İSTANBUL- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye'nin Osman Kavala davasında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 46. Maddesinin birinci fıkrasını ihlal ettiğine hükmetti. Söz konusu madde, Sözleşme'ye taraf ülkelerin, taraf oldukları davalarda AİHM'in verdiği kesinleşmiş kararlara uymayı taahhüt etmelerini öngörüyor. AİHM, Kavala'ya 7 bin 500 euro mahkeme masrafı ödenmesini kararlaştırdı. Karar bire karşı 16 oyla alındı.
AİHM Büyük Dairesi kararını Strasbourg'daki İnsan Hakları Binası'nda kamuya açık bir oturumda açıkladı.
AİHM, Türkiye hakkında ihlal prosedürü başlatılması için kararını Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne gönderecek. Komite, ilk toplantısıyla birlikte ihlale karşı nasıl bir siyasi karar alınması gerektiğini görüşmeye başlayacak.
AİHM 10 Aralık 2019'da, 18 Ekim 2017'den beri tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala'ya ilişkin olarak AİHS'in 18. Maddesinin ihlal edildiğine hükmetmişti. Mahkeme, bu durumun sona erdirilmesi için AİHS'in 46. Maddesinin 4. fıkrası uyarınca Kavala'nın derhal serbest bırakılması gerektiğine karar vermişti.
AİHM'in Osman Kavala hakkında verdiği karara tepki gösteren Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç, "AİHM konuyla ilgili olarak bugün açıkladığı kararla beklentilerimizi boşa çıkarmış ve Avrupa insan hakları sisteminin itibarının bir kez daha sorgulanmasına sebep olmuştur" dedi.
Türkiye'yi nasıl bir yaptırım bekliyor?
AİHM Büyük Dairesi, Bakanlar Komitesi'nin 2 Şubat 2022'de aldığı karar uyarınca Türkiye'nin Osman Kavala davasında AİHS'i ihlal edip etmediğine ilişkin incelemesini tamamladı ve kararını 11 Temmuz'da kamuoyuna açık bir duruşmayla duyurdu.
Türk yargıç Saadet Yüksel'in "kısmen" karşı çıktığı, diğer 16 yargıcın onadığı karara göre, Avrupa Konseyi'nin kurucuları arasında yer alan Türkiye, sözleşmenin AİHM kararlarının uygulanmasını zorunlu kılan 46. maddesini ihlal etti ve böylece yükümlülüğünü yerine getirmedi.
AİHM, 10 Aralık 2019'da aldığı kararda, Osman Kavala'nın tutuklanması ve tutuklu yargılanmasının onu susturmak ve diğer insan hakları savunucularının cesaretini kırmak amaçlı olduğunu belirtmiş, Türkiye hükümetinden Kavala'nın bir an önce serbest kalması için gerekli önlemleri alması çağrısında bulunmuştu.
Türkiye, bu kararlara uymadı ve 25 Nisan 2022'de sonuçlanan Gezi davası yargılama süreci sonunda Kavala'ya ağırlaştırılmış müebbet ve diğer 7 sanığa 18'er yıl hapis cezası verdi. AİHM Büyük Dairesi'nin kararı da Türk yargısının Kavala ile ilgili kesin kararını vermesinden sonra değerlendirildi ve kamuoyuna duyuruldu.
Kararda hangi unsurlar öne çıkıyor?
Büyük Daire'nin kararında Bakanlar Komitesi'nin başlattığı ihlal sürecinin, Kavala davasının yeniden görülmesini değil AİHM kararının uygulanmasına ilave bir katkı sağlamasını amaçladığı kaydedildi. 10 Aralık 2019 kararında, devam eden tutukluluğun Kavala'yı susturmak, diğer insan hakları savunucularının da cesaretlerini kırmak amaçlı olduğunun anımsatıldığı karar metninde, Kavala'ya karşı Türk Ceza Kanunu'nun 309 ve 312. maddelerinde dile getirilen suçlamaların makul şüphelere dayanmadığı da tekrarlandı.