New York Times Gazetesi’nde geçen hafta sonu çok ilginç bir araştırma-haber vardı. İsrail’in geçen yıl İran’da öldürdüğü ülkenin en ünlü nükleer fizikçisinin suikastının nasıl yapıldığını araştırmışlardı. İsrail, İranlı Uzman Muhsin Fahrizade’yi öldürmek için ABD’nin de desteğiyle hareket ettiği için, operasyonun ayrıntılarını Amerikalılar çok iyi biliyordu. New York Times muhabirleri, bu ayrıntıları operasyona dahil olan Amerikalılara doğrulatmışlar.
Bu suikastın ayrıntıları, dünyada bu işlerin nasıl döndüğü konusunda çok önemli fikirler veriyor:
İsrail, İranlı nükleer fizikçi Fahrizade’yi tam 14 yıldır öldürmek istiyordu, çünkü bu isim İran’ın atom bombası yapmak için yürüttüğü çalışmaları yönetiyordu.
Kendi arabasına atlayıp gezmeyi seviyordu, İsrail’in hedefi olduğu için İranlılar kendisini çok iyi korumaya çalışıyordu ama kendisi de etrafında çok güvenlik elemanı olmasını istemiyordu.
Geçen yıl 27 Kasım Cuma günü, öğleden hemen sonra kendisine ait otomobile bindi, yanında da eşi vardı ve yola çıktılar.
İsrail, Fahrizade’ten önce 16 İranlı füze programında görevli kişiyi zaten öldürmüştü. 2009’de Fahrizade’ye yönelik bir suikast daha planlanmıştı ama son anda tuzak olduğu öğrenilince bundan vazgeçilmişti.
Bu defa İsrailliler değişik bir yöntem uyguladılar. Fahrizade’nin geçeceği yere, yolun kenarına bir kamyon yerleştirdiler. Kamyonun içinde bir keskin nişancı tüfeği vardı ve bu tüfek uzaktan kumanda ile ateş edebilecek donanıma sahipti, yani kamyonda kimse yoktu.
Amerikan desteğiyle İsrail’in kullandığı teknikte, olay yerinden neredeyse 2 bin kilometre mesafede bulunan uzaktan kumandanın başında bulunan kişi, araç gelirken kurşunların yüzde 100 isabet alması için ‘Yapay zeka’ teknolojisinden yardım alacaktı ve aracın hareketi sırasında oluşacak hedef değişikliği, bu ‘Yapay zeka’ sayesinden önceden planlanıp, tetiğe öyle basılacaktı. Yani 2 bin km öteden tetiğe basıp, İranlıyı öldürecekler, sonra da kamyonu havaya uçurup ortada delil bile bırakmayacaklardı. Kamyonu oraya bırakanlar ise, olaydan önce İran’dan çıkmış olacaktı.
Bu ‘Şeytani plan’ adım adım uygulandı. Aracın son andaki hareketlerini belirlemek için de kamyona yakın mesafede başka bir araçta da kamera vardı.
Muhsin Fahrizade, kullandığı araçla önce kendisini gözetleyen kameranın önünden geçti, sonra da tüfeğin bulunduğu araca yaklaştı. İsrailli suikastçılar, İsrail’den tetiğe basarak, Muhsin Fahrizade’yi omuzundan vurdular, yanındaki eşi ise yara bile almadı.
Yaralanan Muhsin Fahrizade araçtan çıkıp, yere oturup, sırtını araca dayadı, o anda yine tetiğe bastı, bu kez hedef tam isabet vurulmuştu. İsrailliler, toplamda 15 mermi sıkarak hedeflerini vurmuşlardı, yanındaki eşi ise yara almadan kurtulmuştu olaydan. Olayda ‘Yüz tanıma’ sistemleri de kullanılmıştı ve birkaç santim yanında oturan eşinin kurtulması da bu sayede mümkün olmuştu. Sonra da tüfeğin bulunduğu kamyon kendi kendine infilak ettirildi. Ama bu infilak her şeyi yok etmedi, geride parçalanmış araç, uzaktan kumanda kolları ve tüfek parçaları aynen kaldı.
İranlılar, yıllardır en iyi şekilde korudukları sandıkları en önemli nükleer fizikçiyi kaybedince, utançtan ne diyeceklerini şaşırdılar. Çeşitli teoriler havalarda uçuştu. Ama gerçekte, tetiğine uzaktan basılmış bir robot keskin nişancı vardı.
New York Times Gazetesi, bu suikast karanının eski ABD Başkanı Donald Trump’un onayıyla yapıldığını yazdı. Amerika ve İsrailli yetkililerin 2019 ve 2020’de yaptıkları seri toplantılarda karar alınmıştı.
İsrail eski Başbakanı Netenyahu, Trump varken bunu yapabileceğini biliyordu, bu yüzden seçimden hemen önce bu işi bitirmek istiyordu, çünkü yeni Başkan Biden’in buna onay vermemesi de ihtimaldi. Çünkü Biden, Trump’ın iptal ettiği İran’ın nükleer anlaşmalarına geri döneceğini söylüyordu. Ayrıca İranlı’yı öldürüp, Trump’a oy da sağlayabilirlerdi.
İsrail’in koltuğunu kaybeden Başbakanı Netenyahu ve ABD’nin seçimi kazanamayan Başkanı Trump bu şekilde bir suikaste imza attılar. Herhâlde bu olayın filmini çekmek de Amerikalılara nasip olur artık.
Ama dünya bu tür cinayetlerle barışa gider mi, tabii ki bu mümkün değil. İran’da öldürülen her Fahrizade’nin, onlarcasının hırsını beslediğini, bu cinayetleri planlayanların anlaması gerekir.
Çünkü bu şekilde atılan her kurşun, aynı zamanda dünya barışına atılıyor.
NOT: İsteyenler, New York Times muhabirleri Ronen Bergman ve Farnaz Fassihi’nin yazdığı haberin aslını şu linkten okuyabilirler: