İSTANBUL - Koç Üniversitesi - TÜSİAD Ekonomik Araştırma Forumu (EAF) Direktörü ve Koç Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, yaptıkları araştırmada yıl sonu enflasyon tahmininin yüzde 72 olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Demiralp, "İleriki aylarda bu tahmini aşağı çekebilmemiz için enflasyon beklentileri ve risk priminde kalıcı bir düşüş görmemiz lazım. Ancak atılan adımlara bakılınca aşağı yönlü revize etme ihtimalimiz zayıf görünüyor" dedi.
Cumhuriyet’ten Şehriban Kıraç’a konuşan Prof. Dr. Demiralp, Türkiye ekonomisinin önündeki en büyük zorluğu “bugünü yarına tercih eden kısa vadeli bakış açısı” olarak gördüğünü söyledi.
Ekonomi programındaki dönüşüm için “bir U-dönüşünden ziyade geçici bir yan yol” tanımlaması yapan Prof. Dr. Demiralp, “Değişime dair verilen mesajların cılız kalması, yapısal dönüşüme dair bir irade ve program sunulmaması, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın özellikle düşük faiz konusundaki görüşlerinin değişmediğini vurgulaması bu kısır döngüde takılı kalacağımıza dair endişemi güçlendiriyor” diye konuştu.
Prof. Dr. Demiralp, “Mevcut faiz artışları ile krizden çıkabilir miyiz” sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“Bizi krizin eşiğine getiren faizi indirimleri toplamda yaklaşık 10 puan olsa da bugün faizi 10 puan artırarak kriz öncesi dengeleri yakalayamayız. Ödemeler dengesi krizini engellemenin ötesinde kurda istikrar sağlamak, enflasyonu düşüremesek de artışını engellemek istiyorsak önce tüketim yerine TL cinsi tasarrufu teşvik edecek bir faiz seviyesi gerekiyor. Öte yandan böyle bir faiz seviyesine, hele de yerel seçimler öncesinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın razı olacağını sanmıyorum.
Merkez Bankası'nın ılımlı faiz artışları ve yeni atanan saygın başkan yardımcıları ile kazanacağı kredibilite döviz girişini kısmen rahatlatarak en acil dengesizlikleri ortadan kaldırabilir. Ancak enflasyonu düşük çift hanelere indirmeye ya da istihdam artırıcı sürdürülebilir büyüme patikasına geçmeye yetmez.
Bu noktada yapılması gereken kapsamlı bir istikrar programının açıklanması, kurumların etkin ve liyakatli işleyişini sağlayacak bir düzen kurulması, yolsuzlukların önüne geçecek, kapsayıcı ve rekabetçi bir üretim ortamı sağlayacak bir çerçevenin kurulmasıdır. Böyle bir ortam oluşması durumunda, tıpkı 2001 sonrasında olduğu gibi, para politikası faizleri yükseltse bile yatırımcı güveni artacağı için üretimin sekteye uğramak zorunda olmadığını görebiliriz. Lakin teoride mümkün olsa da uygulamada bu noktaya yaklaşabileceğimize dair çekincelerim var.”
“Bizim tahminimiz yüzde 72”
Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon tahminin yüzde 58’e çıkarmasını da değerlendiren Prof. Dr. Demiralp, şöyle konuştu:
“Bizim Koç Üniversitesi’nden arkadaşlarım Cem Çakmaklı ve Sevcan Yeşiltaş ile yaptığımız sene sonu enflasyon tahminimiz ise yüzde 72. İleriki aylarda bu tahmini aşağı çekebilmemiz için enflasyon beklentileri ve risk priminde kalıcı bir düşüş görmemiz lazım. TCMB’nin son iki toplantıda faizleri sadece 9 puan artırabilmiş olması, Başkan Erkan’ın basın toplantısında enflasyonu düşürme konusunda güçlü ve kararlı bir duruş sergileyememesi nedeni ile tahminimizdeki aşağı yönlü revizyon ihtimalini henüz yüksek bulmuyorum. Kurda değer kaybının enflasyona paralel devam ettiği, alım gücündeki bozulmanın sürdüğü ve geçen seneden farklı olarak bu sefer büyümenin de yavaşlayacağı bir sene öngörüyorum. Olumlu tarafından bakarsak bir önceki seneye nazaran yapılan sınırlı U-dönüşü sayesinde döviz rezervlerimizdeki kaybın kademeli olarak telafi edilmesini ve resmi enflasyonun üç haneli seviyelere çıkışının önüne geçilmesini bekliyorum.”