ESRA ALKAN
İSTANBUL - İstanbul Gedik Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Ana Bilim Başkanı Dr. Öğr. Üyesi H. Uğur Öncel’in aynı üniversiteden Lisansüstü Eğitim Enstitüsü öğrencisi Güneş Alp Cengiz ile birlikte yazdığı “Kars çevresindeki tarihi eserleri depremlere karşı ne kadar koruyoruz?” adlı kitap tarihi eserlerin korunmasına ilişkin önemli bilgiler içeriyor.
İngilizce ve Türkçe yayınlanan bu kitap, dünya araştırmacılarının ve bilim insanlarının şaşırtıcı derecede ilgilerini çekti. Bilim insanları için oluşturulan yayın kuruluşu ResearchGate’in 2024 yılında yayınlanan araştırmasında okurlarının oyları ile % 91’in üzerinde puan aldı
Lambert Publishing’de yayınlanan kitap Kars’ın MÖ 4000-5000 yıllarından başlayıp günümüze gelen tarihi değerlerini, yapıları üzerinden inceleyip hangi malzemelerin nasıl olup da bu günlere gelebildiğinin yanında, geçirilen tarihsel dönemlerin olaylarına da ışık tutarak günlük hayatın içinde bizzat kullanılan bu yapıların geleceğe miras kalması için restorasyon çalışmalarının önemini anlatıyor.
‘Kars Çevresindeki Tarihi Eserleri Depremlere Karşı Ne kadar Koruyoruz’ sorusunu çok geniş bir araştırma ile her yönden irdeleyen kitap ile Kars’ı Kars yapanlara ve yarattıklarına hem teşekkür hem günümüz ilgililerine bir çığlık olarak görülebilir.
Farklı disiplinlerden ve coğrafi konumlardan yazan bilim insanlarının birbirinden haberdar olduğu ReserarchGate gibi platformlar araştırmacıları güçlendirdiği kadar dünyamız için de hayati önem taşıyor.
Kitap diyor ki; “Bu yapıları inceledik, envanterlerini çıkardık, zamana ve depremlere karşı direngen bu yapılar artık çok yorgun; restorasyonları bir an önce yapılmalı ve Kars’ın şehir dokusu bozulmamalı. Duyun beni.”
Akıcı bir dile sahip kitap meraklı okuru hemen ele geçiriyor.
Adını Gürcüce ‘Kari’, Türkçe ‘Kapı’ sözcüğünden alan Kars İlimizin toprak yapısıyla başlayıp MÖ 4000-5000’lerin yaşayan topluluğu Hurriler, Urartular, İskitler, Persler ve Karsaklarla Sasani Dönemi, Selçuklular, Gürcü hakimiyeti, Moğol istilası, Karakoyunlular, Akkoyunlular derken Osmanlılara (1534-35) geliyor kitap. Devir, Kanuni Sultan Süleyman devridir.
Gelelim Rusların 17. Yüzyıldan beri Doğu Anadolu’nun ele geçirilip sıcak denizlere inme hevesine…
Osmanlı ve Rus ordularının defalarca karşı karşıya gelip nihayetinde 7 Temmuz 1828’de kenti ateşe vermeleri de var kitapta, 1878’de 93 Harbi denilen (Rumi Takvimde 1293 yılıdır çünkü) 40 yıllık Rus işgali de…
İşte o dönemde Rus Çarı 1. Petro Garnizon Şehri olarak yeni baştan Baltık Mimari üslubuyla yaptırmıştır bugünkü Kars’ı ve şimdi gerek okul gerek kamu binaları olarak hayatın içinde olan fakat korunması önemle gereken binalar da bunlardır.
Kars’ı Izgara sistemli şehir planına uygun tasarlayan İtalyan şehir plancısı ve mimarı Domeniko Trezini’ye selam olsun.
Bugün taş köprüleri, hamamları, sarayları, kiliseleri, camileri, konakları, üzerinde yürünen sokakları, caddeleri, kaldırımlarıyla bu özel mimariye sahip şehrimiz için hepimiz elimizden geleni yapmalıyız. Restore edilmeye muhtaç yapılarımız sadece bizim değil tüm insanlığın.
Hiç çivi kullanmadan taş ve ahşaptan yapılan Katherina Köşkü gibi köşkler, kireç suyunda eritilen madeni boyayla yapılan freskler (duvar resimleri), taş, kerpiç, tuğla, ahşap gibi geleneksel malzemelerin kullanıldığı kervansaraylar çok dikkatli kullanılması gereken nadide eserlerden.
Mimari yapı örneklerini resimlerle veren bu zevkle okunan araştırma kitabı günümüz duyarlı insanına olduğu kadar kültürel değerlerimize sahip çıkmakla görevli devlet adamlarımıza ve tabii ki dünyadaki araştırmacılara önemli bir kaynaktır.
Kitabın 23. Sayfasında açıklıkla anlatılan harçlar, kullanılan doğal taşlar, fırınlaması iyi yapılmış kilden üretilen tuğlalar, örülme düzenleri ve malzemeleri insanı hayran bırakıyor.
Ayrıca, analiz, onarım ve güçlendirme yöntemleri, yapı zemin araştırmaları, ultrases yöntemleri, radyoaktif yöntemler, laboratuvar çalışmaları, dünyada tarihi binalara uygulanan depreme dayanıklılık/ölçüm yöntem örnekleri ile dünyada ve ülkemizde günümüze kadar geçirilen depremler ve sonuçlarına kadar çok detaylı bilgilere yer verilmiş kitapta.
SORMAZSAK VİCDANIMIZ BİZİ ÇARPAR:
Yükleri yatay ve düşey olarak belli noktalara yönlendirip taşıyan MÖ 3000 yılında Sümerlere ait mezarlarda ilk örneklerini gördüğümüz Kars’taki kemer yapılar bugünlere kalırken yüzyılımızda yapılan binalarımız patır patır neden yıkılır? Mimarlarımız mühendislerimiz bir zamanların ‘Yöneticimiz Uyuyor mu’ reklâmlarındaki gibi uyuyorlar mı?
Sadece bu kitap dahi yapılmış ve yapılacaklarla ilgili elimizde muhteşem bir kaynak ise yapamamak gibi bir bilgisizliğin olabileceğini düşünmüyoruz. Hesap ortada mı?
İngilizce ve Türkçe yayınıyla dünyaya ışık olan bu değerli çalışma yurdumuz ilgililerine de ışık tutar mı? Hareket başlar mı?