SAKARYA - Şen Piliç Yönetim Kurulu Başkanı Haşim Gürdamar, küresel krizden sadece kredi kullanan firmaların olumsuz etkilendiğini belirterek, "Genelde nakit sıkıntısı var. Yoksa tüketimle ilgili hissettiğimiz hiçbir şey yok" dedi.
Beyaz et sektörünün önde gelen firmalarından Şen Piliç'in Yönetim Kurulu Başkanı Haşim Gürdamar, küresel krizin beyaz et sektörüne etkilerini değerlendirdi. Şen Piliç'in Türkiye'de beyaz et sektöründe yer alan ilk beş firmadan biri olduğunu belirten Haşim Gürdamar, şöyle konuştu: "Türkiye'de üretilen beyaz ette pazar payımız yüzde 10. Ayrıca, İstanbul Sanayi Odası'nın yaptırdığı araştırmaya göre Türkiye'deki en büyük sanayi kuruluşları arasında ilk 200 arasına girmekteyiz." Sektörde uzun süredir bir
sıkıntı yaşandığını belirten Gürdamar, sözlerine şöyle devam etti: "Beyaz et sektörünün kendine has özellikleri vardır ve Türkiye'deki krizden bağımsız olarak ara sıra krize girebilir. Bu krizin sebepleri aşırı üretimdir. Tüketim noksanlığıdır. Şu an küresel krizin beyaz et sektörüne etkisine gelince, aslında tüketimde fazla bir değişiklik olmadı. Fakat sektördeki firmalar kredili çalışıyor. Firmalar faaliyetlerini devam ettirmek için kredi kullanıyor. Kredileri bulamadıkları için sıkıntıya giriyor.
Bir de bizim çalıştığımız bayi teşkilatından da para geri dönmüyor. Bu çok büyük bir sıkıntı. Malı alıyor, genelde vadeli olarak alıyor. Ödeme zamanı geldiğinde ödeyemediklerini belirtiyorlar. Bu da birçok firmayı büyük sıkıntıya sokuyor. Genelde nakit sıkıntısı var. Yoksa tüketimle ilgili hissettiğimiz hiçbir şey yok."
Tavuk tüketiminin 2008'de arttığını belirten Gürdamar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye'nin beyaz et tüketimi takriben 1 milyon 200 bin ton. Tavuk üretimi 2008 yılında 2007 yılına göre yüzde 20 daha fazla tüketildi. Türk halkı fazla tüketmediği için sıkıntı buradan kaynaklanıyor. Krizden evvelde sektör sıkıntıya girmişti. Şimdi finansman sıkıntısından dolayı tahmin ediyoruz firmalar üretimleri sıkmıştır. Mecburen kısmışlardır. Bir de bildiğiniz gibi bazı firmalar üretimi bırakmak zorunda kaldılar."
Sakarya'nın tavukçuluk sektöründe çok önemli bir konumda olduğunu anlatan Gürdamar, şunları söyledi: "Türkiye'de üretilen beyaz etin hemen hemen yüzde 20'si Sakarya'da üretilmektedir. O yüzden Sakarya bu olumsuzluklardan mutlaka etkilenmektedir. Bilindiği gibi bölgemizde üretim yapan firma üretimi durdurdu. Sakarya'da çalıştığı çiftlikler var. Bunlar bundan mutlaka etkilendiler. Belli yaşa o kadar olan civcivleri besleyemedikleri için imha etmek zorunda kaldılar. Türkiye'de beyaz et sektörü sanayi
konusunda büyük bir potansiyel var. Devletin bu potansiyeli değerlendirmesi gerekir. Üretimimizin bir maliyeti ver ihracatın bir maliyeti var. Mesele şu an ihracat imkanı doğdu. Dolan 1.2 iken 1.53'e geldi. Yani iyi bir artış oldu. Bunun ötesinde ihracat şansı doğdu. Devletin bu konuda destek vermesi ve bizim enerjimizi boşa harcamamızı temin etmesi lazım ve de tüccar gibi düşünüp bunların nasıl bir desteğe ihtiyacı var ihracat yapmamız sağlanmalı. Ne gibi engeller olduğunu ben fazla bilemiyorum. Bu konuda
devletin destek vermesi gerekir."
Şen Piliç'te üretimde düşüş olmadığını anlatan Gürdamar, krediyle çalışmayan firmaların küresel krizden etkilenmediğini tekrarladı. Beyaz etin ucuz bir gıda maddesi olduğunu düşündüğünü belirten Gürdamar, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Böyle de olduğu zaman halkımızda bunu tüketmeye devam edecek. Bunun için bizim üretimimizde krizle ilgili bir düşüş yok. Ama mevsimsel hareketler var. Yani Ramazan'da daha çok üretildi. Kurban Bayramı sonrası daha az üretildi. Yazın çok üretilir kışın az
üretilir. Biz buna göre program yapmışızdır. Şu an 2010 yılının programı hazırdır. Biz iki sene evvel yaptığımız programı uyguluyoruz. Şu an hiçbir değişiklik yok. 2009 yılından beklentilerimizi çok da iyi değil. Çok da iyi olmayacağını düşünüyorum."
Kendi öz kaynaklarına dayalı çalışan kredi kullanmayan firmaların sıkıntı çekmeyeceklerini düşündüğünü anlatan
Gürdamar, açıklamasına şöyle devam etti: "Önemli olan bu ortamda firmanın hayatını devam ettirmektir. Bunu sağladığı zaman firmalar nasıl olsa kriz altı ay, bir sene sonra geçecektir. Bizim şu an okul inşaatımız var. Bir endüstri meslek lisesi yaptırıyoruz. Yatırım yapmaya devam edeceğiz. Kaynağını ayırdık zaten okul inşaatımız bu yıl sonunda bitmiş olacak. Ayrıca Hendek'te bir yem fabrikası inşaatımız var. Bununda yatırımı devam ediyor ama hızlı değil. Küresel kriz yüzünden ne iş çıkarma ne de işçi alma
gibi bir düşüncemiz yok. Mevsimsel üretimlere bağlı Kurban Bayramı ertesi üretim düşüyor Ramazan ayında artıyor. Kış aylarında balığa bağlı düşüyor. Yazın artıyor. Buna bağlı olarak işçi sayımız değişiyor. Şu ana kadar işçi çıkarmadık. Kriz kendi öz kaynaklarıyla çalışan firmaları direk etkilemedi."
Kriz ortamında doğalgaz kullanmadıklarını anlatan Gürdamar, şunları söyledi: "Doğalgaz krizinden biz doğalgaz kullanmıyoruz. LND (Likit petrol gaz). Doğalgazın fiyatını devlet yükseltti. Fueloil fiyatını düşürdü. Şimdi Fueloile döndük. Anlıyorum bizi yönetenler doğalgazın bu duruma geleceğini düşünerek bizi daha önce yönlendirdi. Bu çok iyi bir şey. Fueloil kullanmaya başladık. Devletin politikası gereği sanayilerde fueloile dönüş var. Biz hesabımızı yaptığımızda fueloil daha hesaplı geliyor ve bu doğru
bir hareket ama yaz aylarında fiyatlar tersine dönüyor. Gaz fiyatları düşürülüyor. Fueloil yükseliyor. Çok iyi bir şey bu yani her konuda her yerde bunu böyle yapsa keşke diye düşünüyoruz."
Mesela ihracatta olduğu gibi Türkiye'nin dövize ihtiyacı olduğunu anlatan Gürdamar, sözlerini şöyle tamamladı: "Etrafımızda beyaz ete ihtiyacı olan ülkeler var. Bizimde bunu yapma potansiyelimiz var. Ama bu ihracatı yapabilmemiz için desteğe ihtiyacımız var. Yani bunu döviz fiyatına bağlı olarak değil de devlet tüccar gibi hesaplamalı, 200 dolarsa 200 dolar, sıfır destekse sıfır destek. Bu sistemle çalışması daha iyi olur."