İSTANBUL- Gökyüzü Haberci TV'de Konuşa Konuşa'da Gülten Sarı'nın konuğu hem askeri hem de sivil havacılık sektöründe çalışmış kaptan ve öğretmen Pilot Bahadır Altan'dı. Altan, İstanbul Havalimanı'nda yaşanan ve kış aylarında katlanarak artması beklenen sorunları Ahval için değerlendirdi. Yusuf Zengin ise Gökyüzü Haberci'de sohbetten çıkan çarpıcı başlıkları şöyle yazdı.
Uzmanların, uygun olmayan yer, zemin, çevresel ve meteorolojik faktörlere dair tüm uyarılarına rağmen inşa edilen İstanbul Havalimanı, son günlerde pistlere inemeyen havada turlamak zorunda kalan ya da Tekirdağ'daki Çorlu Havalimanı'na yönlendirilen uçaklarla gündemde. Konuşa Konuşa'da Gülten Sarı'nın konuğu hem askeri hem de sivil havacılık sektöründe çalışmış kaptan ve öğretmen Pilot Bahadır Altan'dı. Altan, İstanbul Havalimanı'nda yaşanan ve kış aylarında katlanarak artması beklenen sorunları Ahval için değerlendirdi.
Kaptan Pilot Altan'ın açıklamalarının satırbaşları ise şöyle:
"Rüzgar lokal bir hadise, konu bununla gündeme geliyor ancak bunun öncesi var. 3. Havalimanı'nın inşası boğaza yapılan köprülere benziyor. Üçüncü köprüyü yapıp birinci köprüyü kapatırsanız İstanbul'a ne olursa, şu anda havacılık açısından üçüncü havalimanını yapıp Atatürk Havalimanı'nı kapatan bu anlayış, İstanbul'a bir kötülüğü yaptı.
Aksayan, insanları zorlayan, oradan uçmak zorunda olanları maddi kayıplara uğratan, havalimanı inşasında da 58 işçiyi öldüren bütünlüklü bir kötülük üçüncü havalimanı.
YETERSİZLİK ALTYAPIDAN KAYNAKLANIYOR
Rüzgarlar çok seri bir şekilde yön değiştirebiliyor ve şiddeti de değişebiliyor. Bundan kaynaklanıyor. Ancak esas sebep, altyapı bu tür krizlere bu tür meteorolojik hadiselere tolerans sağlayan, alternatifler üreten bir altyapı değil. Üçüncü havalimanının yetersizliği buradan kaynaklanıyor. Aynı rüzgar Atatürk Havalimanı'nda da oluyordu ancak büyük sorunlar yaratmıyordu çünkü Karadeniz kıyısında seçilen yer açısından çok daha büyük oranda bu meteorolojik hadiseler yaşanıyor.
UÇAKLAR MECBUREN ÇORLU'YA YÖNLENDİRİLİYOR
10 uçak mesela pas geçince trafik allak bullak oluyor. Bir de alternatifi yok. Uçak bir meydana iniş yapamazsa alternatif bir meydana giderler. Alternatifi Atatürk Havalimanı gibi bir imkan kapanmış durumda. Çorlu ve Sabiha Gökçen var. Sabiha Gökçen de limitini doldurmuş durumda. Çorlu'ya yönlendiriliyor uçaklar.
ŞİRKETLERE EK MALİYET YÜKLENİYOR
Havacılık çok düşük bir kar marjı ile çalışan bir sektör. En büyük maliyet unsuru yakıttır. Yakıt 30 dakika yerde ilave bir çalıştırmayı gerekiyorsa, toplamda yüzde 10'la çalışan bir şirket için yüzde 1'lik bir maliyet artışı çok büyük bir yüktür. Üçüncü havalimanı buradaki şirketlere böyle bir maliyet yükü yüklemiş durumda.
Yerdeki harcanılan yakıt ve zamanın bu sefer inişe gelen uçaklar havada tur atıp bekleyerek harcıyor. Kış koşullarında bu tür sorunlar daha fazla yaşanacak. Kış gelince daha büyük problemlerle karşılaşacak üçüncü havalimanı. Ülkeye yapılan bir kötülüğün sonuçları çok daha görünür hale gelecek.
Bir rant uğruna bu ülkeye büyük bir kötülüğe imza attılar. Binali Yıldırım Ulaştırma Bakanıyken bu projelere imza atıldı.
DÜŞEN UÇAKTAKİ SIR
Isparta'da 2007'de düşen bir Atlasjet uçağı -Worldfocus'la ortak- vardı. Mahkeme kanıtlarıyla ispatlanmış bir örnek. Bu uçak kazasının sorumluları mahkeme tarafından yargılanıp mahkum edildi. Biri dönemin Sivil Havacılık Genel Müdürüydü. Görevini kötüye kullanmaktan mahkum oldu. Kazanın sebebi şuydu: World Focus denen şirket daha önce sivil havacılık uzmanları tarafından denetlenmiş ve 'bu şirketin çok büyük eksikleri var, kapatılması lazım, uçuşların durdurulması lazım' demelerine rağmen izin verildi.
Altı ay sonraki ikinci denetlemede çok büyük eksiklikleri olduğu için kapatılması istendi ancak Sivil Havacılık Genel Müdürü bunları dinlemedi ve iki ay sonra kaza oldu.
İzin verme nedenleri şu: Bu uçağın kuyruk numarası TC AKP idi. Bu denli işbirliği halinde, kayırılma olduğu için 57 insan bu kazada öldü.
KAZALAR GELİYORUM DEDİ
Havacılıkla ilgisi olmayan birini sivil havacılığın başına getirip atarsanız bunun sonucunda 2007'de Isparta, 2009'da Amsterdam kazası yaşanır.
Korkumuz şu: Üçüncü havalimanında şeffaflık yok, kamu denetimi yok, protesto eden işçiler tutuklanıyor. Gerçekler örtülüyor. Rüzgar biraz ters yönde esince oluşan aksaklıklarla kamuoyu bunun farkına varıyor. Yıllardır bizim dilimizde tüy bitti, 'yapmayın etmeyin' diyenler ekolojistler, havacılar, ekonomistler herkes uyardı. Hepsine kulak tıkıldı. Milyarlarca euro akıtarak bu ülkeyi ekonomik açıdan da zarara sokarak dayattılar bu havalimanını.
KIŞ AYLARI DAHA SORUNLU OLACAK
Korkarım kış aylarında çok daha büyük hadiselere gebe üçüncü havalimanı. Sisin, yağışın, buzlanmanın çok daha yoğun yaşandığı Karadeniz kıyısında uçaklar kışın çok daha büyük hadiselerle karşılaşacaktır.
Yolcular çok büyük zaman kaybı yaşayacaklar.
Bedelini ekonomik olarak tüm ülke ödeyecek.
Türk Hava Yolları (THY) en fazla etkilenecek bu tablodan. Aynı özelleştirmelerle yaptıkları gibi, THY zarar ediyor diyerek yabancılara satabilirler.
EN BÜYÜK ZARARI THY GÖRÜR
THY'yi batırma yönünde bir etkisi bile olabilir. Maliyetlerin artışı, yolcunun kaçışı. Transit yolcular açısından İstanbul bir merkez. Hem Ortadoğu'dan hem birçok yerden yerel uçaklarla gelen yolcular buradan bağlantılı seferlerle Uzakdoğu ve ABD'ye gidiyor. Bu merkez özelliğini yitirirse İstanbul, THY tamamen buna yatırım yapmış bir şirket, çok büyük zarara uğrar ve korkarım sonuçları da çok kötü olur.
Benzer şekilde Alitalia Roma'da başka bir meydana taşındığı için satılmak zorunda kaldı, devlet havalimanı olmasına rağmen. THY için de böyle bir risk var."