Suriye’deki askerlerimiz ne oldu Allahaşkına? Şimdi neredeler, ne yapıyorlar, ne yapmayı düşünüyorlar? Bileniniz var mı acaba?
Seçim lafı çıktı çıkalı, unuttuk askerlerimizi. Kaç askerimiz var orada, kaç tankımız, topumuz, tüfeğimiz? Kimse bir şey söylemiyor bu konuda. Seçimle yatıyoruz seçimle kalkıyoruz artık. İttifaklarla uyuyoruz, anketler yapıyoruz, iktidarı nasıl deviririz hesaplarıyla uğraşıyoruz.
Televizyonlara bakarsanız Türkiye uçuyor, bu iktidar Türkiye’yi uçuruyor. İhracat rekorları kırıyoruz, kaçan yabancı sermaye geri dönüşe başladı bile. Göstergeler iyiye gittiğimizi ispatlıyor. Keşke öyle olsa, uçmaktan vazgeçtik bari daha fazla dibe vurmasak. İşçi, memur, çiftçi, emekli şikayetçi, geçim zorluğu çekiyor hepsi. Piyasada fiyatlar ikiye katlandı. Bizi yönetenler farkında değiller mi işin ciddiyetinin?
Seçime gidiyoruz ya, olmayan paraları bol keseden dağıtmaya başladık bile. Emekliye 2000 TL ikramiye, köylere kentlere bedava kömür, arkadan yiyecek paketleri de gelecek. Seçim kazanılsın diye devlet kesesinden hovardaca yapılan harcamalar, kötüye giden ekonomimizin belini daha da bükecek. Bunu ben söylemiyorum, tüm ekonomistler sanki ağızbirliği yapmışçasına anlatıyorlar gerçeği.
Seçim ekonomisi yine sarsacak Türkiye’yi. Vadesi gelen dış borçlarımızı nasıl ödeyeceğiz ki? İktidarın bir bildiği
olmalı ama,bildiğini onu destekleyenlere bile söyleyemiyor. Hazine ne durumda, döviz rezervleri yeterli mi, bütçe açığını durdurabilecek miyiz, altın stokumuzda erime var mı? Millet merak ediyor bunları. Biri çıksa da, açıklasa resmi tabloyu.
Ekonomik verileri bilinmeyen ve tahkik de edilemeyen böyle bir seçime gidiyoruz. İktidar kendine güveniyor, seçimi kazanacağını açıkça söylüyor. Önündeki sürprizleri hesaplasa bile, topluma renk vermemeye çalışıyor. Nasıl olsa şöyle yada böyle kazanacak. Karşısında bir türlü toparlanamayan ve milli menfaatleri değil, siyasi çıkarları gözeten bir muhalefet var. Seçimi nasıl kazanacağının değil, partisinin nasıl daha fazla oy alabileceğinin hesabını yapıyor hepsi.
Muhalefetin şunu bilmesi lazım. İktidarı devirebilmeleri, Meclis’te çoğunluğu sağlayabilmeleri için, AKP ve MHP’nin dışındaki tüm partilerin birleşmeleri ve ortak hareket etmeleri şart. Böyle bir ittifak, iktidarı gerçekten korkutur ve seçim garantisini tehlikeye düşürebilir. Bunun dışındaki tüm organizasyonlar hikayedir. İttifak olursa,küçük partiler de Meclis’e girer. Aksi halde onların alacağı oyların tamamı AKP’nin hanesine yazılır. Geçen seçimde bunu yaşamadık mı?
Akşener Cumhurbaşkanlığında ısrar ediyor. Şimdi ısrarın sırası değil.Israr edilecekse eğer, müşterek harekette veya müşterek ittifakta ısrar edilmelidir. Muhalefetin tek bir Cumhurbaşkanı adayı olmalı, iktidara karşı olanlar da bu adaya ve muhalif ittifaka oy vermelidir. Bu Akşener veya herkesin saygı göstereceği CHP’nin bir adayı olabilir. İttifak tek adaya yüklenirse, başarı şansı iyice artabilir.
Kürtlerin devre dışı bırakılması, onlarla hiç temas kurulmaması da doğru değil. Amaç iktidarı devirmekse eğer, Kürtlerin sandıktaki gücünü hafife almamak ve ondan da yararlanmak gerek. İttifaka Kürtleri de dahil etmeyi düşünürlerse, bunun için herhangi bir peşin pazarlık yapılmamalıdır. Kürtlerin geçen seçimdeki kemikleşmiş fotoğrafının benzeri şimdi yok. Onlarda da ayrılık, bölünme ve ihtilaf açıkça dikkati çekiyor. Bu durumda Kürtlere akıllıca yaklaşmak, yaptıkları yanlışları ve bölme gayretlerini sürdürmeleri halinde baraj altında kalabileceklerini hatırlatmak faydalı olur.
Her kafadan bir sesin çıktığı muhalefet cephesinde, ciddi ve güçlü bir akort gereği var. Amaç bir,hedef bir, sözcü bir olmalı ve bu konuda mutlak bir disiplin sağlanmalıdır. Tek rota yerine farklı kulvarları denemek kimseye bir şey kazandırmaz. Aksine iktidarın gücünü ve fiyakasını iyice arttırır.
Muhalefet cephesinin dikkat etmesi gereken bir başka konu da, sağlıklı ve gerçek seçmen meselesidir. Suriyelilere ve ölülere de oy kullandırılacağı şeklindeki vahim iddialar derinliğine araştırılmalı ve ortak bir önlemde buluşulmalıdır. Bu nasıl olur, nasıl yapılır bilemem ama, bu soruna bir çare bulunmalıdır işte. Yüksek Seçim Kurulu Başkanı da söylüyor, partilerin sandık müşahitleri mutlaka ve çok ciddi şekilde görevlerini yapmalıdır. Seçim sonunda itirazlarla uğraşmak yerine, zamanında tedbir almak daha faydalı bir yol olur.