Nazik davet, Troya ve çirkin güvenlik

Özkan Altıntaş

Geçtiğimiz hafta Türkiye’nin yıldızı parlayan seyahat acentelerinden Global Access Travel’in konuğu olarak Anadolu Ateşi'nin sergilediği Troya’yi izledik. 
Anadolu Ateşi’nin Troya gösterisi muhteşemdi.
Ama en az gösteri kadar muhteşem olan Global Access Travel’in nezaketi, zerafeti dersem şaşırmayın.
Global Access Travel; 5 kıtada, 150 ülkede 50 bin otele anında rezervasyon yapıyor.
2004 yılında kurulan ve kadrosunda deneyimli turizmcileri bulunduran Global Access internet üzerinden yerel, bölgesel ve uluslararası pazarlama yürütüyor.
Ayrıca  merkezi rezervasyon sistemleri, turizm tesisi kiralama, ortaklık, danışma veya işletmecilik yapıyor.

Global Access Travel kültür turizmine Troya'yı da katarak ülkemizi tanıtma adın önemli bir girişimde daha bulundu.

GLOBAL ACCES TRAVEL’İN NEZAKETİ MUHTEŞEMDİ

İstanbul trafiğinde araç kullanmaktan nefret ettiğim için ve Londra’da insanların underground ile eğlenceye gittiklerine özenerek eşimle birlikte metroya binerek Atarürk Havalimanı yanında bulunan  İstanbul Gösteri Merkezi’ne gittik. Eşim ilk kez böyle bir yolculuk yaptığı ve metronun bu kadar kullanışı olduğunu gördüğü için  çok memnun oldu.

Metro durağı gösteri merkezinin yanındaydı.

Kapıya doğru yürürken bizi gayet şık giyinmiş, son derece nazik ve güzel hanımlar ordusu karşıladı. Hepsi de Global Access Travel’in hanımlarıydı.

Genel Müdür Barkın Tümay, müşteri temsilcileri Gülbin İpek Toker, Nazlı Işık ve diğerleri...

O an Türk turizmine “hanım eli değmeli” diye düşünmeden edemedim. Çünkü turizm zerafet, nezaket, sabır ve konukseverlik isteyen bir iştir. Türk kadınında bu meziyetlerin hepsi vardır.

Eşimle birlikte son derece konuksever karşılandık. İşte bu karşılama gösterinin tuzu, biberi, şekeri, balı bademi oldu...

Tüm güzellikleri yaşattığı ve nazik daveti için Global Access travel ekibine yürekten teşekkür ediyorum.

Troya’ya TÜRSAB’ın davetiyeleri ile bir çok acente gelmişti. Ayrıca bir çok kuruluşun müşterileri ve yakın dostları için Troya gösterisine bilet alarak promosyon yaptıklarını gördüm.

Kültür turizmi adına önemli bir hareket olduğu için gerek kurumları, gerekse seyahat acentelerini kutlamamak elde değil..

Ancak İstanbul Gösteri Merkezi’nin efsanevi dans topluluğu Anadolu Ateşi'nin yüzyılın dans projesinin tüm güzelliklerini adeta sabote eden bir güvenlik ordusu vardi ki sormayın gitsin. Kimin hangi anlayışla buna karar verdiğine kızmadan edemedim.

 

İZLEYİCİLER TERÖRİST Mİ?

Genel Sanat Yönetmeni Mustafa Erdoğan’ın Homeros’un İlyada destanından esinlenerek  özenle hazırladığı  bir sanat olayını  izlemeye gelenleri “terörist” olarak tanımlayan “aşırı güvenlik” anlayışını kabul edemedim.

Çağımızda fotoğraf  veya video çekimi cep telefonlarıyla bile imkan dahilinde iken kapıda dikilen “body guard” görünümlü 20’ye yakın güvenlikçinin ellerinde telsizlerle sanat olayını izlemeye gelenleri "baskıncı" gibi görüp ürkütmeleri hiç hoş değildi.

Gazeteciler dahil, herkesin çantasında bulunan küçük fotoğraf makinelerini  üzerinde “emanet” altında “silah teslim merkezi” yazan bölüme bırakmalarını istemeleri rezaletin ta kendisiydi.

Çünkü herkesin cebinde fotoğraf makinelerini 10’a katlayacak yetenekte cep telefonları vardı.

İçeri girerek yerimize oturduğumuzda ise bulunduğumuz yerden çekilecek fotoğrafın hiçbir işe yaramayacağı ortadaydı.

Ayrıca salonda anons edilerek “fotoğraf çekimi, video ve ses kaydı” yasaktır şeklindeki uyarı doğruydu ve yeterliydi.

 

BARIŞ MANÇO İLE LONDRA’DA ODEON TİYATROSUNA GİTMİŞTİK

Rahmetli Barış Manço ile birlikte “Queen” grubunun konserini izlemek üzere gittiğimiz Londra’nın ünlü Odeon Tiyatrosu aklıma geldi.

Barış Manço fotoğraf meraklısıydı. Elinde fotoğraf makineleri vardı. Bende Hürriyet muhabiriydim. Bende de fotoğraf makineleri vardı.  Konser başladı. Bulunduğumuz yer en öndeydi. Fotoğraf çekmeye başladık.

Hiç kimse uyarmadı, uyarıda yapılmadı. Ancak bir görevli gelerek nazik bir şekilde “Fotoğraf çekimi yasaktır. Lütfen çekmeyin” dedi.

Biz de denileni yaptık ve konseri izledik. Ancak ne kimse fotoğraf makinemizi aldı, ne de güvenlik görevlileri bize kötü davrandılar. Yani bir uyarı yeterliydi.

Barış Manço ile dışarı çıkarken güvenlik görevlilerinin müdürü olduğu anlaşılan kişi  bize sadece teşekkür etti. Bir daha gelmek istersek uygun bir yerden fotoğraf çekmemiz için yardımcı olacaklarını söylediler. Bizce kural buydu.

 

FOTOĞRAF MAKİNELERİNİ ALMAK ÇÖZÜM DEĞİL
Troya'da da fotoğraf makinelerini almak değil, uyarı yeterli olmalı. Belki foto muhabirleri ve kameramanlar için isterlerse uygun bir yer gösterilirdi. Çünkü Troya gibi gösterilerin tanıtımını medya yapıyor. Kurumların belirlediği fotoğrafçılar veya kameramanların çektiği görüntüleri hiçbir medya kuruluşu kabul etmez. Her yayın kuruluşunun ayrı bir yayın politikası vardır ve ona uygun görüntü bekler.

Troya ile ilgilenenlerin bugüne kadar bizlere gönderdiği fotoğraflar ise bizleri hiç tatmin etmedi. Tek kare fotoğraflarla haber yapılmasını bekliyorlar. İzlemeye gelenlerin fotoğraf makinelerini almak anlamsızdı. Bizce dünya çapında Troya gibi bir gösteri için harcanan emeklere yazık oluyor.

 

GÖSTERİ PLANI DAĞITILMADI

Gösteri başladığında ışık oyunları, renkler ve dansın birleşimiyle muhteşem bir armoni izledik. Anadolu Ateşi’nin dansçılarının uyumuna hayran olduk. Böylesine güzel bir gösteriyi hazırlayanlarla gurur duyduk.

Antalya Aspendos Antik Tiyatrosun'da izlediğimiz Anadolu Ateşi, o mistik ortamda bizi etkiliyordu. Burada ise ışık oyunları ve dekor ile sadece antik ortamda değil heryerde başarılı olabileceklerini kanıtladılar.

Homeros’un İlyada destanını okuyanlar için herşey muhteşemdi.

Aşil’in bacağından vuruluşuna ve tahta atın gelişine kadar gösteriyi hazırlayanları ve dansçıları yürekten kutluyoruz.

Ancak bir şey unutulmuştu... Herkes İlyada’yı okumamış olabilirdi. Gösterinin her dansı bir olayı sergiliyordu.

Bize göre kimin kim olduğunu gösteren kuru bir broşür yerine gösterinin planını içeren ve hangi dansın hangi olayı anlattığını içeren detaylı bir tanıtım broşürü izleyicilere dağıtılmalıydı.

Bunun düyadaki örnekleri çoktur. Bir operaya bile gitseniz elinize konuyu içeren ve oyun planını gösteren bir şeyler verilir.

Hatta bu konuda daha da ileriye gidiyoruz.

Troya yıllarca dünyanın bir çok ülkesini gezecektir.
Dolaylı olarak Türkiye'nin kültür tanıtımını yapacaktır.

Şimdiden bir çok dilde bir broşür hazırlanmalıdır.

İçerisine ise Türkiye'nin tanıtımı konulmalıdır.

Böylesine bir fırsatı bir daha yakalayamayacağımızı düşünüyorum.

Geçtiğimiz yılı UNESCO  “Mevlana Yılı” ilan etti bir şey yapamadık.

Bu yıl Rusya’da “Türk Yılı” hala bir şey yapamıyoruz.

Önümüzdeki yıllar dünyada “Troya Yılı” olacaktır.

Fırsatı kaçırmayalım