ÖZKAN ALTINTAŞ- TÜRKİYE TURİZM
İSTANBUL- Marmara Skal Kulübü Başkanı Murat Yumak ve yönetim kurulu düzenlediği yemekler ile fark yaratarak Atatürk’ten anılarla dolu eski Moda Kulübü binasında Erol Evgin konseri ile Atatürk’ü andılar
Kapıları 1935 yılında Atatürk’ tarafından açılan ve başkanlığını Celal Bayar’ın yaptığı Moda Yat Kulübü’nde Marmara Skal Kulübü üyeleri ile Atatürk ile dolu bir gece yaşandı.
Atatürk’ün 1936 yılında İngiltere Kralı VIII. Edward’ı Moda İskelesi’nde karşılayarak ağırladığı tarihi Moda Yat Kulübü, bugünkü adıyla “Eski Kulüp”te Marmara Skal ve Erol Evgin konseri ile tarih yeniden canlandı.
Avustralya Sidney Skal Başkanı Teoman Aktalay Marmara Skal Başkanı Murat Yumak'a kendi bayraklarını verdi. Murat Yumak'ta Marmara Skal bayrağını verdi.
FARKLI SKAL ÜYELERİ KATILDI
Marmara Skal Kulübü Başkanı Murat Yumak açılış konuşmasında Eski Kulüp adıyla tarihi binayı yeniden hayata kavuşturan işletmeci Erkan Ulutaş’ın açılış gecesinde Avustralya Sidney Skal Başkanı Teoman Aktalay ile Bodrum, Fethiye başkanları ve üyeleri ağırladıklarını söyledi.
Yat Kulubu'nün şefi Yorgo Usta ve Moda'da doğdum burada büyüdüm ve buralıyım. Atatürk'ün aılarıyla dolu Eski Kulubü yeniden hayata geçirdiğimiz için mutluyum.
Monaco’da katıldıkları Dünya Skal Toplantıs”nda ise 2018’de Kenya’da yapılacak Dünya Kongresi öncesi yapılan etkinlikler hakkında bilgi vererek “Büyük bir reneyim yaşadık. Uluslararası kongreler Türkiye turizmi ve kurulan dostluklar için çok önemli oluyor”dedi.
HER ŞARKIDA ATATÜRK VE TÜRKİYE VARDI
Daha sonra sahne alan Erol Evgin fıkralarla, ispirilerle süslediği sevilen şarkılarını arka arkaya sıraladı. “Hep Böyle Sev” ve “Memleketim” adlı şarkıları Tüm Skal üyeleri hep birlikte söylediler. Her şarkıda Atatürk’ün anıldığı gece geç saatlere kadar salonda bulunanların katıldığı Erol Evgin şarkılarıyla sürdü.
Her köşeinde Atatürk’ten izler ve anılar bulunan eski Moda Kulübü’nün koridorları yıllar öncesinin ruhunu canlandırırdı, Moda şarkılarla inledi.
TARİHİ MODA İSKELESİ VE MODA YAT KULÜBÜ
1910 yılında Moda da yaşayan İngilizlerin kurduğu İngiliz Yat Grubu Tarihi Moda İskelesinde faaliyete başladı. Bu kulüp daha sonra Türk üyelerin katılımıyla Türk-İngiliz Kulübü adını aldı. Türk-İngiliz kulübü bir süre, sonra evvelce odun deposu olan ve Van valisi Tahir Paşanın oğlu Cevdet Bey tarafından kagir bir ev haline dönüştürülen bugünkü Eski Kulüp’ olan binaya taşındı.
Türk-İngiliz Kulübünün terk ettiği Vapur İskelesine, Leyla Asım Turgut tarafından kurulan Moda Su Sporları Kulübü yerleşti.
Ulu Önder Atatürk' ün, zamanın iktisat vekili Celal Bayar'a "Denizlere inmek medeniyetin şiarıdır." cümlesinden beş ay sonra Moda Deniz Kulübü 8 Nisan 1935’te kuruldu.
Başta Atatürk olmak üzere İsmet İnönü, İngiltere Kralı Edward, İran Şahı Rıza Pehlevi, Irak Kralı Faysal gibi önemli şahsiyetler iskeleyi ziyaret etttiler ve Moda Kulübü’nde ağırlandılar.
İNGILTERE KRALıIVIII. EDWARD
Moda’nın geçmişinde Atatürk’le bir çok anı bulunuyor. Moda Yat Kuaba’nün ilk kurulduğu yer ise Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı sonrası İngiltere ile dostluğunun kurulmasında önemli bir yer tutuyor.
Tarih ve Toplum dergisinde 07 Kasım 2014’te İngiltere Kralı VIII. Edward’ın İstanbul Günleri başlıklı yazıda şunları görüyoruz.
İstanbul, 1936’nın Ağustos ayı sonlarında, bir yandan Balkan festivali için gelen konuklarını ağırlarken öte yandan da bir başka hazırlığın içindeydi. Başta Galata Köprüsü olmak üzere, şehrin çeşitli yerlerine Türk ve İngiliz bayraklarıyla süslü taklar kuruluyor ve yollar temizleniyor; Haydarpaşa’dan Kuzguncuk’a, Kumkapı’dan Beşiktaş’a, tüm kıyı ışıklandırılıyordu.
Bütün hu hazırlıklar, “Duke de Lancastre” müstear adıyla, yanına bazı yakın dostlarını da alarak Nahlin Yatı ile Doğu Akdeniz’de özel bir geziye çıkan ve Atatürk’ü görmek için, İstanbul’a da gelecek olan Büyük Britanya Kralı VIII. Edward’ı en iyi şekilde karşılayıp, ağırlamak içindi.
O güne kadar, İstanbul’da bulunduğu sırada Atatürk’ü birçok yabancı devlet adamı ziyaret etmişti. Ama Büyük Britanya Kralı VIII. Edward’ın ziyaretinin çok özel bir anlamı vardı…
Prof. Dr. Hikmet Özdemir’in “Atatürk ve İngiltere/Bir Barışmanın Diplomatik Tarihi” adlı çalışmasının ‘Sunuş’ bölümünde, şu satırlara rastlıyoruz:
Erik Göldstein devlet ziyaretleri üzerine yaptığı sınıflandırmada İngiltere Kralı VIII. Edward’ın 1936 Türkiye ziyaretini, resmi olmamasına karşın, hasım ülkeler arasında görülen ‘barışma ziyaretleri’ arasında saymaktadır. Yine Göldstein, dünya diplomasi tarihinde hasım ülkeler arasındaki ‘barışma ziyaretleri’ türüne ilk örnek olarak, İngiltere Kralı’nın bu ziyaretini göstermektedir.
O sıralar II. Dünya Savaşı’na giden yolda, Avrupa’da değişmeye yüz tutan dengeler; faşist İtalya’nın saldırgan tutumu ve sonraları yalanlamasına rağmen, Doğu Akdeniz üzerindeki emelleri Doğu Akdeniz’deki İngiliz çıkarlarını tehlikeye sokabilirdi…
Bu tür düşünceler de İngiltere Kralı’nı, Türkiye ile ilişkilerinde dönüm noktası oluşturacak yeni bir sayfa açmak için harekete geçmeye, en azından bir nabız yoklamaya zorlamış olabilirdi.
Mustafa Kemal’in ‘Yurtta barış dünyada barış’ ilkesini uygulayan Cumhuriyet Hükümeti’nin bu girişimi olumlu karşılaması bekleniyordu ve nitekim öyle oldu: Kral, umduğundan fazla ilgi gördü…
ATATÜRK’ÜN ÇANAKKALE JESTI
İngiltere Kralı’nı karşılama, refakatle İstanbul’a getirme görevi Orgeneral Fahrettin Altay’a verilmiş, Kocatepe ve Adatepe Savaş gemileriyle Çanakkale’ye giderek VIII. Edward’ı karşılaması istenmişti. Orgeneral Altay, konuğu Bozcaada açıklarında törenle karşıladı. Kral’ın yatı Nahlin, Anafartalar’ın Suğla limanına demirledikten ve telsizle gerekli görüşme yapıldıktan sonra Altay yata çıktı ve Kral’a takdim edildi. Orgeneral Altay, Kral’a Atatürk’ün mesajı iletti.
Yat refakatindeki savaş gemileri Seddülbahir’e doğru yol alırken, Torpidolar Komutanlığından gelen bir mesaj, Krala iletildi. Mesajda şöyle denilmekteydi:
… Biraz sonra Kabatepe açıklarından Kral’ın yatı, 1915 Savaşı’nda Alman denizaltı gemisinin torpili ile batan Triumph’un üzerinden geçecektir. Eğer Haşmetmeap lütfedip bir dakika durmaya müsaade ederlerse, Türk denizcileri, kahraman İngilizlerin şanlı hatıralarını kutsamak için, denize bir çelenk atma merasimi yapacaklardır.
Kral’ın izni vermesinden sonra, muhteşem bir çelenk denize atıldı. Herkes saygı duruşuna geçti; bando, İngiliz ve Türk ulusal marşlarını çaldı.
Sancaklar selama geçtiler… Kral, sakin ve vakur, dimdik ayaktaydı. Bir ara dudaklarından, “Çok güzel düşünülmüş asil bir hareket” sözleri döküldü.
Kral, daha sonra karaya çıkarak İngiliz Mezarlığı’nı ve Mehmetçik Anıtı’nı ziyaret etti. Daha sonra, o günlerden 21 yıl önce, 1915’teki kanlı çarpışmaların yaşandığı savaş alanlarını gezdi…
İNGILTERE KRALı VIII. EDWARD DOLMABAHÇE’DE
4 Eylül 1936 günü İstanbul olağanüstü günlerinden birini daha yaşıyordu. İstanbullular kadın-erkek, genç-yaşlı, VIII. Edward’ı karşılamak için sokaklara dökülmüştü.
Yavuz ve Hamidiye savaş gemilerinin Moda açıklarında selamladığı Nahlin Yatı, saat 10.00 sıralarında Dolmabahçe Sarayı önlerine demirledi. Gerekli hazırlıkların yapılmasından sonra Kral, yata gelerek kendisini karşılayan İngiltere Büyükelçisi yanında olduğu halde, bir motora binerek Tophane rıhtımına indi.
Saatler 12.15’i gösterirken Kral, Tophane rıhtımına ayak basıyordu. Atatürk, konuğuna Fransızca “Hoş geldiniz Majeste” diyererek seslenmişti. Deniz oldukça dalgalıydı ve Kral”ın bindiği motor sürekli sallanıyordu. Kral rıhtıma çıkmak istediği bir sırada eli yere değdi ve tozlandı. O sırada Atatürk de Kral’ı rıhtıma almak üzere elini uzatmış bulunuyordu. Bunu gören Kral bir mendille elini silmek istediği bir anda Atatürk: “Vatanımın toprağı temizdir. O, elinizi kirletmez!” diyerek Kral”ı elinden tutup rıhtıma çıkarıverdi. Birleşen bu eller, o anda Türk-İngiliz ilişkileri tarihinde yeni bir dönemin başladığını dünyaya duyuruyordu.
Tophane rıhtımında bekleşen halk arasında heyecan son haddini bulmuştu. Halk beyaz çizgili koyu renkli bir elbise, açık gri bir gömlek giymiş ve siyah bir kravat takmış olan Kral Edward’ı görebilmek için çırpınırken, atlı polisler düzeni sağlamaya çalışıyordu. Kral ise halkın yürekten tezahüratını, beyaz denizci kasketini sallayarak yanıtlıyordu.
Atatürk, konuğunu sağına alarak rıhtımda bekleyen üstü açık otomobile bindi. Otomobil, Dolmabahçe, Beşiktaş, Akaretler, Maçka, Nişantaşı, Rumeli Caddesi, Osmanbey, Pangaltı, Harbiye, Taksim ve Galatasaray’dan geçip İngiliz Elçiliği’ne ulaşırken, yol kenarında birikmiş halkın yoğun ilgisi, hep sürdü…
Kral VIII. Edward, daha sonra Atatürk’ü Dolmabahçe Sarayı’nda ziyaret etti, iki devlet adamı, Saray’ın denize bakan büyük salonunda 40 dakika süreyle görüştü. Oldukça sıcak geçen bu önemli görüşme sırasında Kral, Atatürk’ü Nahlin yatında vereceği kokteyle davet etti.
Kral’ın ziyareti sırasında yanında bulunan dönemin İngiliz Büyükelçisi Sir Percy Loraine daha sonra bu görüşmeye ilişkin olarak günlüğüne şu notu düşecekti:
Açıkça görebiliyorum ki, Atatürk’ün görkemli konuğuna olan ilgisi çok yoğundu ve ilk izlenimleri kesinlikle olumlu oldu. Kralın olağanüstü mutlu bir tavrı vardır ve çevresindeki herkesi anında rahatlatıyordu. Gördüğüm kadarıyla, Atatürk de bu sıradışı çekiciliği hissetmiş, sadeliği ve dürüstlüğü takdir etmişti.
Günler öncesinden, gazetelerde denizde yapılacağı açıklanan fener alayı, o gece Kral’ın şerefine, görkemli bir şekilde gerçekleştirildi.
Saat 21.50 sıralarında, fener alayının başını çeken Kalamış vapuru, içindeki bandonun çaldığı marşla harekete geçerken onu diğer gemiler, sayısız motor ve Denizyollarının özel olarak ışıklandırdığı bir duba izledi. Bu duba üzerinde rengarenk ışıklar altında, Balkan Festivali’ne katılan ekipler Kral onuruna gösteri yaptılar.
Atatürk, konuğu ile birlikte Saray’ın balkonunda gösterileri izliyor ve tezahürat yapanları selamlıyordu. İstanbul coşku dolu bir yaz gecesi yaşıyordu. Mehtabın çıkması da geceye renk katmıştı. Yapılan gösterileri ilgiyle izleyen Kral da mutluluğunu daha sonra şu sözlerle dile getirecekti: “Ben hayatımda bu kadar güzel bir geceyi pek az hatırlıyorum!”
Kral, İstanbul’daki ikinci gününü üçü kadın, dördü erkek yedi konuğuyla birlikte, bir turist gibi kenti gezerek geçirdi. Sultanahmet’e, Ayasofya Müzesi’ne gitti.
Kapalıçarşı’ya da giden Kral, Bedesten’i ziyaret edip antikacı mağazalarına uğradıktan sonra, Çarşı’nın emektar kahvecilerinden Karabet Usta’nın hazırladığı Türk kahvesini içti.
Daha sonra yatına dönen Kral, saat 14.30 sıralarında Kilyos’a kadar bir deniz gezisi yaptı. Dönüşte, Topkapı Sarayı’na giderek Hazine Dairesi’ni ziyaret etti.
BU MILLETE HER ŞEYI ÖĞRETTIM, FAKAT UŞAKLıĞı ÖĞRETEMEDIM
Akşam yemeğini dışarıda, ‘umuma açık bir yerde’ yemek isteyen Kral’a, Park Otel’de rezervasyon yapıldı. Kral saat 21.00 sularında otele gelerek denize bakan masasına oturduğunda, yanında Bayan Simpson ve diğer konukları da vardı.
Gazeteler Kral’ın özel hayatına saygı göstererek Bayan Simpson’un varlığından söz etmemişlerdi; ama fısıltı gazetesi haberi, çoktan İstanbul’a yaymıştı. O gece, İstanbul’un tanınmış simaları, Bayan Simpson’u yakından görebilmek için, Park Otel’e akın ettiler. Tarihçi Enver Behnan Şapolyo anılarında yemekte yaşananları şöyle anlatır:
İngiliz Kralı VIII. Edward İstanbul’a Atatürk’ü ziyarete geldiği zaman, Atatürk kendisine bir akşam ziyafeti vermişti. Ziyafetten önce Atatürk “Bana İngiltere sarayında verilen ziyafetler ne şekilde olur, onu bilen birisini yahut bir aşçı bulunuz!” demiş ve sofra merasimini bilen bir zattan öğrenilerek sofra düzene konulmuştu.
Akşam Kral sofraya oturunca kendisini İngiltere’deki sarayında zannederek memnun oldu. Atatürk’e dönerek, “Sizi tebrik eder ve teşekkür ederim. Kendimi İngiltere’de zannettim” diyerek memnuniyetini bildirdi.
Sofraya hep Türk garsonlar hizmet etmekte idi. Bunlardan bir tanesi heyecanlanarak, elindeki büyük bir tabakla birdenbire yere yuvarlandı. Yemekler de halılara dağıldı. Misafirler utançlarından kıpkırmızı kesildiler. Atatürk Kral’a eğildi…
Gerisi günümüzde çoğu kişinin bildiği üzere Atatürk’ün kıvrak zekasının en iyi örneklerinden biridir: “Bu millete her şeyi öğrettim, fakat uşaklığı öğretemedim!” der
Kral Edward, İstanbul’daki son gününde önce yatla Marmara’da iki saat süren bir gezinti yaptı. Sonra da Büyükada’nın arka tarafında Yörükali Koyu’nda denize girdi. Sırada Moda Deniz Kulübü vardı: İstanbul’da yaşayan İngilizler, Kulüp’te Kral’a takdim edildiler. Kral’ı, Kulüp Fahri Başkanı ve dönemin İktisat Bakanı Celal Bayar karşıladı.
Ülkesine deniz yoluyla değil de Viyana üzerinden dönmek isteyen Kral’a, Atatürk kendi özel trenini tahsis etmişti. Daha önce Haydarpaşa’dan Sirkeci Garı’na geçirilen tren, 6 Eylül 1936 gecesi harekete hazır hale getirilmiş, bu arada Kral’ın eşyaları için bir vagon daha eklenmişti.
Konuğundan önce Sirkeci’ye gelen Atatürk, yanında Başbakan İnönü olduğu halde, trene binerek her şeyin tamam olup olmadığını kontrol etti. Daha sonra 23.25 sıralarında gara gelen Kral ve konuklarını, büyük salonun kapısında karşıladı.
VIII. Edward trene binmeden önce, İstanbul’da kendisine gösterilen ilgi nedeniyle Atatürk’e teşekkür ettikten sonra, onu İngiltere’ye davet etti. Kral aynı daveti Başbakan İsmet İnönü’ye de yaptı.
Cumhurbaşkanlığı treni, gecenin karanlığı içinde bir ışık seli halinde hızla yol alırken, Kral İstanbul’da geçirdiği üç unutulmaz günü düşünüyor, bu arada ziyaretinin de amacına ulaştığını hissediyordu. Türkiye ile İngiltere arasındaki buzlar erimiş, yaklaşan savaş tehlikesine karşı işbirliği olanağı doğmuştu…
15. BIR MILYON ASKERE BEDEL
Bir milyon askere bedel
yalansavar.files.wordpress.com
Atatürk'ün büyük bir asker olduğunu sadece bizler değil, düşmanlar bile taktir etmiştir. 1936 yılında İngiltere Kralı VIII.Edward Türkiye'yi ziyarete gelmişti. 4 Eylül 1936 günü Atatürk, Dolmabahçe Sarayı'nın salonunda İngiltere Kralı VIII.Edward şerefine bir yemek vermişti.
Yemek sırasında Kral, Atatürk'e şöyle bir soru sordu:
''Türkiye bir savaş sırasında ne kadar asker çıkarabilir Ekselans ? ''
Atatürk bu soruya şöyle cevap vermiştir:
''Bu düşmana ve savaşa göre değişir Kral hazretleri. İcabında kadınlı erkekli bütün Türkler askerdir. Fakat talim görmüş asker olarak bir milyon çıkarabiliriz.''
İngiltere Kralı VIII.Edward biraz düşündükten sonra şöyle dedi:
''Demek bir savaş çıktığında derhal iki milyonluk bir kuvvete sahip olabilirsiniz.''
Atatürk İngiltere Kralı Edward'ın yanlış hesapladığını düşünür ve şöyle der:
''Hayır umumiyetle yetişmiş asker bir milyon olur. Yani nüfusun yüzde yedi - sekizi hesaplanır.''
İngiltere Kralı hayranlıkla Atatürk'e bakar, gülümseyerek başını salladıktan sonra şu açıklamayı yapar:
''Ekselans, ben doğru hesap yaptım. Bir milyon ordunuz, bir milyonda şahsen sizsiniz. Toplamı benim dediğim gibi iki milyon olur.''