ESKİŞEHİR- Ünlü Japon mimar Kengo Kuma'nın mimarlık ofisi tarafından Eskişehir'in Odunpazarı ilçesi için tasarlanan Odunpazarı Modern Müze açıldı. Geleneksel Japon mimarisini çağdaş bir yaklaşımla yeniden yorumlayan Kengo Kuma, günümüzün en önemli mimarlarından. Aynı zamanda Tokyo Üniversitesi’nde profesör olan Kuma, tasarımlarında mümkün olduğunca az beton kullanmasıyla tanınıyor.
Projelerinde çoğunlukla cam, ahşap ve bambu hakim. Tokyo 2020 Yaz Olimpiyatları stadyumu da dahil çok sayıda sosyal kompleks, müze, iş merkezi, konut ve eğitim kurumu, mimara ait Kengo Kuma & Associates’in (KKAA) imzasını taşıyor. Kengo Kuma & Associates tarafından Eskişehir’in Odunpazarı ilçesine bir modern sanat müzesi yapılacağını ise iki yıl kadar önce müjdelemiştik. Heyecanla beklenen Odunpazarı Modern Müze, kısa adıyla OMM sonunda açıldı!
ODUNPAZARI MODERN MÜZE AÇILDI
Odunpazarı Modern Müze sanatseverlere kapılarını açtı. Kengo Kuma and Associates prensip olarak doğa ve mimari, bina ve bulunduğu lokasyon arasında güçlü bağlar kuran projeler yapıyor. Dolayısıyla Odunpazarı Modern Müze binası da Odunpazarı bölgesinin tarihi ve yerel dokusu göz önünde bulundurularak tasarlanmış.
Müze; Odunpazarı sivil mimarisi, Osmanlı kubbe mimarisi ve geleneksel Japon mimarisinden esintiler taşıyor. Tasarımda geometri, ışık, kümelenme ve ahşap olmak üzere 4 ana unsur öne çıkıyor. Adından da anlaşılacağı gibi Odunpazarı’nın tarihi boyunca Türkiye’nin ahşap ve kereste ticaretinde önemli bir merkez olması, yapıdaki temel malzemede ahşapın tercih edilmesiyle selamlanıyor. Ahşap elbette Kengo Kuma’nın prensipleriyle de uyumlu bir malzeme.
Kengo Kuma, müze binasının Odunpazarı’nın tarihiyle ve yerel ruhuyla olan bağlarına dair şu detayları da verdi: “Tasarıma sokak düşüncesini de katmak istedik, çünkü modern kentlerin aksine Odunpazarı’ndaki son derece belirgin sokak ölçeği binaların girinti çıkıntılarıyla oluşuyor. Geleneksel ahşap evler dümdüz, çizgi çekmiş gibi dizilmiyor; örneğin ikinci kattaki bir cumba sokaktan geçenler için gerçekten çok güzel bir görüntü veriyor. İşte bu duyguyu müzenin iç mekanına katmak istedik: kutular arasından kıvrıla kıvrıla geçen bir yol.”