'İstanbul Havalimanı'nda mahsuplaşma gündeme gelebilecek'

Fuat Oktay: Kovid-19 salgını nedeniyle ulusal uçak seyahatleri ülkemizde de azalmış olduğundan, ortalama yıllık kira bedelinin çok çok altında bir garanti ödemesi veya mahsuplaşması gündeme gelebilecektir

ANKARA- Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) ile hizmete sunulan İstanbul Havalimanı'ndaki garanti ödemesine ilişkin "2020 yılında Kovid-19 salgını nedeniyle uluslararası ve ulusal uçak seyahatleri tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de azalmış olduğundan, ortalama yıllık kira bedelinin çok çok altında bir garanti ödemesi veya mahsuplaşması gündeme gelebilecektir" dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı  Ç 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'ne ilişkin sunumunda, gelecek yıl hedeflenen yüzde 5.8'lik büyümeyle birlikte iktisadi faaliyetteki hızlı toparlanma ve bunun sonucunda iş gücüne katılım ve istihdam oranlarında iyileşme kaydedilmesini öngördüklerini söyledi.

İktisadi güven ortamının güçlenmesi sonucunda ertelenmiş yatırımların hayata geçirilmesi ve üretimdeki artışla birlikte, istihdam teşviklerinin etkili bir biçimde uygulanmaya devam edileceğini belirten Oktay, beceri envanterinin çıkarılması, iş-beceri uyumunun artırılması, mesleki eğitim programlarının beceri temelli olarak güncellenmesi, dijitalleşmeye uyumun hızlandırılması, etkin kariyer danışmanlığı ve aktif iş gücü programlarının hedef odaklı uygulanması gibi yapısal adımlar atacaklarını anlattı.

Bu çerçevede 2021 yılında 2020 yılına göre istihdamın 1 milyon 598 bin kişi artması ve işsizlik oranının yüzde 12.9'a gerilemesinin beklendiğini ifade eden Oktay, 2019 yılında gıda fiyatlarındaki olumlu seyir, ılımlı talep şartları, enflasyon beklentilerinde iyileşme ve maliyet baskılarının ortadan kalkmasıyla birlikte TÜFE yıllık artış hızının ivme kaybederek yüzde 11.8 seviyesine gerilediğini dile getirdi.

Fuat Oktay, "2020 yılında ise kurlardaki hareketler ve gıda fiyatlarındaki görece yüksek seyir, TÜFE yıllık artış hızındaki ivme kaybını ortadan kaldırmış ve yıllık tüketici enflasyonu kasım ayında yüzde 14 oranında gerçekleşmiştir. Son dönemde gerek toplumun farklı kesimleri ile yapılan geniş katılımlı istişarelerin sonucu olarak geliştirilmekte olan gerekse Yeni Ekonomi Programı'nda öngörülen politikaların hayata geçirilmesiyle enflasyonun kalıcı olarak düşük ve tek haneli seviyelere indirilmesi temel hedeflerimizdendir." diye konuştu.

'YEP HEDEFLERİMİZİ YAKALAYACAĞIMIZI ÖNGÖRMEKTEYİZ'

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, Kovid-19 salgınının, Türkiye'nin en büyük ihracat pazarı olan Avrupa ülkelerinde ekonomik aktivitede oluşturduğu yavaşlamanın dış talebi olumsuz etkilediğine dikkati çekti.

Oktay, "2019 yılında 180.8 milyar dolara yükselen yıllık ihracatta 2020 yılında YEP hedeflerini yakalayacağımızı hatta üzerine çıkacağımızı öngörmekteyiz. 2021 yılı ihracat hedefimiz ise 184 milyar dolardır" dedi.

Tasarım ve yüksek teknoloji alanında Türkiye'nin elde ettiği gelişmelerin henüz ihracata istenilen düzeyde yansımadığını dile getiren Oktay, yüksek katma değerli ürün ihracatının artırılmasına dönük çalışmaları yoğunlaştıracaklarını ifade etti.

Fuat Oktay, Türkiye'nin salgın sonrası süreçte küresel ticaretteki ve tedarik zincirlerindeki değişimlere yeni nesil uygulamalarla uyum sağlayarak küresel ticarette önemli bir aktör olmaya devam edeceğinin altını çizdi.

Küresel turizmin durma noktasına gelmesi sonucunda salgın öncesi dönemde yıllıklandırılmış olarak 30 milyar doları aşan seyahat gelirlerinin 2020 yılında keskin bir düşüşle 10 milyar dolar seviyelerinde gerçekleşeceğini öngördüklerini bildiren Oktay, 2021 yılında ise salgının etkisinin hafiflemesiyle turizmdeki toparlanma sonucunda seyahat gelirlerinin artmasını öngördüklerini söyledi.

Cari işlemler açığının GSYH'ye oranının 2021 yılında yüzde 1.9 olarak gerçekleşmesinin beklendiğini belirten Oktay, salgının olumsuz etkilerini en aza indirmeye dönük erken dönemde alınan önlemler sayesinde bankacılık sektörünün sağlıklı bir şekilde çalışmaya devam ettiğini, yayımlanan göstergelerin bankaların sağlamlığını teyit eder nitelikte olduğunu vurguladı.

Türk bankacılık sektörünün ortalama sermaye yeterliliği oranının eylül 2020 itibarıyla yüzde 19.4 ve çekirdek sermaye yeterliliği oranının yüzde 14.8 ile oldukça yüksek bir seviyede gerçekleştiğine işaret eden Oktay, sektörün likidite, yabancı para pozisyonu ve kaldıraç oranı gibi göstergelerinin de uluslararası standartların öngördüğü asgari düzeylere göre oldukça yüksek seviyelerde olduğunu belirtti. Oktay, "Bankalarımızın 2020 yılı eylül ayı itibarıyla öz kaynak kârlılığı yüzde 12.3, aktif kârlılığı ise yüzde 1.2 olarak gerçekleşmiştir. Söz konusu oranlar sektörün güçlü finansal yapısını işaret etmektedir" dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, kredi piyasaları kullanılarak reel sektörün desteklenmesinin sadece Türkiye'ye özgü bir durum olmadığını, olağanüstü şartlar nedeniyle gelişmiş ve gelişmekte olan çok sayıda ülkenin, ticari kuruluşların ve tüketicilerin korunması amacıyla kredi kullandırmaya dönük düzenleme esneklikleri veya kredi destek paketleri gibi tedbirleri uyguladığını anlattı.

Salgın sürecinde kamu sermayeli bankaların çiftçi, esnaf, KOBİ, yatırımcı ve reel sektörün yanında olduğunu ancak bunu yaparken temel bankacılık uygulama ve prensiplerinden sapmadığını ifade eden Oktay, kamu sermayeli bankaların başta Sermaye Yeterlilik Rasyosu olmak üzere genel kabul görmüş bankacılık standartlarına gösterdiği güçlü uyumun, bunun en somut kanıtı olduğunu vurguladı.

Oktay, BDDK tarafından istenen minimum sermaye yeterlilik rasyosunun yüzde 12 olduğunu anımsatarak, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Üç büyük kamu bankamız ise 2020 yılı eylül ayı itibarıyla bu oranın çok üzerinde, yüzde 15 ila 18 arasında değişen sermaye yeterlilik rasyosu oranlarına sahiptir. Bir diğer önemli gösterge olan takibe dönüşen krediler oranında ise bankacılık sektör ortalaması yüzde 4,1 iken üç kamu bankamızda bu oran yüzde 2,10 ile yüzde 3,73 arasında değişmektedir.

Diğer ülkelerdeki takibe dönüşen krediler oranlarına baktığımızda Türkiye'nin çok üzerinde olduğunu görüyoruz. Örneğin İtalya'da yüzde 6,1, Hindistan'da yüzde 9,2, Rusya'da yüzde 9,3, Yunanistan'da ise yüzde 31,3'tür. Ayrıca, bu süreçte kamu bankalarımızın reel sektöre verdikleri güçlü desteğin yanında karlılık oranlarını da korudukları görülmektedir."

Bu süreçte Türkiye Varlık Fonu (TVF) ile Hazine ve Maliye Bakanlığının kamu bankalarının arkasında durduğunu ve pay sahipliği sınırları içinde gerekli desteği sunduğunu belirten Oktay, bunun, doğal ve istenen bir durum olduğunu, bankacılık sistemine bakışlarındaki rasyonel duruşun bir tezahürü olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Fuat Oktay, "Ülkemizde yıllardır özel sermayeli bankalar hangi uygulama, düzenleme ve standarda tabi ise kamu sermayeli bankalarımız da bunlara tabi olmuştur. Uluslararası uygulamaları yakinen takip eden BDDK'nin her türlü düzenleme ve denetimine, sermayelerinden bağımsız olarak, kamu bankalarımız da tabidir. Üstüne bu kuruluşlarımız bir de Sayıştay denetiminden geçirilmektedir" şeklinde konuştu.

Hükümetleri döneminde kararlılıkla sürdürülen mali disiplin ve basiretli politikalar sayesinde bütçe açığını ve kamu borç stokunu risk unsuru olmaktan çıkardıklarını, açıklanan son verilere göre AB üyesi ülkelerde borç stokunun GSYH'ye oranının yüzde 87.8 olduğunu ifade eden Oktay, son 18 yılda borç stokunun kur, faiz ve likidite risklerine karşı duyarlılığının önemli ölçüde azaltıldığını dile getirdi.

Oktay, bu kapsamda, TL faiz seviyesindeki 5 puanlık artışın, TL'nin yüzde 5 değer kaybı ve GSYH büyümesindeki 2 puanlık azalış senaryoları karşısında borç stokunun GSYH'ye oranının duyarlılığının 2020 yılı itibarıyla 2002 yılına göre sırasıyla 0,5, 1 ve 0,5 puan iyileştiğini söyledi.

'KAMU YATIRIMLARININ YÜZDE 10'U KÖİ İLE HAYATA GEÇTİ'

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, kamu maliyesindeki en önemli kazanımlardan birisinin KÖİ modeli olduğuna işaret ederek, bu modelle başta büyük ölçekli ve imza projeleri olan otoyol, köprü, tünel, havalimanı gibi altyapı yatırımlarının ve salgın döneminde önemi bir kez daha anlaşılan şehir hastaneleri gibi sağlık hizmeti sunumunda artan yatırım ihtiyaçlarının kamu maliyesine yükünü azalttıklarını belirtti.

AK Parti hükümetleri döneminde tamamlanan kamu yatırımlarının yaklaşık yüzde 10'unun bu modelle hayata geçirildiğini söyleyen Oktay, bu yatırımlarla inşa edilen tesislerin, sözleşme süreleri sonunda kamuya devredileceğini, bunların yeniden işletme hakkı devriyle gelir getirmesinin sağlanacağını anlattı.

Bu yatırımları, sözleşme süresi bittiğinde tercih edilirse devletin de işletebileceğine dikkati çeken Oktay, bütçeyi gereğinden fazla zorlamadan, kamuya ilave borç yükü doğurmadan ve muadillerinden daha kısa süre zarfında birçok büyük yatırımı aynı anda gerçekleştirdiklerini kaydetti.

Fuat Oktay, KÖİ modeliyle 3,5 yıl gibi rekor bir sürede tamamlanan İstanbul Havalimanı'nın üçte biri büyüklüğünde olmasına rağmen Berlin Yeni Havalimanı'nın ancak 14 yılda tamamlanabildiğine işaret ederek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Projede 2019 yılında garanti ödemesi yapılmamış, aksine, hasılat payı ve kira bedeli DHMİ'ye ödenmiştir. İşletme süresi boyunca tahsil edeceğimiz kiraların toplam değeri 22 milyar Euro'dur. 2020 yılında Kovid-19 salgını nedeniyle uluslararası ve ulusal uçak seyahatleri tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de azalmış olduğundan, ortalama yıllık kira bedelinin çok çok altında bir garanti ödemesi veya mahsuplaşma gündeme gelebilecektir. Bu durum salgın dönemine özgü olup, hava trafiğinin normale dönmesiyle birlikte DHMİ, garanti ödemesi yapmayacağı gibi kira ile birlikte hasılat payı almaya da devam edecektir. İstanbul Havalimanı'nda salgın dönemi hariç hazinemizden herhangi bir ödeme yapılmaksızın devletimiz 10 milyar avro yatırım tutarına sahip bir havalimanına bedelsiz sahip olacak, üstüne 22 milyar avro gelir tahsil etmiş olacaktır."

Oktay, KÖİ yöntemi ile üç yıl kadar kısa bir süre içerisinde tamamladıkları 13 şehir hastanesiyle toplam yatak kapasitesinin dörtte biri olan 17 bin 856 nitelikli hasta yatağını ülkeye kazandırdıklarını, toplam 12 uluslararası ödüle sahip Avrasya Tüneli'ni de KÖİ modeliyle 4 yılda hizmete sunduklarını vurguladı.

Tüm KÖİ projelerinin, sözleşme dönemi sonunda yenileme yatırımları yapılmış olarak altyapısı ve üst yapısıyla çalışır vaziyette devlete devredileceğini belirten Oktay, "Ülkemize yüz yılda bir gerçekleşen kovid salgını gibi felaketlerle mücadele kapasitesi kazandırıyor; yıllarca kullanılacak, zaman ve maliyet tasarrufu sağlayacak dünya standartlarında havalimanlarını, köprüleri, tünelleri, yolları, hastaneleri miras bırakıyoruz" ifadesini kullandı.

'EKONOMİMİZE CAN SUYU OLDU'

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, AK Parti hükümetlerinin sürdürdüğü ihtiyatlı maliye politikaları ile kamu maliyesinde bugüne kadar elde ettikleri kazanımlar sayesinde oluşan mali alanın, Kovid-19 salgınının oluşturduğu belirsizlik ortamında Türkiye ekonomisine can suyu olduğunu söyledi.

Salgının ilk günlerinde harekete geçerek Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi'ni uygulamaya başladıklarını anımsatan Oktay, bu dönemde vergi ve sosyal güvenlik prim yükümlülüklerini erteleyerek işletmeleri desteklediklerini, 29,4 milyar lira vergi ödemesini ve 40 milyar lira sosyal güvenlik prim ödemesini ertelediklerini, 15 milyar lira tutarında vergi indirimi sağladıklarını anlattı. Oktay, "Böylece, Kovid-19 salgın dönemine özel olarak yapılan harcamalar, ertelenen gelirler ve indirimlerle birlikte oluşan finansman maliyeti de dahil edildiğinde bütçeden toplam 59 milyar lira kaynak ayırdık. Sosyal Destek Programı kapsamında 6,3 milyar lira, Kısa Çalışma Ödeneği kapsamında 21,8 milyar lira, Nakdi Ücret Desteği kapsamında 5,1 milyar lira ve işsizlik ödemesi kapsamında 4,2 milyar lira ödeme yaparak, 1,7 milyar lira normalleşme desteği verdik." bilgisini verdi.

Bütçeden yapılan harcamalara ilave olarak KGF limitini artırarak teminat sıkıntısı yaşayan işletmelerin finansmana erişimini sağladıklarını dile getiren Oktay, vatandaşlara, esnaf ve firmalara Hazine destekli KGF ile 326,5 milyar liralık kredi paketleri oluşturduklarını ve bu kapsamda Kasım 2020 itibarıyla toplamda 267,8 milyar lira kredi ödemesi yaptıklarının altını çizdi.

Fuat Oktay, salgının istihdam üzerindeki etkilerini en aza indirebilmek amacıyla çalışma ve sosyal yaşama ilişkin olarak Kovid-19 döneminde çalışanlara sözleşme feshi yasağı getirdiklerini anımsatarak, şunları kaydetti:

"Bu kapsamda kısa çalışma ödeneği ve işsizlik sigortası şartlarından yararlanamayıp ücretsiz izne çıkarılanlar için nakdi ücret desteği verilmesini sağladık. Diğer yandan İstihdam Kalkanı Paketi kapsamında, Kovid-19 salgını sonrası ekonomik toparlanmayı desteklemek amaçlı hızlı işe dönüş teşviki, istihdama dönüş teşviki ve artı istihdam teşvikini getirdik. Salgından en çok etkilenen sektörlerden turizm sektörünü desteklemek için ise turizm işletmelerine yönelik kredi programları, yapılan rezervasyon iptalleri için idari para cezalarının alınmaması, kira ödemelerinin ertelenmesi düzenlemelerini ve Güvenli Turizm Sertifikasyon Programı'nı uygulamaya koyduk. 2020 yılı Kasım ayı itibarıyla Kovid-19 salgını kapsamında ekonomiyi desteklemek amacıyla atılan adımların büyüklüğü 562 milyar liraya ulaşmıştır."

Manşetler

Kemer'de Freedom Dans Gürcistan'da üçüncü oldu
İbradı'nın yöresel yemeği Holuşka tanıtıldı
İstanbul Havalimanı’nda internet ücretsiz olacak
Gemi mezarlığı 6 ayda 157 milyon dolar kazandırdı:
600 kişi yaşıyor: Dünyanın en iyi turizm köyü seçildi
Ara tatilde Side Antik Kenti öğrencilerin uğrak yeri oldu
Cağ kebabına Alman ve Avrupalı turistler hayran kaldı
İstanbul’da dört kişilik bir ailenin maliyeti 73 bin 739 lira
Bisikletin en hızlıları Antalya’da pedal çeviriyor
Kapalı Çarşı’da koşulmazı koşmaya hazır mısın?