Minicik virüs karşısında önemli ülkelerinin düştüğü hali görüyor musunuz?
Koskoca Amerika Birleşik Devletleri öngöremediği bu tehlikeyi yenmek için on milyonlarca insanı eve kapatmak zorunda kaldı. Oysa Amerika bu tür bir virüs salgınının olabileceğini en çok tahmin eden insanlarla dolu.
Bundan 9 yıl önce çektikleri ‘Salgın- Contagion’ filmini seyredin. Ta 2011 yılında bugün yaşadığımız her şey bire bir anlatmışlar. Üstelik bunu yapanlar, öyle bilim insanları filan da değil, para peşinde koşan Hollywood yapımcıları. Tabii ki bilim insanlarından yardım almışlardır ama senaryo eksiksiz.
Ayrıca Bill Gates bile bundan 5 yıl önce benzer tahminlerde bulunmuş.
Rockefeller Vakfı ise 10 yıl önce bir rapor yazarak bugün olacakları bir bir anlatmış.
Çin’de daha ilk salgın çıktığında istihbarat servisleri Beyaz Saray’ı uyarmışlar.
Ama burnundan kıl aldırmayan ABD Başkanı Donald Trump beyefendi her şeyi çok bildiği için tüm bu uyarıları dikkate almadı. Hatırlayın salgının çıktığı ilk günlerde de “Nisan’da hava ısınır, sorun çözülür” filan dedi. Daha da ilgincini, Amerika’da Başkan Nixon’ı deviren gazeteci olarak tanınan Carl Bernstein dün CNN’de söyledi. Hem ailesi hem Beyaz Saray çalışanları Trump’ı korona virüsün tehlikesi konusunda ikna etmek için günlerce uğraşmışlar. Çünkü Trump virüs için “Uydurma” diyormuş, ciddiyetini anlamıyormuş.
Ama şimdi ne yapıyor. Seçildiği günden beri Beyaz Saray’da basın toplantısı yapmayıp, gazetecilerden soru almayı gururuna yedirmeyen Trump, şimdi her gün basın toplantısı yapıyor. Arkasına 10 kişi toplayıp, günde 1,5 saat boyunca gazetecilerin sorularını yanıtlıyor.
Çünkü o da biliyor ki, Amerika halkı aymazlığının farkına vardı. Milyonlarca Amerikalının sağlık sigortası yok, hastanelerin tümü özel şirketlere ait, yeterli yoğun bakım ünitesi yok, yeterli maske bile yok. New York Valisi açık açık çıkıp, “Federal hükümet bize yardım etsin, yoksa ölür biteriz. 70 centlik maskeyi 7 dolara satıyorlar, maske üreticileri kamulaştırılsın” deyip duruyor.
İşte Trump tüm bu gerçekleri örtmek ve “İş yapıyor” gözükmek için de basın toplantılarında soruları bile dinlemeden gözüne kestirdiği gazetecileri azarlıyor.
Peki o kibirli Trump neden böyle bir anda her gün gazetecilerin sorgusuna dayanır hale geldi dersiniz?
Cevabı çok basit. Önünde seçim var. Kasım ayında yeniden seçilmek istiyor ve bu gidişle, seçilmesi hayal. Çünkü artık halkı, “Ekonomimiz çok iyi” diyerek kandırmasının imkânı yok. Herkes gerçekleri gördü ve içinde yaşıyor.
Benzer şeyler başka ülkelerde de yaşanıyor.
Alın size Çin. Bütün dünyanın ekonomik lideri, her ülkeye ihracat yapan dev bir anda çöktü. Bırakın dünyaya mal satmayı, Türkiye’den uyduruk maske satın almak zorunda kaldı. Meğer ülke ve yönetimi gerçekten ‘çakma’ imiş.
Alın size İtalya. Bütün dünyaya “Biz İtalyanlar” diye böbürleniyorlardı, yok Ferrari, yok moda derken her gün binlerce insanın ölümü karşısında ne yapacaklarını bilemez hale düştüler. Çünkü böyle bir ihtimali hiç düşünmediler.
Alın size İngiltere. “Avrupa Birliği de neymiş, biz Avrupa’dan büyüğüz” kibirliyle pespaye bir hale düştüler. Başbakan diye seçtikleri adam da Trump gibi günde iki defa basın toplantısı yaparak, kendini acındırmaya çalışıyor.
Geçen gün bir Fransız profesör, “Bu ülkede 2013 yılında bir milyon maskemiz vardı, şimdi depolarda neden hiç yok. Bunun hesabını birileri vermeyecek mi?” diye bağırıyordu. Belli ki, bir akıllı çıkıp ‘Maskeye ne lüzum var” deyip olanı da çöpe attırmış.
Bilir misiniz ki, İspanyol Gribi 1918-1920 yılları arasında tahminen 50 ile 100 milyon insanın ölümüne yol açtı. Ama sonunda 1. Dünya Savaşı’nın bitmesine yol açtı. Hem savaş bitti hem de her ülkede yeni bir düzen kuruldu.
Benzer bir olayı 2. Dünya Savaşı’nda da yaşadık. Savaşan her ülkede savaşın kahramanları daha ilk seçimlerde yerlerini yenilerine bırakmak zorunda kaldılar.
Öyle anlaşılıyor ki, Korona Virüsü da dünya üzerinde benzer bir etki yapacak.
Evet evden çıkmayacağız, evet kayıplar olacak ama virüs yenildiğinde, dünya da yenilenecek.
İnsana önem vermeyen ve insanlığın tümünü tehdit eden en önemli faktörleri göz ardı edenler derslerini alacaklar.
‘Salgın hastalık’, ‘küresel ısınma’, ‘nükleer savaş’, ‘mülteci sorunu’, ‘iç savaşlar’, ‘açlıktan ölenler’, ‘insan hakları ihlalleri’ ‘çevre’, ‘azınlıklar’ gibi önemli sorunlara çözüm getirenlerin önü açılacak.
Ve çağımızın filozofu Yuval Noah Harari’nin dediği gibi dünyada tek bir insanın bile önemli olduğunu artık hepimiz anlayacağız.
Çünkü o tek insan bir virüs yayarsa, hepimiz ölüyoruz.