz. Doğayı yaşat ki insanlar yaşasın. Para kazanmak uğruna burada orman, dere, yaban hayatı yok olursa bunun vebalini ödeyemezler. Daha başında bu işten vazgeçsinler. Sonuçta orman olmayan, yaban hayat olmayan, zarar görmeyecek yerler var. Oralarda işlerini sürdürsünler. Bizim patika yollarla ulaşım sağladığımız ormana onlar ulaşmak için araba yolları açacaklar. Sonrasında burada her şey yerle bir olacak, hiç şey kalmayacak. Doğa tahribatı yapılmadan, çevre felaketi yaşanmadan bu işten vazgeçsinler” dedi.
Zonguldak’ın Çaycuma ilçesinde bulunan Çayır Mağarası’nın 346 metre yakınına yapılması planlanan kalker ocağı ve kırma eleme tesisi projesi için açıklanan ÇED raporunda, 27 hektarlık alanda doğal gürgen, kayın ve kestane ve çam ağaçlarından oluşan 3 bin 133 ağacın kesileceği belirtildi. Tepki gören proje, hayata geçerse ekolojik dengeyi alt üst edecek. Biyolojik olarak bilimsel çalışmaların yapıldığı Çayır Mağarası da söz konusu projeyle büyük tehlikede.
Tesis için başlatılan ÇED süreci kapsamında 2 yıl önce köyde yapılmak istenen bilgilendirme toplantısı, köylülerin yoğun tepkisi üzerine yapılaşamamıştı. Köylüler, tesisi istemediklerini belirten bin imzayı da Zonguldak Valiliği’ne teslim etti. Köylüler mücadelelerine devam ederken, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, internet sitesinden 2 Mayıs’ta konuyla alakalı değerlendirme komisyonu toplantısı yapılacağını duyurdu. Aynı zamanda ÇED raporu da ilgili sayfada yayınlandı. Raporda, tesis alanı içindeki ağaç sayısı 10 bin 267 olarak açıklanırken, bunun önemli bölümünü doğal gürgen, kayın ve kestane ağacı oluşturduğu belirtildi. Raporda, kesilecek ağaç sayısı ise 3 bin 133 olarak belirtildi.
YERLEŞİME SADECE 150 METRE
Zonguldak Çevre Koruma Derneği Başkanı ve Yaşanabilir Zonguldak Platformu Sözcüsü Ahmet Öztürk, projeye tepki gösterdi. Tesisin Göldağı Tabiat Anıtı’na da sadece 3 kilometre uzaklıkta olduğunu ve kesilecek ağaçları vurgulayan Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu çalışma esnasında arazide çatlakların ortaya çıkması kaçınılmaz. Bu da su yapısını büyük ölçüde bozacak ve mağaranın ekolojik sistemi de bozulacak. Aynı zamanda mağaraya giden su yollarının bozulması nedeniyle mağarada halen devam etmekte olan sarkıt dikit oluşumlarının sona ermesi anlamına da gelmektedir. Oluşacak kirlilik ve gürültü köylülerin yaşamını da olumsuz etkileyecektir. Üretilen taşın nakli için ağır tonajlı kamyonlar burada hem gürültü, hem toz kirliliği yaratacaktır. Yani yapılacak olan taşocağı Zonguldak ve çevresinin en değerli ekolojik alanlarından birini tahrip edecektir.”
Birgün