“Kaplumbağa Terbiyecisi” tablosu aile kavgasına karıştı

Suna ve İnan Kıraç koleksiyonunda yer alan Osman Hamdi Bey’in “Kaplumbağa Terbiyecisi” adlı tablosu yine bir aile kavgasının ortasında kaldı.

İSTANBUL-Türk sanat tarihinin en önemli eserlerinden sayılan  ve Suna ve İnan Kıraç koleksiyonunda yer alan Osman Hamdi Bey’in “Kaplumbağa Terbiyecisi” adlı tablosu yine bir aile kavgasının ortasında kaldı.
Yıllar sonra İnan Kıraç ile kızı İpek Kıraç arasındaki miras kavgası Kablumbağa Terbiyecisi adlı eserin benzer bir kaderi yaşadığını akıllara getirdi. Hürriyet'ten İhsan Yılmaz köşe yazısında "Aile kavgalarının ortasında kalan tablo Kaplumbağa Terbiyecisi" başlıklı yazı kaleme aldı.

Yılmaz'ın yazısının tamamı şu  şekilde:

"Türk sanatının en tanınan eserlerindendir Osman Hamdi Bey’in ‘Kaplumbağa Terbiyecisi’ tablosu.

Bilinen iki versiyondan ilki, yani bugün Pera Müzesi’nde sergilenen ‘Kaplumbağa Terbiyecisi’, oldukça maceralı bir yolculuğun sonunda almıştı müzedeki yerini.

Pera Müzesi’nin kurucusu Suna ve İnan Kıraç çiftinin kızları İpek Kıraç ile Suna Kıraç’ın vefatından sonra babası İnan Kıraç arasında basına yansıyan miras kavgası bana tablonun yıllar önce ortaya çıkış hikâyesini hatırlattı.

Çok fazla kişinin bilmediği bu hikâyeyi geçen yıl Ateş Yalazan arkadaşımız Hürriyet’teki Arşiv Balıkçısı köşesinde kaleme almıştı.

Osman Hamdi Bey’in 1906 yılında yaptığı ‘Kaplumbağa Terbiyecisi’nin yıllar sonra ortaya çıkışı ne yazık ki trajik bir olaya dayanıyor ve Şişli Halaskargazi Caddesi üzerinde bugün hâla ayakta duran Sarı Köşk’e kadar uzanıyor.



ARKADAŞININ OĞLUNU MANEVİ EVLAT BİLDİ

Hikâye, Ünyeli varlıklı bir ailenin çocuğu olarak 1895’te dünyaya gelen Saim Birkök’ün asteğmen rütbesiyle katıldığı 1. Dünya Savaşı’nda yaralanınca Kayseri’de hastanede tedavi gördüğü günlerde başlıyor.

Burada tanıştığı Şakir Gökdoğan ile samimi arkadaş oluyorlar. Hatta arkadaşı askerden sonra doğan oğluna Saim adını veriyor.

Saim Birkök adaşını evlat yerine koyuyor yıllar içinde ve Saim Gökdoğan’ın başta İTÜ ve sonrasında İsviçre olmak üzere mühendislik eğitimi almasını sağlıyor.

Türkiye’de iş kurması için pek çok kez sermaye veriyor, işine ortak ediyor. Ancak Gökdoğan’ın sefahate ve kumara olan düşkünlüğü armatör Saim Birkök’ü de zor durumda bırakacak raddeye geliyor.

3 Haziran 1966 günü, Saim Bey, Fener’deki tersanede buluştuğu manevi oğlunu, aralarında kaçıncı kez yapıldığı belli olmayan bir para tartışmasından sonra tek el ateş ederek öldürüyor.

PROF. MUSTAFA CEZAR SAYESİNDE KURTULDU

Cinayetin ardından Saim Birkök tutuklanırken sahibi olduğu yerlerin bir kısmı haraç mezat satılıyor ve Şişli’deki Sarı Köşk de mühürleniyor.

Bu sırada daha sonra Osman Hamdi Bey üzerine kitap yazacak olan Prof. Mustafa Cezar, Şişli’deki o köşkte ünlü ressamın eserleri olduğunu öğrenir ancak köşk mühürlüdür. Sultanahmet Cezaevi’nde tutuklu olan Birkök’ü ziyaret eder ve köşke girme izni alır.

Hâkim, zabıt kâtibi, avukat ve fotoğrafları çekecek gazeteci Hamit Kınaytürk ile birlikte köşkün kapısını açtıklarında Türk sanat tarihinin seyrini değiştirecek pek çok önemli eserle karşılaşırlar.



Biri ‘Kaplumbağa Terbiyecisi’ olmak üzere beşi Osman Hamdi Bey’e ait, 200’den fazla Türk resmi vardır köşkte. Pek çoğu o izin sayesinde kurtulur. Fotoğraflar çekilip zabıtlar tutulduktan sonra kapı mühürlenir ve 20 yıl sürecek bir karanlığa gömülür.

Cezaevine girerken yapılan kontrollerde kanser olduğu anlaşılan Saim Birkök ceza almadan tahliye olur ve 1971’de kanser nedeniyle hayatını kaybeder.

20 YIL SONRA IŞIĞA KAVUŞTU

Vasiyetinde mal varlığını eğitimde harcanmak üzere adına kurulacak vakfa bırakmıştır. Ancak ortaya çıkan varisler ve açılan davaların sonucunda vakıf tam 20 yıl sonra kurulabilir.

Aradan geçen 20 yıllık sürede pek çok eser ya kaybolmuş ya da zarar görmüştür. ‘Kaplumbağa Terbiyecisi’ de Osman Hamdi’nin tablosunda pencereden verdiği ışık dışında doğal ışığa 20 yıl sonra kavuşur böylece.

Tablo, Birkökler Vakfı’na gelir sağlamak için 1990’da müzayedeye çıkar ve iş insanı Erol Aksoy tarafından 1 milyon dolara satın alınırarak İktisat Bankası koleksiyonuna dahil olur.

10 yıl sonra BDDK İktisat Bankası ile birlikte tabloya da el koyar ve 2004 yılında tekrar yapılan müzayede ile 5 milyon dolar gibi o dönem için rekor bir fiyata Suna ve İnan Kıraç koleksiyonuna katılarak Pera Müzesi’ndeki yerini alır.

İnan Kıraç son olarak verdiği bir söyleşide kızı İpek Kıraç’ın soyadını kullanmasını istemediğini, bütün mal varlığını eğitimde harcanmak üzere vakfa bırakacağını açıklamıştı.

Yaşanan bütün bu gelişmeler büyük ihtimalle ‘Kaplumbağa Terbiyecisi’nin geleceğini etkilemeyecektir ama kaderin garip cilvesi ünlü tabloyu yıllar sonra bir aile anlaşmazlığıyla yine baş başa bıraktı."

Manşetler

Atina'daki en iyi restoranlar
Dünyanın en engelli dostu havayolu Air New Zealand
Murat Muratoğlu: Kazıkların şahı havalimanları!
Avrupa ve Asya arasında bulunan minik ada
Floransa’nın gizli geçidi Vasari Koridoru, halka açıldı
Almanya'dan başka ülkelere göç mutlu ediyor
Paris ve  Berlin yüksek hızlı tren ile 59 avrodan bağlandı
Muğla'da helikopter hastaneye çarptı: dört ölü
Archer Aviation hava taksileri için üretim tesisini tamamladı
Uçakta öfkeli yolcuyu sakinleştirme LEAP tekniği