Katya’nın gözüyle Türkiye

Türkiye'ye her yıl milyonlarda Rus geliyor. Acaba bunları ne düşünüyor. Ekaterina Şibanova "Türkiye benim için ne demek? " yazısında görüşünü yazdı.

Türkiye'ye her yıl milyonlarda Rus geliyor. Kimisi mutlu oluyor, kimisi mutsuz oluyor. Bazısı kötü yollara sapıyor, bazıları ise Türkiye'ye çok şey katıyorlar ve yaşamımıza giriyorlar.
Ancak hepsi de TÜrkiye'ye gelmekten memnun ayrılıyorlar vceya evlenip çoluk çocuğa karışıyorlar.
Özellikle Türkiye'ye gelen Rus kadınının düşüncelerini herkes merak ediyor. 'Acaba bizim için ne düşünüyorlar' diyor.
İşte Ekaterina Şibanova "Türkiye benim için ne demek? " yazısında görüşünü yazdı.

Ekaterina Şibanova : Türkiye benim için ne demek?


İlk defa Türkiye’ye geldiğim zaman bu ülke bana çok konuksever geldi. O zaman Türkiye benim için sadece tatil yeri demekti. Bütün turistler gibi Antalya’da plajda yatarak, denizde ve havuzda yüzerek günlerim geçti. Türkiye benim için güneş, deniz, dağlar ve harikulade doğa demek diyebilirdim.  

Daha sonra otelde kaldığım zaman ben Türk mutfağının tadına baktım. Şimdi Türkiye kelimesini duyduğumda benim gözümün önünde güzel bir kahvaltı, muhteşem bir dolma, sıcak bir mercimek çorbası ve inanılmaz lezzetli bir baklava geliyor.

Daha sonra  Türkiye’nin adetlerini yavaş yavaş öğrenmeye başladım. Hiç şüphesiz ki Türkler için en önemli şey ailedir. Bu ülkeye gelmeden önce ben Anadolu’nun başörtülü kadınlar yeri olduğunu zannediyordum.
Fakat, genelde böyle değil. Kadınların yüzde yetmişi başörtülü olduğu halde büyük şehirlerde (yani İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya) tersine, kadınların yüzde yetmişinin başları açıkmış.

Ankara’ya gelince turizm yerinden farklı olarak bambaşka bir Türkiye gördüm. Ankara, öğrencilerin yoğun olduğu, devletin merkezinin bulunduğu,  çok düzgün ve ciddi bir şehir. 

Türkiye’nin başkenti benim için sakin Kuğulu park, kalabalık Kızılay, romantik Bahçelievler ve tepelik Çankaya demektir. Gözlerimi kapattığı zaman ben Ankara’yı yeşil ve kırmızı renklerle görüyorum. Çünkü her yerde yeşil ağaçlar ve kırmızı çatılar var. 

Anıtkabire gittikten sonra ben Atatürk’ün hayatı ile ilgilenmeye başladım. Bana göre çağdaş Türkiye Atatürk demektir. Onun reformları olmasaydı Türkiye’ye şimdi modern bir ülke denilemezdi. 

Bunların dışında Ankara bir müze merkezidir. Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ni ziyaret ettikten sonra, Türkiye’nin birçok kültürlerin beşiği olduğunu öğrendim. 

 

Kesinlikle Türkiye benim için tarih demek. 

İstanbul’da Dolmabahçe ve Topkapı Sarayı, Aya Sofya ve Mavi Cami, Galata Kulesi ve Kız Kulesi’ni gördükten sonra bu düşüncem daha derinleşti. İstanbul elbette Türkiye’nin kalbi. Ama İstanbul, her şeyden önce Boğaz’da oturan bir şehir, büyük köprüler, vapurlar, iskeleler ise bu şehrin ruhu…

Ve üstelik İstanbul Türkiye’nin kültür merkezi. 

Benim çok sevdiğim Türk müziğinin, dansının ve tiyatrosunun merkezi İstanbul’da  bulunuyor.

Fikrimce bu şehir, Taksim’de sabahleyin sıcak bir simit, İstiklal caddesinde bir gezinti, Çiçek pasajında bir akşam yemeği, Bağdat caddesindeki lokantalar demektir.

Ancak Türkiye bir kelime ile tarif edilmez.
Dünyada benzeri olmayan bu ülkeyi herkes kendine göre anlıyor ve her defasında yeni bir şeyler öğreniyor...

Manşetler

Turizm yatırımcıları İstanbul TIF 2024’te buluşuyor
ITB Berlin 2025: Seyahatin Geleceğine Açılan Bir Kapı
“Kadın kadına turlar” yükselen trend haline geldi
Acentelerin şimdiden hazizlemesi gereken 10 yol
Dominik, ziyaretçiler için girişi basitleştirdi
Yüksek uçak biletleri "her şey dahil tatil"i pahalı yapacak
Özel adalar Cruise Line gelirlerini tetikliyor
Cancun Havalimanı’na 400 milyon dolar yatırım
İpek Yolu'ndaki İki Kayıp Şehrin Kalıntıları Bulundu
Babil tabletlerine göre Nuh'un gemisi Türkiye'de