Hıncal Uluç'tan TÜRSAB Başkanı'na ağır yazı: Utanma özürlü adam!.

Sabah Gazetesi'nin duayen yazarı Hıncal Uluç, bugünkü köşesinde TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya için çok ağır bir yazı kaleme aldı.

İSTANBUL- Sabah Gazetesi'nin duayen yazarı Hıncal Uluç, bugünkü köşesinde TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya için çok ağır bir yazı kaleme aldı.

Hıncal Uluç, geçtiğimiz günlerde Sabah Gazetesi'ndeki köşe yazısında Lütfi Kırdar'daki Borsa'yla ilgili yaşananlar paylaşmıştı. Uluç, bugünkü yazısında TÜRSAB Başkanı için çok ağır ifadeler kullandı. İşte o yazı...:

Utanma özürlü adam!..

İstanbul'un gurur mekanlarından Borsa'yı işleten Rasim Özkanca'nın, Lütfi Kırdar tesislerini bırakma kararı verdiğini yazmıştım, dün.

Özkanca "İşletmeyi Belediye'den kiralayan TÜRSAB (Türkiye Seyahat Acentaları Birliği) yıllardır biriken borçlarını ödemedi. Oturduk, yeniden yapılandırdık. Ama taksitleri de ödeyemediler. Oysa ben Kırdar'da yapılan her toplantı, galaya servis yapmaya devam ediyorum. Para alamıyor, durmadan yeni masraflar yapıyorum. Dayanma gücüm bitiyor. Bırakma kararı aldım" demişti.

Yazının çıktığı bütün gün, TÜRSAB Başkanı'nın beni aramasını bekledim.
Başaran Ulusoy'a kadar bütün TÜRSAB Başkanlarını tanırdım. Dostlarımdı.
Hele turizm benim baş konularımdan olunca. 

Bu yenisini hiç görmedim, duymadım.. Firuz Bağlıkaya mı imiş, neymiş adı..
Niye tanışmadığımızı da anladım tabii.. Böyle bir yazıdan sonra da aramaz, açıklama yapmak istemezse eğer?.



Dün sabah gazeteye gelirken bir arkadaş aradı.

"Turizm Güncel diye bir site var. TÜRSAB Başkanı sana sallamış" dedi.
Gazeteye geldim. Buldurdum yazıyı.. Şöyle..

"TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, Borsa'nın mekanı kendi isteğiyle tahliye etmek istediğini belirtti. 'TÜRSAB mali sıkıntı içinde ve UKTAŞ'taki borçlarını ödeyemiyor. Borsa'yla ilgili borçları yapılandırdık ve bir plan dahilinde ödüyorduk. Ancak kendileri çıkmak istedi. Sanırım mekana kimse talip olmaz diye bekliyorlardı. Bir anda 10 tane talipli birden çıkınca paniğe kapılıp yazı yazdırıyorlar' dedi.

Uluç'un yazısında bahsettiği, 'Bakan Ersoy olaya el koyacak' ifadesiyle ilgili sorumuza da yanıt veren Bağlıkaya, 'TÜRSAB ile ilgili onlarca sorun dururken sıra Borsa Restaurant'a mı geldi. TÜRSAB'ın gelir getirici işleri elinden alındı, Bakanlığın bunlarla ilgilenmesi gerekirdi. Libya ve Irak vizesi işi elimizden alındı. Biz oradan gelen parayla 4-5 ayda TÜRSAB'ın eski döneminden kalma borçların 30 milyon lirasını ödedik. Ancak bu iki ülkeye vize işinde TÜRSAB'ın kotasını sıfırladılar, özel şirketlerin kotasını arttırdılar. Cer Modern'i elimizden alıyorlar. 

Bakanlığımızın öncelikle bu konularla ilgilenmesi gerekir' ifadelerini kullandı."

Şimdi neden "Utanma Özürlü" dediğimizi anladınız herhalde, bu Firuz Bağlıkaya nam zat, için..
Yazdıklarımın hepsini, ama hepsini, cümle cümle doğruluyor açıklamasında.

Borsa'ya olan borçlarını ödeyemediklerini, Rasim'in kendisinin ayrılmayı istediğini itiraf ediyor ve sonra hiç utanmadan bana saldırıyor..

Beni, "Yazı yazdırılan" kalem yapıyor!.

60 yıllık gazeteci, köşe yazarı bir insana daha ağır bir hakaret nasıl yapılır?.
Firuz Efendi, madem öyle, sen de deneseydin ya yazdırmayı!.

Geçtik yazdırmayı, neden arayıp bana açıklama yapmadın da, internete sığınıp saldırdın ha..
Sade bana saldırsa iyi.. Turizm Bakanlığı'na da giydirmiş.

Türkiye turizmde rekor üstüne rekor kırarken, 10 bine yakın üye acentası olan TÜRSAB borç içinde yüzüyormuş. Bunun suçlusu da Turizm Bakanlığı'ymış, iyi mi?. 

Adam gerçekten Utanma Özürlü!.

Devlet sana tonla para ödemezse, borç batağında iflas edeceksin öyle mi?.
Böyle Sivil Toplum Örgütü olur mu?.

Sabah

HINCAL ULUÇ'UN BORSA LOKANTASI YAZISI

14 Kasım 2019, Perşembe

HINCAL'IN YERİ

Teşekkürlerim Turizm Bakanı Ersoy’a!..

Ben çocukken, İstanbul'u Avrupa'ya "Londra asfaltı" bağlardı. Öyle otoban falan değil, bol virajlı, iki şeritli asfalt.. Asfalt olması o kadar önemliydi ki, toprak, şose ve arnavut kaldırımı yollar yanında, adı öyleydi. Londra asfaltı.. Sonu Londra'ya uzandığından. Karşıda da, Bağdat Caddesi vardı. İstanbul- Bağdat yolunun başlangıcı. O "Yol" değil, caddeydi. Çünkü, kentin, Kadıköy'ün içinden geçerdi. Londra asfaltı ise, surları geçtikten sonra ıssız.
İşte bu Londra asfaltı üzerinde, K. Çekmece'de "Beyti" vardı. İstanbul'un değil, Avrupa'nın da değil, dünyanın en ünlü kebapçısı.
İstanbul'un kapısı gibiydi Beyti.
Dünya liderlerine, ünlülerine, yıldızlarına, William Saroyan'a dek yazarlarına "Hoş geldin" demiş, dünya gazetelerine, dergilerine konu olmuştu.
Beyti sonra Florya'ya harika bir bahçeli villaya taşındı. Beyti Bey, yakın dostum, sevgili ağabeyimdir, hala işinin başında.. Hala konuklarını kapıda karşılıyor, kapıda uğurluyor. Öyle bir efsane.
İkinci efsane.. Borsa!.
Beyti İstanbul'un "Hoş geldin" kapısı ise, Borsa kalbi.. Çünkü şehrin tam kalbinde.. Nişantaşı'nda..
Kurucusu Rasim Özkanca da yakın dostum, arkadaşım. Aynen Beyti Bey gibi, işinin her aşamasında başındadır.. Malzemesini, yurdun neresinde en iyisi varsa ordan alır, en iyi şeflerle çalışır. Servis elemanlarını özel seçer, özel eğitir.
O da, İstanbul'a gelen bütün ama bütün ünlüleri ağırlar.. Clinton'dan, Fidel Castro'ya devlet liderlerine.. Sophia Loren gibi yıldızlara.. En ünlü iş adamları, gazetecilere dek, aklınıza kim gelirse..
Yurt dışından bir konuk geldiği zaman, kentin göbeğinde ve panoramik Boğaz manzarası içinde gururla, hatta kasılarak ağırlayacağınız yerdir Borsa..
Bulunduğu yer, Lütfi Kırdar, Kültür, Sanat ve Kongre Merkezi'nin olduğu bina.
Binanın sahibi İstanbul Belediyesi. TÜRSAB'a kiralamışlar, bilmem kaç senelik. TÜRSAB Türkiye Turizm ve Seyahat Acentaları Birliği.. Böylesi Uluslararası, böylesi turistik bir yerin TÜRSAB'a kiralanması da doğal.
Borsa, Lütfi Kırdar binasındaki tüm organizasyonların, galaların, kongrelerin, sergi ve fuarların, yeme, içme, ağırlama servislerini de yapıyor. Anlaşma öyle..
Her şey yıllardan beri mükemmel gidiyor.. Ben öyle sanıyordum. Dün Rasim'le konuşuyoruz.
"Hıncal Ağbi çok üzüleceksin biliyorum ama, ben Borsa'yı bırakıyorum" dedi.
Şaka ediyor sandım..
Yahu Borsa, Rasim demek. Onunla doğdu, onunla büyüdü.
Borsa İstanbul, Borsa Türkiye demek.. Et tırnak!.
Et, tırnaktan ayrılır mı?.
Özetledi.
TÜRSAB son yıllarda ödeme yapamaz olmuş. Borç milyonu aşmış. Oturup anlaşmışlar.. Borcu yeniden yapılandırmış, takside bağlamışlar.. Onu da ödememiş TÜRSAB..
"Alacağımı alamıyor, buna karşılık bütün gala, uluslararası kongre ve benzerlerine servis yapmaya devam ediyorum. Buna tahammül edemez duruma geldim" dedi.
"İçim kan ağlıyor ama, bırakmak zorundayım.."
Haberi, ortak dostumuz, o da restoran işindeki, Turizm Bakan Danışmanı Tayfun Topal almış. Hemen Bakan Mehmet Nuri Ersoy'u aramış. Ersoy da turizmci. Borsa'nın ne demek olduğunu en iyi bilenlerden.
Hemen Rasim'i aramış..
"Benden haber almadan, sakın ama sakın hiçbir şey yapma" demiş..
Bakan Ersoy el koymuş duruma yani..
Yani, Borsa'nın önemini, değerini en iyi bilen, kapanmasının ne demek olduğunu en iyi anlayacak olan adam.
Tayfun da yakın dostum. Beni bakanla tanıştırmak için bir yemek düzenlemişti. Üçümüz buluştuk. Tahmin ettiniz.. Borsa'da..
Şimdi, o bakan, Mehmet Nuri Ersoy el koydu ise, sorun çözülür, inanıyorum.
Çözülmeli de..
El koyan bakana teşekkür ediyorum.. Sorunu çözdüğü gün, bütün gücümle alkışlayacağım!.
Bu arada, binanın sahibi İmamoğlu Başkana da görev düşer, sanırım!.

Manşetler

British Museum'a şimdiye kadarki en değerli bağışı yapıldı
THY transit yolcularını İstanbul'da ücretsiz gezdiriyor
Antalya’nın 25 yıl sonraki iklim krizi 'Kıyamet' filminde
Esas Holding'ten Pegasus'ta hisse satışı
THY, AJet'in sermayesini 15 milyar lira artırdı
Sabiha Gökçen CEO'su Alp Er Tunga Ersoy istifa etti
Asya-Pasifik Bölgesi’nde en başarılı kadın girişimci seçildi
Karadeniz’de 20 bin mersin balığı çiple izleniyor
İş Bankası ilk turizm şubesini Antalya’da açtı
Suudi Arabistan turizme 500 milyar dolar akıtacak