Malum gazeteciler dünyanın her yerinde işsiz kalıyorlar. Türkiye’de bir de buna, ideolojik nedenlerle işsiz kalanlar ekleniyor. Hal böyle olunca, mesleğini yapan gazeteciden çok mesleğini yapamayan gazeteci birikti.
Geçen hafta işsiz kalan gazetecilerin yeni iş alanlarından söz etmiştim. İş değiştiren pek çok gazeteciden mesajlar geldi.
Bir başka gazeteci Hüseyin Gündoğdu, ki kendisi İngilizceye çok hâkim, fevkalade yetkin bir dış haberler uzmanı gazetecidir, çevirmen oldu. Pek çok kitabı Türkçe’ye çevirdi. Mesela Nike ayakkabı firmasını kuran Paul Knight’ın biyografisini de “Ayakkabı Gurusu” adıyla Türkçe’ye çevirmişti. Zevkle okuduğum kitap Pegasus yayınları’ndan çıkmıştı. Kitabı elimden bırakamamıştım.
Begüm Aylin Güven Önder ise medya dünyasında artık yapacak iş kalmayınca akademisyen oldu, bence çok iyi yaptı. Çünkü öğretmenlik hem kutsal bir meslek, hem de dünyanın her yerinde geçerli.
Buna bir örnek anlatayım.
Ayten Görgün Smith bir zamanlar Hürriyet ve Milliyet’te çok iyi bir muhabirdi, o da gazeteciliği bırakıp akademisyen olmuştu. Doktorası sayesinde, eşinin işi için gittiği Endonezya’da hemen iş teklifi aldı. Şimdi Endonezya’da bir üniversitede İngilizce medya dersleri veriyor. Demek ki orada hala gazetecilere ihtiyaç var.
Gazete dağıtımında üst düzey yöneticilik yapan Yıldırım Ünverdi ise, gazeteciliğin ve gazetecilerin vefasızlığından şikayet etti. Yıldırım abi, “Sizin meslek çok vefasız. Herkes kendini düşünüyor. Patronların ise umurunda değil, bir anda 600 kişiyi kapıya koyabiliyorlar” diye yazdı.
Yine Habertürk Gazetesi’nde köşe yazıları yazan Pınar Özyiğit ise ailesiyle Amerika’ya yerleştiğini yazmış, “Medya bitti, birçok arkadaşımız işsiz, hepsini desteklemek gerek” diyor.
Ünlü oyuncu Erhan Yazıcıoğlu, tiyatroda 52’nci yılını kutlamak için özel bir oyun yazdı. “Aklım Firarda” adlı oyununun galasını ise, çok yakın dostlarını davet ederek özel bir gala ile açtı. Ben de oyunu, Mukaddes Akça ortak arkadaşımız olduğu için, “Arkadaşın arkadaşı” kontenjanından izleyebildim. İyi ki gitmişim, çünkü davetlilerin bazıları nedense gelmemişti ve Yazıcıoğlu bile salonun boşluğundan yakındı.
Ama yine de Gencay Gürün’den Metin Akpınar’a, Nevra Serezli’den Nilgün Bengün’e, Volkan Severcan’a kadar çok önemli oyuncular salondaydı.
Yazıcıoğlu bu oyunu sahnelemek için pek çok dostunu aramış, biri hariç kimseden destek alamamış. Mesleğin “Nankörlüğü” tiyatroda da yaşanıyor.
Yazıcıoğlu’nun tiyatroda geçirdiği yılları anlattığı bu tek kişilik oyun, bir saat boyunca sizi hem eğlendiriyor, güldürüyor hem de düşündürüyor.
Türkiye’nin son 52 yılının kısa bir özetini de izlemiş oluyorsunuz.
Oyun Profilo sahnesinde, ben kaçırmayın derim.
“Aklım Firarda” oyunuyla ilgili tek ipucu vereyim. Yazıcıoğlu, aynı zamanda çok çapkın bir aktör, 10’dan fazla kez nişanlanıp, birden çok kez evlenmiş. Ve bunların öyküleri insanı kırıp geçiriyor.